Afrikalı Çöpçü
Sabahın erken saatlerinde bankta oturan Afrikalı, orta yaşlı adama gözüm kaydı.. Her sabah daha günün erken saatlerinde iş başı yapan Afrikalı belediye işçilerini hep gözlemlerim yanlarından geçerken.. Kimi zaman tam iş başında iken görürüm aralarından orta yaşlı olanını. Bir gün önceden parkın belirli bir noktasında bıraktığı tekerlekli çöp bidonu ve süpergesini yeniden eline alarak iş başı yapar. Her gün aynı saatte aynı yerleri süpürür. Siyahi teniyle tezat teşkil eden kırlaşmış saçları yaşının çok genç olmadığını gösterirken, düşündürür beni, buralara gelene dek kim bilir başından neler geçmiştir diye?
Kafasında tam o tipik sıcacık kıtaya özgü hasır şapkası var yine.. Elindeki smartphone'da da bir Afrika melodisi çalıyor. En azından bugün insan nerede olursa olsun kendine ait bir şeyleri yanında götürebiliyor, teknolojiyle beraber. Israel'in alelade bir köşesındaki bu küçük parkta belki çocukluğuna ait bir şarkı dinliyor o an. Bir taraftan da yerden aldığı palmiye dallarını kendine yeni bir süpürge yapmak için aynı hizada biraraya getirmekle meşgul.. Bir kaçını birlikte bağlamayı düşünüyor belli. Elindeki, Belediyenin verdiği süpürgenin saçları bozulmuş artık. Yetkili kişiden yeni bir süpürge istemek yerine belki de alıştığı şeyi yapmak ona daha kolay geliyor.. Doğada bulduklarıyla kendine çözümler yaratmak.. Arkasında kimleri bırakmıştır acaba?
Neden birilerinin kaderi diğerlerinden bu kadar farklı bu dünyada?
Mesai saatini tamamladıktan sonra kızgın güneşin altında çalıştığı saatlerin sonunda döndüğü yer evi değil.. Hangi imkanlarda, nasıl şartlarda barınıyorlar acaba bu yabancı insanlar? Ne dünü, ne geleceği tam olarak güvence altında olmayan bir mülteci olmak nasıl bir şeydir? .Yaşadığımız dünyanın bir başka yüzü de bu işte.. Belki de onlara ayrılan karavanlarda bir kaçı birden bir odayı paylaşıyorlardır. diyorum.
Şimdilik Israel'de ona çalışma izni vermişler. Yarın onu nelerin beklediğini biliyor mu acaba, o hasır şapkalı yaşlı adam? Kimi günler aralarından genç olanlarının bir kaçını birlikte otururken görürüm kimi faklı saatlerde.. Bazen herşeyi bir kenara bırakıp sohbet ederler.. Güçlü kuvvetli insanlar bir çoğu.. Uzun boylular var aralarında.. yaptıkları işe rağmen üzerlerine çok dikkat edenler olduğunu görürüm .. Renkliliği seven kişiler.. Kimi kırmızı pantalonlarının üzerlerine renkli bluzlar giymişlerdir bazen.. Modern görünüyorlar baya! Sırt çantalarını bir kenara koyar konuşurlar hep..
Bir çok kez salıncakta uzanır aralarından biri .. taa tepeye kadar kaldırdığı bacağını yasladığı çocuk bahçesindeki salıncağını ipinde, karşısındakine çabuk çabuk, heyecanla konuşurken geride bıraktıklarına rağmen yine de daha huzurluymuş gibi bir his uyandırır o an içimde..
Afrika'nın bilinmedik bir köyünden yürüyerek çıktıkları yollardan, ortalama ikibin kilometre devam eden, uzun bir yolculuktan sonra , Mısır değil, Israel'i seçen mülteciler bunlar..
Mısır'da onları bekleyen ne var ki? diyorlar.. Israel'i tercih etmişler.. Burada daha fazla iş olanakları olduğunu düşünüyorlar.. Arkada bıraktıkları aileleri, çocukları , eski hayatları dışında yeni bir yaşam kuruyor bazıları.. Bazen yeni bir kadın buluyorlar, bazen bir de çocuk geliyor arkalarından .. ve bu ülke'de kalmanın yollarını arıyorlar bir süre sonra..
Sahip olduğumuz imkanlar bazen sadece bir kaderin neticesidir.. Doğduğumuz ülke mesela..Afrika ülkelerinin kaderi sanırım bir yüz yıl daha geçse değişmeyecek gibi .. Böylece, eski kıtayı terkeden insanlar yeni ülkelerde durmadan yeni yaşamlar aramaya devam edecekler..Ve ayırımcılık yine kaderleri olacak, her yerde!!
Küçüklüğümde televizyon'da açlıktan iskelete dönmüş siyah çocukların kuvvetten düşmüş bedenlerini gördüğümde gözlerime inanamazdım.. Kuru toprakta yatan cılız kollarını kaldırmaya gücü olmayan insanların gözlerinin, ağızlarının kenarında dolaşan sinekleri gördüğümde Afrika'nın çok kötü bir yer olduğunu düşünürdüm.. ( ve haklıydım )
Hiç bir zenginliğin , doğal kaynakların.. besin ve suyun olmadığı sefil bir kıta olarak düşünürdüm Afrika'yı. Orada yaşayanları besleyecek kaynaklardan tamamen yoksun bir kıta hayal ederdim..Nereden bilebilirdim ki, beyaz adamın onlardan herşeylerini çaldığını ! Hayatlarını, varlıklarını..bugünlerini, geçmişlerini ve geleceklerini...
Batya R. GALANTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder