Geçtiğimiz günlerde Negev'de "Tarihi bir zirve" gerçekleşti. İlk kez Bahreyn, Arap Emirlikleri, Mısır ve Fas Israel'in güneyindeki koca çölde bir tarih yazdılar. Bu bölge için çok önemli olan zirvede, eski düşmanlar birlikte yepyeni denizlere açılmak hayalleriyle buluştular.
Çoğu Körfez ülkeleriyle başlayan bu yeni dönemin bir gün Filistinlilerle imzalanacak bir barışı da getireceği ümidini ne kadar korumak istesekte şimdilik açıkça görülen şey, Israel'in bu toprakların dışında kalan Araplarla yakınlaşmasının Filistinlileri sadece daha da çok kızdırdığıdır.
Israel'le antlaşmalar imzalayan Körfez "Şeyhlerinin" ardından onları takip eden Sudan ve Fas gibi Afrikalı Müslüman ülkelerinin bu barış dalgasına katılımları Filistinliler tarafından Israel'e karşı olan davalarına sadece bir ihanet gibi algılanıyor.
Amerika'nın verdiği ödünlerle, yakında ikinci kez imzalanacak olan "İran Nükleer Anlaşmasına" karşı çıkan bölge ülkeleriyle birlikte kurulan Körfez paktının adeta başını çeken Israel Filistinlileri son derece sinirlendiriyor gibi.
Filistinin hakları için savaşan (!) Hamas ve Hizbullah gibi iki büyük terörist grubu şemsiyesi altında tutan İran, daha ılımlı Sünni devletlerle birlik olan Yahudilere iyi bir ceza vermek için, içimizde ve işgal ( ?!) topraklarında yaşayan Filistinlileri yeni bir ayaklanmaya çekiyor olabilir mi???
Son günlerde bir hiçten başlayan olayların Ramazan'da zirveye çıkması beklenirken, Israel'de ortaya çıkan güvenlik boşlukları da korkutucudur.
Her an terörle başı dertte olan bir ülkenin yeterli polise sahip olmaması, sancılı bölgelerle aramıza örülen kimi güvenlik çitlerinin rahatça delinebilmesi, her an her yerde yanı başımızda patlayabilecek silahlar demektir.
Önümüzdeki günlerdeki olası senaryoyu tahmin etmekse zor değil.
Bugünden itibaren, Al Aksa çıkışında başlatılacak huzursuzluk ve taşkınlıkları bastırmaya çalışacak olan polislerle Araplar arasında yaşanacak olaylar Ramazan boyunca dozları yükseltilerek devam edecek. Ve bunun sonucu kimi yaralılar ve belki de ölümler olacak ve bu onlara daha fazla tepki vermelerinin yolunu açacak.
Israel'i hep en hassas yerinden vurmaya alışık olanlar yeniden camilerden savaşacaklar. Ve her defasında tüm dünyaya karşı, Yahudiler'in Filistinlilerin haklarını çiğnediklerini ispatlamak için din kullanılacak.
Eski Şehir'de namaz çıkışları olan olaylar başka yerlere de sıçratılarak bir kez daha Gazze'den roketler devreye sokulacak.
Ramazan'da camilerde verilen vaazlar onların namaz çıkışı evlerine, ya da işlerine mi yoksa meydanlara mı gideceklerini belirleyen şeylerden biri olacak.
Buradaki kimi gazetecilerse hala konuşma özgürlüğünün hassas bir konu olduğunu söylemeye devam edebiliyorlar televizyonda.
Konuşma özgürlüğüyle, insanları terörist eylemlere teşvik etmek arasındaki ince çizgiyi kim belirleyecek acaba??
Kimi "kutsal" telkinlerin peşinde masum insanların canlarını almaları da demokratik özgürlüğün vazgeçilmezliğinin bir neticesi olmak zorundamıdır????????????
Bu nasıl bir haktır???!!
Beer Sheva'daki teröristi, ruhsatlı tabancasıyla durdurmayı başaran otobüs şoförünü soruşturmaya çeken polis, ve güvelik gerekçesiyle (?!) tabancasına el koyan savcılıkla?? !!, aynı teröristi zamanında iyi hal nedeniyle serbest bırakan Israel Mahkemesi, camilerde insanları öldürmeye teşvik eden imamların, Israel'in varlığına karşı çıkan din adamlarının vaazlerini demokrasi adına savunan televizyon şarlatanlarının bu insanları, bize karşı eyleme geçmelerine bir yerde çanak tuttukları sürece, işimiz daha kolay olmayacaktır.
İnsanlık düşmanlarına karşın, kendilerini korumaya çalışanların ellerinden silahlarını alarak cezalandırarak, terör destekçilerini ve bilfiil terörle uğraşanları hapishanelerden salarak, ( sözde ) demokrasi ve konuşma özgürlüğü adına insanları ölmeye ve öldürmeye teşvik edenlere demokrasi adına neredeyse arka çıkarak Israel daha çok masum insanını kaybetmeye devam edecektir.
Şimdiliköyle görülüyor ki, ortak bir amaç için biraraya gelen Arapların yanında içimizde yaşayan ve gerçekten barış yapmak ihtiyacı içinde bulunduklarımız arasında ortak hiç bir menfaat yoktur.
Şu an için, birlikte yaşamanın yolunu bulamadıklarımızla aramızda ortak bir hedef belirleyemediğimiz sürece savaşmaya devam edeceğiz. Ve bu savaşta iki taraftan daha çok masumlar ölmeye devam edecekler!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder