Antisemitizm üzerine bir anket.
Yaptigi Yüksek Lisans Eğitimi çerçevesinde bir arkadaşım, Antisemitizm üzerine hazirlanan yedi soruluk bir anket iletti bana. Benden beklenen cevapları ben kimi açılardan yazılarımda zaten sık sık dile getiriyorum .
Bu anket Antisemitizm konusunu hem Yahudiler hem de antisemitler yönünden ele alıyor. Yani sorular hem Yahudilere hem antisemit eğilimler taşıyan kişilere birlikte sorularak çıkan yanıtlarla Türkiye'de Yahudilerin durumu hakkında iki taraflı bir bakış açısı oluşturulacak. İki ayrı gruptan birincisi ankette sözü edilenler diğeri de söz konusu olan gruba tavır alanlar olacak.
Ve anket sonuçta hem Türkiye'de Yahudilerin kendilerini nasıl hissettiklerine dair bir fikir verirken ( Sorulara cevap vermeye hazır insan sayısı çok önemi mutlaka ) başka bir taraftan da karşı tarafın verdiği bilgilere dayanarak Türk insanının hangi sebeplerden sözü edilen gruba düşmanca fikirler beslediklerini anlayarak Türkiye'deki Yahudi düşmanlığının çıkış noktasını görmek için belli bir fikir getirecektir bu anket.
Keşke Türkiye'de, Osmanlı'da ve Modern Türkiye Cumhuriyeti'nde Antisemitizm üzerine araştırma kitapları da yeterli olsaydı. Daha fazla akademik bilgi ve başvurulacak güvenilir, objektif kaynaklar olsaydı. Bu konuda benim bildiğim Rıfat Bali'nin kitapları aydınlatıcıdır.
İnternette yaptığım kısa bir gözlemlemenin sonuçları bile ilginç. Antisemitizm üzerine yazılan ciddi yazıların çok büyük bir bölümü Yahudi siteleri ve Yahudi yazarlara aitler. Örneğin yine Rıfat Bali'nin kitapları ya da Şalom Gazetesi tarafından çıkarılmış kimi makaleler ve kimi sol basının bazı yazilariyla sınırlıdır. Yani Yahudiler dışında Yahudi meselesine Türkiye'de verilen önem çok kısıtlı kaynaklarla kalmış. Mesela yine bu konuya Agos Gazetesi yer vermiş. Onlar da ülkenin diğer bir azınlık grubu oldukları için doğal olarak konuya belli bir ilgi göstermişler. Ve ne yazık ki geri kalan araştırmaların çoğunun " belli gruplara" ait sübjektif, provokatif, tararfli yayınlar olduğu görülüyor.
Bence bu bile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağrında yaşayan azınlıklara gösterdiği değerin bir ölçüsüdür. Genel olarak Türk toplumu kendi yazdığı tarihi benimserken bilinenin dışında yaşanananlara uzak kalmaktalar. Anadolu'da var olmuş ve bugün hala son derece azalsalar davar olmaya devam eden kimi diğer halkların ve inanışların bu ülkeye kattıkları kültürel zenginliği ve varlıklarını koruyup koruyamadıkları konusuyla pek ilgilenmiyor insanlar. Türk Toplumu ülkedeki Hıristiyan ya da Yahudi grupların geçirdiği evrimi ve sorunları görmezden gelirken, çaresizlikten buraları terketmek zorunda bırakılmaları da görmezden geliniyor.
Türk topraklarında yaşayan Yahudilerin şimdiki sayısına baktığımızda Antisemitizmin ne derece mevcut olduğunu anlamak mümkündür diye düşünüyorum.
Sonuç olarak ankete bağımsız kişilerin verecekleri cevaplar mutlaka çok önemlidir. Ancak burada insanların çekinmeden konuşabilmeleri gerekmektedir. Bugünkü şartlarda Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan Yahudi vatandaşlar, Müslüman Türklerin kendilerine duydukları anti duyguları ve kimi davranışları rahatça bir araştırma yazısında belirtebilecek cesarete sahiplerse bu anket toplumu bilgilendirmek ve Yahudilerin Türkiye'de kendilerini nasıl hissettiklerini anlamak açısından değerli olabilir.
................................................................
1- Komplo teorilerinin çoğunda Yahudilerin adının geçtiğini düşünüyor musunuz?
Ben bu soruya sadece cevap vermekle yetinmek istemiyorum. Bu sorunun neden sorulduğunu ve Komplo teorilerinin nedenlerini de kısmen irdelemek istiyorum.
Türkiye'de Komplo teorilerinde Yahudilerin adının sık sık geçtiğini düşünüyorum elbette. Bu sorunun yanıtı, bugün güneş doğdu mu acaba sorusunun yanıtı ne kadar açıksa o kadar açıktır.
Türkiye'de Yahudilerin İsrailli olduklarına inanılıyor. Türkiye'de Yahudilerin Türk vatandaşı olup, 500 senedir bu topraklarda yaşadıkları çoğu Türk vatandaşı tarafından sanırım pek bilinmiyor.
Yahudi kelimesinin İsrailli demek olmadığını bilmeyenlerin, İsrail'de yaşanan her tür şiddet olayında Yahudileri suçlamaları normal bir durum oluyor bu anlamda. Ve tabi Müslümanlara düşman görülen bir halkın Türk Topraklarında iyilik için olmadıklarına inanmaları da zor olmuyor.
Yani öncelikle Türk Halkına Yahudilerin o ülkede doğup büyüyen, çalışan ve askerlik yapmak zorunda olan birer Türk vatandaşı oldukları anlatılmalıdır. Yaşadığımız ülke'de bir çok kez sorulduğu gibi. " Siz İsraillimisiniz?" sorusu size sorulduğunda insanların sizi düşman görülen tarafa atmaları kaçınılmaz oluyor.
Ve bu şekilde, Mossad, İsrail gibi Komplo teorilerinin içindeki doğal oyunculardan biri oluveriyorsunuz ister istemez. Yani eğer ben İsrailliysem o zaman tüm bu Türk Karşıtı oyunların ben de bir parçasıyım demektir.
Komplo Teorilerinin çoğunda Yahudilerin adının geçtiğini düşünüyormusunuz? Anket sanırım tesadüfen bu soruyla başlamıyor. Peki öncelikle Türkiye'de neden bu kadar çok Komplo Teorisi konuşuluyor? Ve bu teoriler kimleri hedef gösteriyor?
Türkiye'de son senelerde gittikçe artan komplo teorilerinden konuşulduğunda genel anlamda sözü edilenler, Dış Güçlerdir. Biraz daha teferruata inildiğinde ise Batı, Amerika, CIA, İsrail ve Mossad'dır.
Komplo teorilerinin ilk ana sebepleri, politik ve tarihsel anlamdaki yerini bulmadan kanımca dini temele dayanıyor. Fikrimce Kuran'da Yahudiler ve Hıristiyanlarla dost olmayın, onlar ancak birbirlerinin dostudur diye geçen ayet inananlarına bu iki dinden gelen halklara, toplumlara, ülkelere karşı bir mesafeyi zaten koymuştur. Ve Türkiye'de genel olarak, Türk olmayana ve yabancıya karşı duyulan karşı duruşun bir de tarihi bir temeli de ayrıca vardır.
I. Dünya Savaşı sonrası yaşanan gelişmelerin Türklerde Batı'ya karşı kimi paranoik fikirler geliştirmelerine sebebiyet vermiştir. Ülkenin 1920 Sevr Antlaşması sonrası İtilaf Devletleri tarafından paylaşılmak istenmesiyle başlayan süreçte Batı'nın Türk topraklarında gözleri olduğu fikri bugünlere kadar Türk İnsanının içindeki güvensizliği bırakmıyor. Bu ülke insanı bir çeşit post-trauma yaşıyor gibi.
Toplumun kimi yaşanan tarihi olaylar sonucunda bazı karşıt fikirler geliştirmesini anlamak mümkünse de, iç politikada bu durumu kendi çıkarları için kullanan politikacıların yetmiş yıl sonra hala daha her sorunu Dış güçlere bağlamaya çalışması ve halkı bu şekilde ikna etmek adına bir sürü propaganda yayınlarına başvurulması, sorunların gerçek nedenlerine inilip çözülmesini güçleştirmektedir diye düşünüyorum. Yaşanan ekonomik, sosyal krizlerin Faiz Lobisi, Dış güçlerin oyunları gibi başlıklarla başlayan açıklamalarla insanların beyinleri iyice karıştırılabilmektedir.
Peki Sevr'le gelen sürecin bugün, Mossad, İsrail ve Yahudilerle ilgisi nedir?
Sevr'le, zamanın İtilaf Devletleri Osmanlıdan kalan ülkeyi paylaşnak istemişlerdi. Bugünse buna İsrail Devletinin, iddia edilen hayalleri eklenmiştir sadece. 1988'de Yasser Arafatın Birleşmiş Milletler'de ortaya attığı iddia sadece Arap ülkelerinde değil, Türkiye'de çok fazla tutulmuş benimsenmiştir. Bu iddiaya göre İsrail topraklarını, Türkiyenin Güneydoğusuna, Fırat ve Dicle
yi içine alacak şekilde genişleterek Büyük İsrail Devletini kurmayı hayal etmektedir. Hatta, İsrail Devletinin bayrağındaki Magen David dışında yer alan iki çizgi de Fırat ve Dicle'yi temsil etmektedir. Halbuki İsrail Bayrağındaki bu iki çizgi, Yahudilerin dua salı olan Tallit'ten esinlenmiştir.
Türk'ün Türkten başka dostu olmadığına inandırılan Türk Halkı ki sonuçta Uluslararası politikada kimsenin kimseyle gerçekten dost olmadığını unutuyor.
1980'lerde iyice derinleşen Türk-Kürt Sorunu, Güneydoğu'da bitmeyen çatışmalarla Türk Halkının aklında gittikçe derinleşerek yer tutmasına yol açan BOP yani Büyük İsrail Projesi'nin bugüne dek sadece bir Komplo teorisi olduğunun farkında olmayanlar Türk İnsanının çoğunluğunu oluşturuyor.
Ve BOP'un dayanağı ise Tevrat olarak gösteriliyor. Binlerce yıllık bir din kitabını, bir ülkenin bugünkü geopolitik duruşunun, hayallerinin ve komploların bir delili olarak gösterilmesiyse son derece hayalperest bir iddiadır.
Halbuki, Tevrat'ta Tanrının İbrahim'e ( Abram'a ) verdiği, " Bu topraklar senin çocuklarının olacaktır? sözü, sadece İtshak'ı içermiyordu. İbrahimin tüm çocuklarını yani İsmail'i de içeriyordu. Sonuçta bu bölgede bugün var olan milletler Tanrının sözünü yerine getirdiğinin bir delilidir zaten!
Bilgisayarın her tür üstünlüğü elinde tutmaya başladığı, Teknolojinin her tür yeraltı zenginliğinin yanında yepyeni çığırlar açtığı 21. yüzyılda Israel'in Türk Topraklarına kadar kendini genişletmeyi hayal etmesinin çok uçuk bir iddia olduğuna insanları inandırmak hala gayet zor görünüyor.
Sınırlarında yaşayan yaklaşık yedi milyon Yahudiyi böylesi genişlikte topraklara nasıl bir dağılılmla yerleştireceğini düşününce mantığım duruyor benim! Sizinkisi durmasa bile.
Dümeni elinize alamadığınız sürece, kaptansız giden gemiyi kurtaracak biri olmayacaktır. Ülkenin ekonomisin alt üst oluşunu, sınırlarda devam eden savaşları kendi kararlarımızda aramalıyız diyorum.
2- Türkiye’de antisemitizm olduğunu düşünüyor musunuz,
neden ?
Türkiye'de antisemitizm olduğunu düşünmüyorum, Türkiye'de "antisemitizim ezelden beri vardır ". Yahudilerin yüzyıllardır devam eden varlığıyla bu ülkeye olan bağlılıklarına rağmen Türk insanının Yahudileri kendilerinden görmediklerini biliyorum. Orada yaşadığım seneler içinde kendimi ister istemez hep bir başkası olarak hissettim. Bunun öncelikli sebebi ailemde gördüğüm korkuydu. Konuşmaktan korktuklarını gördüm. Her tür politik çalkantıda annemin bana yaptığı ilk uyarı her zaman; " Sen sakına bir şey konuşma! idi. Bana hep " Sana sorarlarsa, bilmiyorum de " derdi. Türkiye'de doğup büyümüş olmam benim düşündüğüm ve hissettiğim herşeyi söyleyebileceğim anlamına gelmiyordu. Kendimizi, haklarımızı savunmak yerine sustuğumuzu farkettim. Yüzyıllardır kullandığımız dili kullanmaktan çekindik. Yeri geldiğinde bir komşumuzun hiç olmadık yerde bize Pis Yahudi sözleriyle karşılaştık.
Varlık vergisinde malları mülkleri ellerinden alındığı yetmediği gibi Aşkaleye sürülen insanların soğuktan öldüğü gerçeklerini çocuklarının bilmelerini istemeyen Yahudilerin bir çok kez tarihte olanları anlatmaktan bile kaçındıkları bir toplumda büyütüldük. Bir kez daha yapılacakların korkusu yüzünden çocuklarına geçmişte yapılanları anlatmayan bir jenerasyonun sadece Türk Devletine teşekkürlerini duyduk. Halbuki sorunlarımızı iletemeden, yaşadığımız korkuyu dile getiremeden geride bırakıldık. 500. Yıl vakfı kanaatimce Yahudi Cemiyetinin Türk Devletine, " Bize sadece var olma hakkımızı verin yeter" yalvarışı gibiydi. Sadece şükranların sunulduğu bir vakıf içimizde yaşanılan çekingeleri de dile getirmeyi becerememişti.
Halbuki bir Yahudi büyüdüğü topraklarda devlet memuru statüsünde bile çalışamazdı. Bir Yahudi'nin askeriyede ilerleme, rütbe alıp yüksek mevkiye erişme olasılığı yoktu.
Ailemizde bir bayan Müslüman bir Yargıçla evlenmek için dinini değiştirmek zorunda kalmıştı. Çünkü Türkiye sınırları içinde Yargıçlık yapan bir Müslümanın bir Yahudiyle evli olması bile mümkün değildi.
Yirmi yirmi beş yıl evveline dek, Türkiye'de bir Yahudinin Üniversite'de ilerlemesi de mümkün değildi. Yani herhangi bir doktor olabilen bir Yahudinin Profesör olabilmesi mümkün değildi ( Bugün mümkün )
Benim çocukluğumda gazetelerde, basın ve televizyon'da Yahudiler hala cimrilik ve pintilikte itham edilirlerdi. Türk Filmlerinde düzenbaz ticaret adamı rolündeki Salomon tiplemesiyle Yahudiler en kötü şekilde etiketlenirlerken halkın gözündeki Yahudi karakteri genel anlamda buna uygun şekilleniyordu.
Son yıllarda gittikçe Israil ve Gazze'de devam eden catismalarla, daha fazla hedef haline gelen Yahudileri Devlet korumak şöyle dursun, Takvim Gazetesi Yazarı Ergün Diler gibi bir gazetecinin senelerdir köşe yazılarında karmaşık komplo teorileri üzerinden, Türkiye'de yaşayan Yahudileri hedef haline getiren yazdığı yazılardaki ağır antisemitik öğelerin varlığı ve savurduğu tehtidlerle mesleğine devam ediyor.
Oldu ki bir gazeteci antisemit olsun ve kendince teoriler üretsin. Hak ve hukuk olan bir ülkede, böylesi teorilerle, bir azınlığı direk hedef haline getirecek şekilde suçlamalarına karşı bu insana şimdiye kadar bin kere dava açılması gerekmezmiydi? Birileri bunu kınamazmıydı? Böylesi yazılar, böylesi teoriler bu kadar rahat ortalıkta kimsenin itirazı olmadan bu şekilde yankı yapabilirmiydi?
Yahudileri, korkak ve dalkavuk olarak niteleyen Türk halkı milyonların içinde yaşayan ufak bir grubun, ölümüne bir aptal cesareti göstermesini mi beklerlerdi acaba?
Siz kendi içinizde yaşayan bir dini azınlığın haklarını korumazsanız onlarla bir de dalga geçmek adına, korkak Yahudi ya da Dalkavuk Yahudi diye sıfatlar yakıştırırsanız ben size sadece sizler antisemitsiniz derim..
Osmanlıdan bugüne artmak yerine nüfusumuzun bir kaç bine inmesi için yukarıda saydığım sebeplerin sadece bir kaçı bile yeterliydi sanırım.
3- Antisemitizm oranında diğer İslam ülkeleriyle Türkiye arasında bir fark olduğunu düşünüyor musunuz?
Öncelikle çoğunluğun içinde dini bir azınlık olarak yaşayan Yahudiler değişik ülkelerde antisemitizmi hep yaşadılar. Bu sadece Türkiye ya da Müslüman ülkelerle sınırlı bir sorun değildir.
Antisemitizm ülkeden ülkeye kısmen değişiklik göstersede inanç göçüyle, nüfus kaymaları ve düşünce ve inanışların, felsefenin ayrı halkların birbirlerini etkilemeleriyle kimi karşıt fikirlerin ya da düşmanlıkların da yayıldıklarını görüyoruz. Ortaçağa kadar Araplarda pek görülmeyen türde Yahudi düşmanlığının, mesela kan iftirasınının Hıristiyanlıktan Müslüman dünyasına ulaşarak yayılması gibi.
Hıristiyanlığın Ortaçağ'da Yahudilere karşı gösterdiği düşmanlıkla mukayese edildiğinde, Arap ülkelerinde yaşayan Yahudi cemaatleri daha rahat bir hayat geçirmiş sayılabilirlerdi. Yahudileri kendilerinden çok uzak görmeyen Araplar, kimi vergilendirmeler ve kimi özel uygulamalar altında onların yaşamalarına izin veriyorlardı. Her ne kadar Cezayir, Fas ve Mısır'da yine de, yer yer getolarda yaşamış olsalar zaman zaman pogromlarla karşı karşıya kalmışlarsa da Batı'da meydana gelen göçler ve kıyımlar karşısında Yahudilere buralarda göreceli olarak daha bir hayat sürmüşlerdi denebilir.Tüm bu göreceli rahatlık XX. yüzyılda ulusal akımların İslam dünyasına girişiyle değişmiş ve böylece, bugünkü anlamada antisemitizm Yahudi Devletinin kuruluşuyla gündeme gelmiş.
Benim anladığım şekliyle, Yahudiler, devletleri olmadıkları dönemlerde, zayıf oldukları zamanlarda Araplar onlara daha ılımlı bir bakış açısıyla bakmışlar. Israel'in kuruluşuyla, Kuzey Afrika ülkelerinden mallarına el konularak kovulmalarıysa ilginçtir.
Türkiye'de de Alman Nasyonalizminden etkilenildiği görülüyor. II. Dünya Savaşına doğru gidilen yıllarla başlayan milliyetçi akımlar, Sion Protokollerinda iddia edilen, Yahudilerin dünyayı ele geçirmek için toplandıkları ve bunun üzerine aldıkları sözde karaların, Almanya'da ve daha sonra başka ülkelerde yayılarak Yahudilere karşı gelişen anti fikirlerde görülen artış Türkiye'de çok kabul görmüş bir teoridir.
İran'daysa Ayetullah Humeyni dönemine kadar Yahudiler gayet rahat yaşadıkları bu ülkeyi, İslam Rejiminin yerleşmesiyle terketmişlerdir. Bugün hala daha bir kaç bin kişinin kaldığı bu ülkede Israeille yaşanan çatışmalardan ayrı tutulan Yahudiler olabildiğince rahat yaşadıklarını iddia etmekteler.
İslam ülkelerinde var olan antismitizmi konuşmak istersek bugün. Yahudiliğin bu ülkelerin büyük çoğunluğunda varlığı neredeyse sıfırlanmış olan bir din olarak gördüğümüzde, bu konunun ne derece önemi kaldığı şeklinde bir soru da akla gelebilir?
Yani sonuçta bir yerden sonra bu ülkelerde barınamayacakları kadar zor bir durum ortaya çıkmış olsa gerek ki artık buralarda bir tane Yahudi bulamayasınız!! Kısaca, Israel'in bağımsızlık savaşıyla kendini gösterdiği zamanlar Yahudiler için Arap ülkelerindeki hikayelerinin sonunu getirmişti.
Bugün, Irak'ta Lübnan'da, Yemen ya da Suriye ya da Libya'da yaşayan bir Yahudi cemiyeti yoktur.
Türkiye'de ise eğer Devlet kendi içinde yaşamaya devam eden bir avuç kişinin haklarını savunmak şöyle dursun, tehtid edenlere göz yummaya devam ederse çok yakın bir zamanda burada'da bu inancın tesilcilerinin sıfırlanacakları açıktır.
4- Yahudiler kamuda daha çok görev alsaydı, toplumda daha görünür olsalardı antisemitizm Türkiye'de azalır mıydı?
Yahudiler Türkiye'de Kamuoyunda daha çok görev alsalar, daha görünür olsalar bunun sonucu ne olurdu değil de; eğer kamuoyunda Yahudilere daha çok fırsatlar tanınacağı bir ortam, bir toplum yaratılsaydı ne olurdu diye sormak lazım diyorum ben.
Yahudilerin kamuoyunda daha çok yer sahibi olmaları daha eşit, daha liberal ve kendinden olmayana ve farklı gruplara daha açık bir toplum olınmasından geçiyor diye düşünüyorum.
Sonuçta bu noktaya gelmek için öncelikle toplumsal olarak kimi değişiklikleri kabul etmek gerekiyor.
Türk toplumunun kendisi dışındaki halklara bakışını değiştirmesi, yargılarından arınması gerekiyor. Daha liberal, daha demokrat olarak, kimi tabuları yıkması gerekiyor. Alevi. Kürt ya da Hıristayanla, yani ülkede yaşayan tüm halklarla aynı hakları eşit paylaşmaya açık bir toplum yaratmak için kimi düşünce şekillerinden kurtulmak gerekiyor. Toplum diğer fertlerine yabancı ve düşman gözüyle bakmadan yaklaşırsa bu olur ancak. O zaman insanlar Yahudileri de kamu görevlerinde görmeyi normal karşılacaklardır. Yani bence Yahudilerin kamuda görev almalarıyla değişim getirilmez. Esas değişim çoğunluğun azınlığı kabul etmesiyle başlayacaktır. Başka dil konuşanlardan, başka geleneklerden, başka renk ve inanışlardan korkmamayı öğrenirlerse daha iyi günler uzak olmayacaktır.
5- Aleyhinizde yapılan yayınlar antisemitizmi artırıyor mu ?
Aleyhte yapılan tüm yayınlar mutlaka herkesi etkiler. İnsanların herhangi biri hakkında içlerinde nefret uyanması için çok fazla bir çalışmaya gerek yoktur. Sonuçta sosyal psikolojiye göre birisini ilk tanıdığınız anda ya seversiniz ya da sevmezsiniz. Eğer çocukluklarından beri bir millet hakkında birileri size sürekli anti söylemlerle beyninizi doldurursa o kitleyi, o grubu bazen de bir insanı sevme şansınız sıfıra iner.
Birileri sürekli, hayatımda olan tüm olumsuzluklara belli bir insanın sebep olduğuna beni inandırırsa o insandan nefret etme olasılığım yüzde yüz olacaktır.
Eğer bu ülkede yaşanan tüm sorunların, belli sebepler yüzünden belli bir grubun üzerine yüklemek kimi insanların işine geliyorsa geri kalan halkı buna inandırmak zor olmayacaktır.
Çocukluklarından beri tüm olumsuzlukları yüklenmiş bir grup hakkında yeni yeni teoriler üretmek herkesin işine geliyor. Hem siz kendi sorumluluklarınızdan kurtuluyor hem karşı taraf, toplumda yaşanan olumsuzluklara kendince bir cevap buluyorlar. Hem de bu cevaplar büyük toplumun üzerinden tüm yükü kaldırabiliyor. Suç o sevilmeyen, zaten mel'un olan grubundur. Biliyordum zaten.. dersiniz olur biter. Bizim sorunumuz olmadığını biliyorduk derken parmağınızı bile kımıldatmak için, çabalamak için , sorunlara çözüm aramak için kimsenin bir nedeni kalmaz. Hem neden bellidir hem de yapacak bir şey yoktur çünkü sorumlu karşıdadır.
Yahudilere karşı ortaya konulan iddiaları çürütmek kimsenin işine gelmeyebiliyor bu şekilde.Günah keçisi yüzyıllardır yüklendiği rolü mükemmel olarak yüklenmeye devam ediyor. Bunu kimsenin değiştirmeye niyetinin olduğunu sanmıyorum. Farklı gruplar, duruş, görüş ya da fikirler bu keçiyi kendi çıkarları için kullanarak, istediklerini elde edip sonuçta kendilerine etki alanı yaratan kalabalıklar topluyorlar çevrelerinde. Bu yüzden, kimsenin bu günah keçisini serbest bırakmaya niyetli olduğunu zannetmiyorum ben.
6- Israel’i eleştirmek antisemitizm midir?
Bu soru son yıllarda dış basında da sık sık yer alan ve haklı olarak sorulan bir sorudur.
Sonuçta, Israel'in kuruluşundan beri Uluslararası alanda insanları devamlı meşgul eden bir sorundur İsrail-Filistin sorunu. Hiç bitmeyen çatışmalar ve savaşlar tüm ilgiyi buralara çekerken, bir tarafın diğerinin haklarını çiğnediğini gösteren medyanın toplumları bilgilendirirken, insanların bu soruna bir an önce bir çözüm bulunması yönünde bir hassasiyet geliştirdiklerini görüyoruz.
1948'den bugüne Arapların, Yahudi ülkesi karşısında verdikleri kayıplar ve zayıf düşen bir milletin kuvvetlinin karşısında haklarını keybettiği fikirleri karşısında diğer milletler Israel'i eleştirirlerken, Yahudilerin bu konuda gösterdikleri tepkiyi anlamakta zorlanıyorlar.
Sanki Yahudiler, bunca yıllık bir İsrail-Filistin çatışmasında, ezilen milletin haklarını savunanlara karşı Antisemitizm suçlamalarıyla ön plana çıkarak insanları bir kez daha, yeterinden fazla karşılarına almaya devam etmekteler. Yahudilerin Israeli eleştirenleri atisemitizmle suçlamaları bir çok medya kuruluşunun ele aldığı ve insanların anlamakta zorlandığı bir şey gibi görünüyor.
Yahudilerin anlatmak istedikler şey sadece medyanın senelerdir, zayıfın haklarını gözetmeye çalışırken bu sorunu objektif kameralardan göstermeyi reddetmeleridir. İsrail' in bunca yıllık çatışmalarda en ufak bir kusuru yoktur demek tabiki yanlıştır. Savaşın, kan ve tüfeğin, bombaların olduğu yerde her zaman hatalar olacakir. Böyle savaşların yaşandığı her yerde, istenmeyen ölümler de her zaman olur. Kimsenin arzu etmediği durumlar devamlı yaşanır ne yazık ki!!!
Sorun burada degil! Sorun Israeli yargısız infazdadır. Bu topraklarda meydana gelen olayların kronolojisini, olayların içeriğini yansız tarafsız nakledip nekletmeyen haber ajanslarının kullandığı taktiklerdedir.
Eğer siz yaşadığınız yerlerde gerçekleşen olayların başını ve sonunu gayet iyi biliyorsanız ve birileri bazı şeyleri eksik yansıtıyorsa. Ve her olayın ardından haberlerin bildiğinizin dışında bir şekle sokulduğunu görüyorsanız, öncelikle tarafsız haberciliğin dışına çıkıldığı için tepki gösterirsiniz. Doğal olarak.
Mesela, üzerinde bombalı kemer taşıyan bir Filistinli çocuğu masum Filistinli olarak haberde geçiyorsanız, sabah atılan roketlere karşılık Israil' in Hamas'ın hedeflerini bombaladigında Israil yine Gazzeyi vurdu şeklinde bir haber düşüyorsanız televizyonlarda burada yine bir şeyler yanlış gidiyor demektir.
Ve bu sadece Türk Televizyonlarında değil dünya'da da gündemde olan ve tarafsız habercilikle bağdaşmayan şeylerdir. Bu şekilde bir haberin sonunda İsraili savunmak bence burada yaşayıp doğruları bilen kişinin en doğal hakkıdır. Sonuçta eğer siz bu yerlerde yaşananları sürekli çarpıtıyorsanız birisinin buna dur demesini de normal karşılamak gerekir. İsraili bir tarafın haklarını savunmak adına şeytanlaştırılmasına karşı çıkmasına kimsenin eleştirmeye hakkı yoktur.
Çarpık ya da eksik bilgilerle ilettiğiniz haberler üzerinden birilerini hedef alacaksanız o birilerinin kendilerini ve kendi gerçeklerini savunmaya hakları vardır kesinlikle.
İsraili eleştirmek antisemizim değildir ancak İsraili şeytanlaştırmak adına kameralara her yansıyan görüntüye bilinçli olarak halkın aklını çelecek şekilde yorumlar yapmak, istediğiniz şekilde düzeltmelerle olayları çarpıtmak ve haberleri eksik vermek, olayların oluş sırasını değiştirmek sonuçta haberi istediğiniz şekilde biçimleyerek belli bir bakış açışı oluşturmayı hedeflemek, haksız bir taraf çıkarmak adına gayret göstermek kesinlikle antisemitizmdir.
7- Yahudiler Türkiyede tarih boyunca ayrımcılıkla karşılaştılar mı, Neden?
Diğer sorulara verdiğim cevaplarda da belirtmiş olduğum gibi Yahudiler her zaman. her dönem ayırımcılıkla karşılaştılar.
Hayatımda uzun senelerdir bana yapılmış, kimi kişisel haksızlıkların arkasında ayrımcılığın olduğunu seneler sonra kavradım. Seneler sonra, geçmişte bazı insanların anlam veremediğim davranışlarının arkasındaki ayrımcı tutumu farkettim. İşte o zaman senelerce evvel anlam veremediğim kimi şeylere bir açıklama getirebildim.
Polisin, askerin, öğretmenin, sekreterin bazen de bir memurun karşısında ağzınızı açıp konuşmanız gerektiğinde susmayı tercih ediyorsanız, zaman zaman isminizi değiştirmenin belki de daha doğrusu olacağını hissediyorsanız, şiveniz yeterince düzgün çıkmıyor diye endişe ediyorsanız, bazen de kendinizi özel sorularla sizi, geçmişinizi, kimliğinizi didikleyen insanlara cevap verirken buluyorsanız mutlaka belli bir ayırımcılık yaşıyorsunuzdur.
Batya R. Galanti