Iran'la son durum!
Geçtiğimiz akşam kızımın bir arkadaşı bizdeydi. Otobüsüne sadece on dakikası var diye çıkmaya hazırlanırken telefonununda alarmlar çalmaya başladı. Ne oldu ? dedim.
Son bir iki haftadır, arada yeniden Gazze'den roketler atılmaya başladı. Kızım arkadaşına istersen bizde kal bu akşam dediyse de, arkadaşı; "Sorun yok, bir şey olmaz "diye cevap verirken çantasını toparlıyordu. Kızımın arkadaşı Aşkalon Şehrinde oturuyor. Aşkalon Gazze sınırına yakın şehirlerden.
2005 senesinde Israel Gazze'deki kalan Yahudi Yerleşimcileri buralardan çıkardığında, bölge barışı için olumlu bir adım attığını düşündüğü günlerden bu yana Hamas'ın bu yerlerden attığı füzeler yüzünden önce Shderot şehri yaşanmaz oldu. Bitmeyen roketlerden kaçmak için insanların sayılı saniyeleri vardı.
Yıllar bu bölge insanı için daha güzel günleri getirdi demek istersem de, dönem dönem sessiz ve huzurla geçen ayların ardından her defasında aynı noktaya geri dönülüyor. Halbuki bilseniz ne güzeldir buraları. Hiçte aklınızda canlanacağı gibi, kurak, çöl alanlar değil Gazze çevresindeki yerleşim yerleri. Tersine olabildiğince yeşil... Bol bol tarım alanları ve hayatlarını topraktan kazanan sıcak, mütavazı insanlar var buralarda. Misafirperver, sevgi ve aile değerleriyle yoğrulmuş insanlar bunlar. Tek istedikleri huzur içinde, sakin, sessiz bir hayat.
Son bir iki haftadır yeniden buraları yoklayan kimi saldırılar, İran'la devam eden çekişmelerin bir uzantısı. Hamas'ın en büyük destekçisi olan İran'ın Hamas'ı desteklerken, Filistinlinin geleceğini düşündüklerini kimse iddia edemez. Tek istedikleri İslami Rejimi kuvvetlendirmek. İslami akımının temsilcilerine, karşılıklı menfaat gruplarına arka çıkarak bölgedeki güçlerini genişletmek.
Kuzeyde, güneyde, havada ve karada ve siber saldırılarla devam eden bir çekişmenin içindeyiz hep. Sessiz ve derinden gibi sanılsa da gittikçe artan bir tempoya girmiş bulunuyoruz.
1979 İslam Devrimine dek Israel'in en yakın Müslüman müteffiği, bir zamanlar laik bir devlet olan İran bugün Israel için bölgedeki en tehlikeli güç. Ekonomisi yalpa gitse de tek bir amaca kilitlenmiş görünen rejim. Humeyni'den bugüne bölgedeki kanser olarak adlandırdığı İsrael'in buradan sökülüp atılmasının gerektiğini hiç durmadan tekrarlayan İran'ın dini liderleri ve Cumhurbaşkanı bir taraftan nükleer silah üretmek için senelerdir devam eden çalışmalarını hızlandırırken diğer taraftan Batı'ya Nükleer santralın barışçıl amaçlar güttüğü hikayesini de anlatmaya devam ediyor.
Amerika'nın Suriye'nin kuzeydoğusundan birliklerini çekmesiyle beraber bu bölgede oluşan boşluktan faydalanan İran sınırlarının çok ötelerine, Akdenize kadar Şii Devletin egemenliğini kurmak için mücadelesine devam ediyor. Onların bu çabaları arttıkça Israel İrana karşı yaptığı sabotajlarına hız vermiş görünüyor. Mossad'ın 2020'de Natanz Nükleer tesislerindeki depolara verdiği zarar, Kasım 2020'de İran Nükleer Programının beyni olan Mohsen Fahrızade'nin Tahran'da suikastı ve son olarak Kızıl Deniz'de İran'a ait bir gözetleme gemisini hedef alması ve yeniden büyük bir gizlilikle ulaştığı Natanz'daki sentrifujlere Nisan başında gerçekleştirdiği saldırıyla İran Nükleer çalışmalarına verdiği son darbe! Israel tüm bunların yanında sadece 2020 yılında Suriye'deki İran hedeflerine havadan elli saldırı düzenlemiş.
İran İslam Cumhuriyetinde, halkın Corona'dan ve ekonomik yaptırımların getirdiği ekonomik çöküntüden ezilmelerinin getirilerinden korkan Mollaların Joe Biden'in seçilmesinin ardından Amerika'yla yeniden 2015'teki Nükleer Antlaşmaya geri dönmek için Viyana'da müzakerelere katıldıkları biliniyor. Hatta son gelen haberlere göre, yapılan görüşmelerde ilerleme sağlandığı söyleniyor. Fakat Israel, İran'ın 2015'teki Antlaşmanın ardından da yaptığı gibi Batı'yı bir kez daha kandıracağına inanıyor. 2015'teki Antlaşmanın ardından, Nükleer tesisleri denetlemek için gelen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yetkililerine gerekli tüm bilgileri vermekten kaçan İran'a Israel ve Körfez ülkeleri kesinlikle güvenmiyorlar.
Ve yine bu son günlerde, Israel'le denizde olan gerilimi en üst seviyelere varmasına sebebiyet veren hareketler de artış görülüyor.
Netanyahu Birleşmiş Milletlerdeki konuşmalarında ısrarla Israel'in Uluslararası Diplomatik Antlaşmalarla İran'ın durdurulamayacağına inandığını, kendini savunmak ve ve İran'ı Nükleer Silah elde etmesini engellemek için herşeyi yapacağını tekrarlamıştır.
Bu sessiz savaşın tonu gün geçtikçe yükselirken gelişen olaylar sonunda istemeden bir anda büyük bir çatışmaya dönebilir mi bilmiyorum. Ya da İran Hamas'la birlikte, Israel'in her noktasını vurabilecek kapasiteye sahip olan Hizbullahı kullanacağı bir savaşın ışığını yakar mı onu da göreceğiz!
Batya R. Galanti
 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder