HEDEF
15 Kasım 2003 yılında İstanbul'daki sinagoglara yapılan bombalı saldırılarda 28 kişi hayatını kaybetmiş yüzlerce insan da yaralanmıştı. Türkiye'deki Yahudi Cemiyetine karşı yapılan üçüncü saldırı idi bu.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de hala ikamet eden sayılı miktardaki cemiyetimiz üyeleri o gün katledilen vatandaşlarımızı tekrardan hatırladılar. Bu mel'un olayın bana anımsattığı ilk şey 1986 yılında bizi ilk kez hedef aldıkları günkü yaşadığım büyük şaşkınlık ve elemdir.. O sabahı hiç unutmadım . Yıllar geçse de..... Politikayla, Filistinle hiç bir ilişkileri olmayan , kendi hallerinde , bir çoğu yaşlı insanlarımızın dua ederken kurşuna dizildikleri bir Cumartesi sabahı. İstanbul sonbaharları yağmurlu olsa da genelde o gün güneşli bir gündü.. Öğlen haberlerinde duyuldu ilk kez Neve Şalom'da olanlar . Kendi içimizdeyse çalan telefonlarla haber bir kişiden diğerine iletilmişti sabah saatlerinde daha basına yansımadan .
Neden dedim?? Neden saldırsınlar ki bize?? Kime ne yaptık biz??
O zaman 17 yasındaydım. Terörün adresinin her yer ve herkes olduğu gerçeğinden haberim yoktu.. Ertesi günkü gazetenin ilk sayfasında Neve Şalom'un resimlerini görmek ne tuhaftı.. Toplumdan o kadar uzak yaşamaya alışmıştık ki. Kendi içimizde süren bir hayat.. Kendimden dinimden, bizden Türklere bahsetmeye hiç alışık değildim. Boynumdan düşmeyen Magen David'ime rağmen.. Hiç bahsetmezdim , Biz konuşmazdık. Öyle içimize kapanık bir toplum olarak yaşamaya alışmıştık. Göze batmayan, hiç bir şeye karışmayan. İşte bu şekilde bir sabah Neve Şalom'un isminin radyo'da geçmesi, ertesi gün gazetelerin baş sayfalarında yine bizden bahsetmeleri benim için çok tuhaf duygular yaratan şeylerdi..
Pazar sabahki gazetede hiç bir sansür yapılmadan basılan resimlerin bende yarattığı şoku anımsıyorum.. Ceset resimlerini hatırlıyorum. Üzerlerinde kanlar bulanmış tallitleriyle yerde yatan erkekler.. Resimlerin birinde gördüğüm adam koridorda idi.. O resme ne kadar süre baktığımı bilmiyorum. Tek bildiğim kaçmaya çalışırken son anda vurulup öldüğüne kanaat getirmiş olduğumdu. .Bu da beni çok çok üzmüştü. Abu Nidal Örgütü üstlenmişti saldırıyı. Al-Fatah Örgütünün bir uzantısı olan Abu -Nidal Terör Örgütü..
Abu Nidal'ın saldırılarında öldürülen kişi sayısı dünya genelinde 300 imiş..
İşte o saldırının ardından cemiyet hayatımız bir anda değişmişti. O güne dek sinagoglara, sosyal toplantılara elimizi kolumuzu sallayarak rahatça girip çıkan bizler artık tehlikenin çok içlerinde bir yerlerde olduğumuz hissiyle yaşamaya başlamıştık birden. Demek Hedeftik..
1986 yılındaki bu saldırının ardından Neve Şalom çok geniş çaplı bir onarımdan geçti. Son derece büyük güvenlik önlemleri alındı. Artık sinagoglara elini kolunu sallayarak girmek bir kenara dua saatleri dışında bir zamanda gelen kişinin kapıdan içeri adım atması mümkün bile değildi. Çelik kapıların ardında saklanan düğünler , cenazeler ve ayinler. Kapıda insanların birikmelerine bir an bile müsade etmeyen güvenlik görevlileri cemiyet yaşantımızın en doğal şeyleri oluverdi o tarihten sonra. Tüm bu önlemler tekrar yapılan saldırıları engellemedi fakat olası insan kaybını çok büyük oranda azalttı..
2003'teki saldırıda eğer bu kadar büyük bir güvenlik çemberi içinde olmasaydı cemiyetimiz verilecek kayıpların sayısı mutlaka çok daha büyük olacaktı,, Seçilen, gün, saat , herşey zaiyatın maksimum olması için planlanmıştı.. .. Yine bir cumartesi sabah dokuzu 13 gece Neve Salom Sinagonunun önünde patlayan bombaların yarattığı cehennem.. Neve Şalom'daki patlamadan sadece iki dakika sonra Şişli'deki Beth-Israel Sinagog'una bomba yüklü bir aracın girmesiyle yaşananlar unutulacak gibi değil .
O gün 28 kişi öldü. Bu kez ölenlerin çoğu çevredeki Müslümanlardı. Bizim Cemiyetimizden ise Şişli'deki sinagogta 6 insanımızı kaybettik.
Neve Şalom'da o sabah bir kutlama için toplanan 300 kişinin yara almadan kurtulmaları ise kesinlikle mucize olarak nitelendirilemez.
Bu olayların ertesindeki günlerde kimi yaşananlar, Şişhane Semti sakinleri ve esnafları tarafından cemiyetimize yönelik kimi inanılmaz çıkışlar Türkiye'deki insan profilini kimi açılardan ortaya çıkarmak adına çok önemli işaretler vermişti.
Şişhane'deki esnaf Türk Yahudi Cemaatine davacıydı . Sizin yüzünüzden bizler öldük ve malımıza,mülkümüze zarar geldi . Bu yüzden zararımızı sizin tazmin etmenizi bekliyoruz diyenler bile olmuştu.
Kendi toplumları içinden çıkan radikal İslamın dıştan aldığı destekle gerçekleştirdiği bir saldırı için saldıran taraf yerine saldırıya uğrayan 'mağdur' 'u suçlamak sanırım onların bu küçük azınlığa karşı ne kadar tahammülsüz olduklarının bir göstergesidir.
Batya R. Galanti