Bugünleri de atlatacağız!!
Son günlerde kendimi Obsesif Kompulsif Bozukluğu olan insanlar gibi hissetmeye başladım.. Hani ellerini üç beş dakikada bir yıkamadan duramayan insanlar vardır . Ellerini nereye koysalar, ne yapsalar, sürekli olarak mikrop bulaşacağı endişesiyle ne yapacaklarını bilemeyen insanlara dönüştük şu son bir, bir buçuk aydır. İstemeden temizlik hastalığına tutulmuş gibi davranmaya başladık.
Peki daha önce pismiydik biz? Kimimiz gerçekten öyleyken bir çoğumuz temizlik kurallarına belli bir yere kadar özen gösteren normatif insanlardık. Büyük bir çoğunluğumuz bundan bir kaç hafta evveline dek temizliğin hesabını bu derece ayrıntılı tutmuyorduk . Ve daha düne kadar günlük yaşantımız içinde, modern hayat standartlarında yaşayan bizler ne kolera ne de tifo gibi hastalıklara yakalanacakmış gibi davranmıyorduk. Temizlik hayatımızın normal akışında hep varken bile ayrıntılarla uğraşmıyorduk büyük çoğunluğumuz. Günde bir çok defa elimizi yıkamakla beraber yine de evimizin, ofisimizin dışında geçen saatlerde temiz ve pis ile iç içe olduğumuz açıktı .
Elimizle bir ödeme yapıp iki dakika sonra aynı elimizi yüzümüze götürdüğümüzün farkına bile varmayız ki normal günlerde. Alışveriş merkezinin yürüyen merdivenlerinin kenarına tutunduktan iki dakika sonra satın aldığımız bir ıvır zıvırı ayak üstü midemize yuvarlarken elimizi yıkamayı bile düşünmediğimiz o kadar çok an var ki normal zamanlarda... Ellerimiz gün boyu bir çok şeyi tutuyor.. Bir tanıdığımızı gördüğümüzde elimizi otomatik olarak ona uzattığımızda hemen elimizi yıkamayı düşünmüyoruz bile ...
Şubat ayında Çin'de ortaya çıkıp ardından tüm dünyayı saran Corona virüsünün getirdiği yepyeni koşulları kabullenerek yaşamak bir çok insan için gerçekten zor..
Herşeyin başı hijiyen deniyor. Yani bu virüs'ten korunmanın birinci şartı. " Hijiyenmiş efendim!" Ellerimizi hep yıkamak ve yüzümüze sürmememiz lazım...
Avustralya'da New South Wales Üniversitesi'nde 26 öğrenci üzerinde yapılmış bir araştırmadan çıkan sonucu buldum internette; "Elimizi günde yaklaşık olarak kaç kez yüzümüze götürdüğümüz" konusunu merak edince. Araştırmaya göre öğrencilerin saatte ortalama 23 kez elleriyle yüzlerine dokunduklarını tespit etmişler.
En hayatı önemdeki durumlarda bile sonuçta insan çok kez insiyaki olarak hareket ediyor. Yani ne kadar zararlı ya da tehlikeli diye uyarılsakta bir günden diğerine ellerimizi yüzümüze götürmemeyi öğrenmemiz zor. Bunu üç kez beş kez yapmasak ta sonunda mutlaka farkına bile varmadan, otomatik bir şekilde kendimizi gözümüzü ovalarken, burnumuzu kaşırken, ağzımıza sürerken buluyoruz yeniden.. Hay Allah derken birazdan bir kez daha aynı şey oluyor...
Her gün banyo olduğumuz, evimizi sildiğimiz, üzerimizi değiştirdiğimiz açık. Bugün kimse ortaçağın pisliğinde yaşamıyor. Temizlik hepimizin günlük hayatının rutin bir parçası ama şu günlerde bizden beklenen hijiyen bunun çok ötesi bir şey.
Latex eldivenler, maskeler, alcogel temizleyiciler .. Ellerimiz, telefonumuz, bilgisayarın klavyesi, masa, kapı kulplari.... sürekli temizlenmesi gerekenler içindeler. Sadece kendimizi değil yaşadığımız ortamı devamlı dezenfekte etmekle uğraşıyoruz. Nasıl bir titizlik bu sormayın..(!)
Günlerdir sokaklara çıkamıyoruz bu virüs yüzünden. İnsanlarla karşı karşıya gelmememiz en önemlisi. Virüsü kapmamak ya da yapıştırmamak için herkes evlerine kapatıldı.. Şu lanet mikrobun tam olarak hangi yollardan yapışıp yapışmadığını bile sonuna kadar bilmiyoruz..
Mesela sokakta yürürken sizden beş dakika önce geçtiğiniz yolda birisi hapşırmışsa havada hala bu virüsün bulunması mümkün mü? Ne bileyim!! Bilmiyoruz ki.
Ben her gün köpeğimi çıkarmak zorundayım...Ve bunu zevkle yapıyorum çünkü bu bana en azından biraz güneşte çıkıp hava almak imkanı veriyor. Kimi zaman uzaktan yine köpeğini indirmiş komşularıma rastlayıp, yine uzaktan uzağa bir iki kelime konuşup yolumuza devam ediyoruz...
Bu sabah aşağı indiğimde baktım iyice şaşırmışım ne halt yiyeceğimi, kapıyı ayağımla iterek açıyorum..Evet! Nadia Comaneci gibi hareketlerle ayaklarımla kapılar açıp kapatır oldum.. Ellerimde gel , bir yandan tasmayı temizliyorum diğer taraftan elimi... İleriden bir başkası köpeğiyle geçse iyice kenara çekilip yüzümü öbür tarafa dönüyorum...Yukarı çıktığımda ayakkabılarımı dışarıda çıkarıyorum..
Haftada bir eve süperden gelen tüm alışverişi elden geçirmekte ayrı bir operasyon . Herşey temizlenip, yıkanmadan yerleştirilmiyor dolaplara.. Bir saat yıkamakla uğraşıyorum. Sebzeleri, meyveleri, paketleri temizliyorum....
Hiç böylesi bir temizlik anlayışım olmamıştı. Evim her zaman yeterince düzenli, yeterince temizdi. Ancak şimdi aklımı kaçıracağım... Sonuçta insanların yüzde yetmişinin bu virüsü geçireceği söyleniyor. Peki o zaman bunca hijiyen neye yarıyor?? !! Virüs'ün yayılmasını yavaşlatmaya sanırım... Karantinanın insanların bir anda toptan hasta olmasını engellemeyi hedeflediği gibi.
Yavaş yavaş geçireceğiz hepimiz. Corona'yla yaşamayı da öğreneceğiz .. Arada ilacı bulacakları ana dek sabırla yeni durumu kabulleneceğiz. Sevdiklerimizi uzaktan kucaklayarak..büyüklerimizi destekleyerek.. Ve herkes için dua ederek bu günleri de atlatacağız!!
Batya R. Galanti