Geçen hafta yazdığım bir yazıda geceleri rahatlıkla sokaklarda gezen gençlerden, bayanlardan bahsettim. İsrael'e ilk geldiğim günlerden bugüne, gece bir çok defa sahile tek başıma indiğimi anlattım.
Liberal, demokrat, serbest ve belli bir aile kavramı üzerine kurulan bu ülkede, 1950'ler ve 60'larda insanların kapılarını kilitlemek alışkanlıkları bile yokmuş. Sanki herkesin evi herkese açık gibi bir alışkanlık çok yaygınken, kimsenin kimseden bir çekingesi yoktu o dönemler.
İlk seneler suç oranı neredeyse sıfırken, 60'ların başında başbakan olan David Ben Gurion'un bilindik bir sözü şuydu, "Israel'deki hapishane dolduğu gün bizim de diğerleri gibi bir ülke olduğumuzu göreceğiz!"
Bu genel güven kavramı aslında bizim kendi açımızdan hala geçerlidir. Tel Aviv'de, Rishon'da, Hertzeliya'da ya da Yeud'da gençler gecenin geç vakitlerine kadar sokaktadırlar. Değişen şey yanımızda ya da kimi içimizde yaşayanların gittikçe artan huzursuzluğudur.
Bir seneden diğerine daha da yoğunlaşarak devam eden milliyetçi saldırılar, yinelenen terör dalgaları, birbirinin arkasından gelen çatışmalar ve savaşlar bu rahatlığı gittikçe bozuyor.
Normal bir yaşam sürmek isterken, çözülemeyen Filistin sorunu bu sukuneti etkilemeye devam edeceğe benziyor.
Bu sabah, bu defa kuzey'de Lübnan'dan roket atıldı. Sirenlerin çalmadığı İsrael tarafında, roket açık alana düştü. Topçu birlikleri, roketin atıldığı noktaya karşılık verdiler.
Geçen gece de, yine Gazze tarafından Shderot şehrine üç roket atıldı.
Gazze'deki İslami Cihad grubu üyelerinin, Israel'e hafiften dokundurmalarına izin veren Hamas, şimdilik hafif bir çatışma ortamıyla yetiniyor. Olayın büyümesine izin vermese de, kendi bünyesinde bulunan diğer ekstrem grupların buralara ikide bir roket atmalarına göz yumuyor.
Ve son roketlerden biri, kendi sınırları içine düşerken, Gazze'de bir evin isabet alması sonucu aynı aileden 4 kişi yaralanmış.
Ramazan'ın başında, tüm gerginliğe rağmen Israel Hükümeti, Gazze'den buraya girişleri açarak, binlerce Filistinlinin Israel tarafında çalışmaya gelmelerini onaylamıştı. Fakat buna rağmen gerginlik durmadığı için, son roket saldırısının ardından Erez Çıkış kapısı 12.000 Filistinin girişine kapatıldı.
Buraya Filistinlilerin girememesi, Gazze için milyonlarca sekellik bir kayıp demek. Israel'in Filistin tarafının saldırılarına ekonomik darbeyle karşılık vermesi ya olayları teskin etmeye ya da herşeyi iyice alevlendirmeye yarayacak. Şimdilik, sessizliğe aynı şekilde cevap vereceklerini söyleyen Israel Hükümeti, roket atmadıkları sürece burada çalışabileceklerine dair işaret verdi.
Her Ramazan beklenen gerginlik aslında kimseyi şaşırtmıyor. Sanki sadece hükümet şaşırmış gibi!!! Ne yapacaklarını bilemez gibiler. Duruma pek hakim bir halleri yok!!
Polisi hedef alanlara plastik mermilerle cevap veren güvenlik görevlilerine molotov kokteylleri atan gençlerin amaçları bölgede huzursuzluğu alevlendirmek. Israeli içte ve dışta zor duruma düşürmek. Zaten, her zaman Ramazan ayının, çatışmalar için seçilmesi tesadüf değil.
Arada, içimizde yaşayan azınlık grupların çatışmaları da devam ediyor.
Negev'de, Ra'at Bedevi Şehrinde, geçtiğimiz gün güpegündüz iki düşman ailenin üyeleri şehrin merkezinde, ellerinde makineli tüfekler olmak üzere çatışmaya girdiler. Görüntüler korkutucu. İster Arap, ister Bedevi olsunlar, bu insanlar bu ülke sınırları içinde nasıl kendi yasalarıyla etraftaki insanların hayatlarını tehlikeye atmaya devam edebiliyorlar??
İki gün evvel yine bu şehirde, yine bir silahlı çatışma sırasında genç bir kız yaralandı.
Israel Polisinin, Filistin Sorunu yetmezmiş gibi, bu tip mafia gruplarının saldırganlığına karşı da kararlı bir savaş vermesi gerekiyor.
Bugün Galil'de ya da Negev Çölünün ortasında birbirlerini öldüren serseriler yarın içimizde bize karşı bir diğerlerine silah yetiştirecekler olabilirler. Çünkü meydana gelen son olaylarda bu insanların parmakları olduğu biliniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder