Psikiatrik İlaçlar ve yapabilecekleri zararlar!
Seneler evvel ağbim bir arkadaşının Panik Atak sorununu küçücük bir mucizevi hapla yendiğini anlatmıştı bana. Bu genç adam yıllardır beyin hücrelerinin kendi aralarındaki iletişimle birlikte diğer sinir hücreleriyle de iletişim kurmalarına olanak tanıyan bir kimyasal olan " serotonin " in eksik olması yüzünden bu sorunu yaşadığına ve ilaçla bunu takviye ederek panik atak problemini yendiğine inanmış daha doğrusu inandırılmıştı..
Banaysa oğlum dört beş yaşlarındayken kuzinim bir ilaçtan bahsetmişti. Oğlumla çok zor günler geçiriyordum ve sinirlerim yeterince yıpranmıştı. Bende misafir olan kuzinim SSRİ denen bir grup ilacın mucizeler yarattığını iddia ediyordu ( tamamen iyi niyetle tabii ) Prozac adını sanırım bugün duymayan yoktur. Bağımlılık (?!) yapmayan bu ilacı alanların hayatları değişiyordu.. Benim de o zamanlar duyduğum bir isimdi bu. O an ilaçlardan yana değilim demişsem de daha sonra fikrimi değistirecektim. Aslında o zamanlar esas ihtiyacım olan şey oğlumun probleminin ne olduğunu bilmek ve bir destek grubunun içinde olmaktı...Bense bir bilinmezlik içinde olmanın kaybolmuşluğu içindeydim. Ve bu çok zordu. Yutacağım hapların hiç kimseye fayda sağlamayacağı kesindi fakat kendinizi kimi belli durumlarda bulduğunuzda ve desteğe ihtiyacınız olduğunda size uzatılan dala elinizi uzatmayı denemeniz normal bir tepki aslında ...
Seneler evvel ağbim bir arkadaşının Panik Atak sorununu küçücük bir mucizevi hapla yendiğini anlatmıştı bana. Bu genç adam yıllardır beyin hücrelerinin kendi aralarındaki iletişimle birlikte diğer sinir hücreleriyle de iletişim kurmalarına olanak tanıyan bir kimyasal olan " serotonin " in eksik olması yüzünden bu sorunu yaşadığına ve ilaçla bunu takviye ederek panik atak problemini yendiğine inanmış daha doğrusu inandırılmıştı..
Banaysa oğlum dört beş yaşlarındayken kuzinim bir ilaçtan bahsetmişti. Oğlumla çok zor günler geçiriyordum ve sinirlerim yeterince yıpranmıştı. Bende misafir olan kuzinim SSRİ denen bir grup ilacın mucizeler yarattığını iddia ediyordu ( tamamen iyi niyetle tabii ) Prozac adını sanırım bugün duymayan yoktur. Bağımlılık (?!) yapmayan bu ilacı alanların hayatları değişiyordu.. Benim de o zamanlar duyduğum bir isimdi bu. O an ilaçlardan yana değilim demişsem de daha sonra fikrimi değistirecektim. Aslında o zamanlar esas ihtiyacım olan şey oğlumun probleminin ne olduğunu bilmek ve bir destek grubunun içinde olmaktı...Bense bir bilinmezlik içinde olmanın kaybolmuşluğu içindeydim. Ve bu çok zordu. Yutacağım hapların hiç kimseye fayda sağlamayacağı kesindi fakat kendinizi kimi belli durumlarda bulduğunuzda ve desteğe ihtiyacınız olduğunda size uzatılan dala elinizi uzatmayı denemeniz normal bir tepki aslında ...
Kısaca sonunda ilaç kullanmayı denedim. Önce Prozac, ama olmadı. .bir sürü yan etkiler yaşadım..kendimi daha iyi hissetmenin suni yollarını arıyordum. Her denediğim SSRİ grubu içindeki bir diğer ilaç bana berbat etkiler yapıyordu. Keşke tüm bu açık işaretleri farkedip ilacın iyi bir çözüm olmadığını anlamış olsaydım. Sonunda Cipramil yavaş yavaş etkisini göstermişti. Öyle büyük mucizeler görmeden, sadece daha apatik bir ruh haline girmem bu ilacı anlamsız bir şekilde her gün almam için yetmişti.
Her gün bir Cipramil yuttuğum dönemlerde kafamda bir çeşit bağımlılık gelişmişti. Bu bağımlılık, ilaca karşı duyduğum asılsız güvendi. Oğluma karşı gösterdiğim sabrın ve anlayışın arkasında bu ilacın olduğuna inanıyordum! "
Her gün bir Cipramil yuttuğum dönemlerde kafamda bir çeşit bağımlılık gelişmişti. Bu bağımlılık, ilaca karşı duyduğum asılsız güvendi. Oğluma karşı gösterdiğim sabrın ve anlayışın arkasında bu ilacın olduğuna inanıyordum! "
Bir kaç yıl anlamsız bir şekilde her gün bu ilaçtan bir tane aldım.. Elle tutulur bir yardımı olmadığı halde. Seneler sonra bende tuhaf tuhaf belirtiler ortaya çıkana dek aynı hapı yutup durdum. Taa ki bir zaman sonra kimi unutkanlıklar yaşamaya başlayana dek. Önceleri yorgunluktandır diye düşündüm. Yeterince koşturuyordum ve tabii kafam bin bir şeyle doluydu. Bir andan diğerine bazı şeyleri unuttuğum oluyordu bazen. Daha sonra kimi insanları sokakta gördüğümde simaları karıştırdığım oluyordu. Bunlar çok tuhaf şeylerdi.
Sonra bir akşam hatırlıyorum elimde bir sandwich vardı ve birden ağzımdaki lokmayı yutamamıştım. Bir an yutma O ana dek başka bir çok nörolojik şeylerle birlikte bu son yaşadığım olay en basit tabiriyle ödümü koparmıştı. Aynı gün Nörolog'tan randevu aldığımı anımsıyorum.
Kadın'la görüştüğümüzde , bana yaptığı uzun muhayene ve sorduğu sorular sonunda, açık ve net bir şekilde: " Aldığın ilaçları bırakmanın zamanı gelmiş ! " demişti.
Bana bu ilaçları yazan doktor ya da ilaçları bırakmamın zamanının geldiğini söyleyen Nörolog, ikiside ılaçları bırakırken ne kadar dikkatli olmam gerektiği hususunda beni uyarmayı gerek görmemişlerdi
Kısacası, bu ilaçların zararlarından doğru dürüst bahsedilmeyen bir dünyada her yıl milyonlarca kişi Psikiatrik haplarla yaşamaya alıştırılıyor.
Benim ilaçları bırakmam, kendi kafama göre haftalar almıştı. Ancak aylar sürmesi gereken bir süreçti bu ve ben bunu bilmiyordum. Çünkü yıllardır beni uyarmadan bana reçete yazmaya devam eden doktora karşı tüm güvenimi yitirmiştim artık. Ve ne yazık ki kendi aklımla doğru yaptığımı sandığım yanlışların getirdiği ceza çok uzun süre bir çok semtomlar, rahatsızlıklar hissetmeme neden olacaktı.
Big Pharma olarak anılan , Dünya İlaç Sanayi insanları para için zehirlemeye devam ediyor. Hala daha ilaçların yararlı olduğuna inanan milyonlar kandırılmaya devam ediyorlar. Bu ilaçları kullanmak ve bırakmak ne kadar tehlikeli ; " Acaba kaç kişi biliyor?" Örnek olarak, Xanax gibi Benzodiazepin türü ilaçları iki haftadan fazla kullanmamaları gerektiğini bilmeyenlerin bu ilacı birden bıraktıklarında epileptik bir nöbetle komaya bile girebileceklerini, ani ölümle karşı karşıya kalabileceklerini kaç kişi biliyor?
Hele kimi basit sebepler için, kimi ufak tefek inişler çıkışlar için hemen psikiatriste koşmak bir insanın kendi eliyle hayatını yıkması demek olabilir. Psikiatristin elindeki tek şey ilaçlar. Ve bu ilaçların hiç biri tedavi etmez. Kısacası doktorların ellerinde sizin için sihirli bir çözüm yok. Serotonin eksikliği gibi bir saçmalığı insanlara yutturan İlaç Sanayi, insan beynine verdiği suni maddeler, suni serotoninle, beynin kendi sağlıklı işleyişini bozmaktan başka bir şey yapmış olmuyor. Kansızlığı bile tahlillerle belirlerlerken nasıl olur da her hafif bir depresif durum için doktora giden insanda hemen serotonin eksikliği olduğuna karar verip bu ilaçları veriyorlar.
Peki onca zarar gören insan nerede? insanlar neden susuyorlar? Birincisi psikiatrik ilaçlar söz konusu olduğu için ön yargılardan çekinebiliyorlar çünkü toplum bu tip ilaçlardan zarar gören kişileri bunalımda zannediyorlar. Bu insanların kimin ve neyin kurbanı olduklarını bilen yok. Bazen kişilerin kendileri bile yaşadıkları cehennemin ilaçlar yüzünden olduğunun farkında olmayabiliyorlar. Yaşadıkları rahatsızlıklar yüzünden bir sürü doktora koşuyorlar,. Ve zaman zaman insanların kendileri de kendilerinin depresyonda olduklarını zannedebiliyorlar. Ve bu bir kısır döngüne dönüşebiliyor. Benim gibi bu konuda daha bilinçli olanların da yapabilecekleri bir şey yok. Sağlığınızı sizden çalan kocaman bir sanayiye karşı durmak bizim gibi küçük insanlar için nasıl mümkün? Amerika'da, İngiltere'de İlaç Bağımlılığı ve Seretonin Sendromu gibi konularda media'da uyarıda bulunan Profesörleri tehtid eden büyük bir mafiadır İlaç Sanayi. Yine de biraz araştırırsanız İnternet üzerinde bu konuda. İngilzce olarak bilgiler mevcut. Ben yinede bulunduğum kimi ortamlarda ilaç kullanıp çok memnun olduklarını söyleyenlerin karşısında susuyorum. Bu ilacı kullnan bir insanı uyarmak bana düşmez. Tek dilediğim şanslı kitlenin içinde olmaları ve ilaçlardan iddia ettikleri gibi fayda görmeğe devam etmeleri!!
Biliyoruz ki bir çok kez, ilaçların bize etkileri sadece onlara ne kadar inandığımızla ilgilidir.. PLACEBO!!
( Aşağıda ilaçlar hakkında iki link veriyorum )
Batya R. Galanti
https://www.youtube.com/watch?v=TPHTTYUNI_4