Güven duyduğum birini bulana dek!
28 yaşında genç bir bayan olarak buralara göç ettiğimde aklimdan geç enler nelerdi? Amacım neydi? Neden buradaydım? Yeterince büyümüş sayılabileceğim (!) bir yaşta atıldığım maceranın anlamı neydi? Bir kaçış? Bir arayış? Bir tutkunun peşinde atılmış bir adım? Yahudi bir erkek bulup evlenmek? Belki tek başıma bir hayat kurup, özgürce bir yaşam sürmek? Neydi kafamın içinden geçenler!! Ben biliyormuydum? Tek bildiğim manen yanımda kimseleri istemeyecek kadar olduğum gibi olmaktan memnundum. En azından ilk zamanlar. Bir yandan çevremde kimi erkekler volta atsalar da ben çoğu kez ne birini ne bir diğerini görüyordum, Ne bir gecelik maceralar, ne sadece yatak arayan erkekler benim için hesaptaydılar...
Bir gün gittiğim Ulpan'da yanıma gelen İsviçreli genç adam bana; "Sina Çölüne gelsene benimle diyordu!". Sina Çölü mü.. O da nereden çıktı. Gerçi ne kadar egzotiktir kim bilir!! Kimdi peki bu adam? Yan sınıfta okuyordu. Okay! onunla tenefüslerde bir kaç konuşmuşluğumuz var!!! Çadırda kalacağız, gel işte, değişiklik olur diyor!!. Yeterince tanımadığım bir adamla Sina çölüne gitmek? Kimlerle, nasıl bir şey bu? Bilmiyorum. Yok yok, sen git diyorum!!
İyi ki gitmemiştim.. Zaten gidecek biri olmuşmuydum hiç, bilmediğim maceralara atılmayacak kadar temkinli biriydim her zaman. Farklıydım bir çoğundan..ilk baştan!
Uyuşturucu almak içinmiş çoğu zaman öylesi çöl maceraları. Genç Israelliler, sınırı geçip, Kızıldenizin kenarında kurdukları çadırlarda kamp yaparlar, ( bugün de! ) Bedevilerin çadırlarına yakın olur bu çadırlar. Onlardan temin ederlermiş bir çok şeyi.. Neyse (?) !!! Kızıldeniz'de yüzmek işi güzel de!! Mercan kayaları arasında balıkların yanında yüzmek tarafı çok güzel.. Kimileri oralarda çırılçıplak güneşlenirlermiş eskilerde. Şimdi bilmiyorum. Bedenlerini özgürlüğe salan kadınlar vardır.... Sınırsız yaşamlar, Seks, alkol ve uyuşturucuyla birlikte giden şeylerdir çoğu!!!
Yine aynı dönemlerdeydi, Bir akşam bir tanıdığım sordu; "Genç bir adam var, tanışmak istermisin? Olur dedim. Neden olmasın! Beni aramıştı gerçekten. Kaldığım odamdan beni akşam saatlerinde aldığında, karşıma ufak tefek bir genç çocuk çıkmıştı. Fena değildi, gözlüklü, kıvırcık saçlı, kumral...Düzgün birine benziyordu. Türkiye'den geldiğimi yeni duymuş gibiydi ilk anda. Ona ilginç gelmişti birden. Türkiye'den tek başına gelmiş bir genç bayan. Çevre yolunda ilerlerken bana gitmeyi teklif ettiği Cafe'ye bile daha varmadan merakına yeni düşerek; "Bu akşamın sonunda seni evime çağırırsam, bir kahve içmeye gelirmisin?"
Beni aldığından o ana kadar geçen süre belki on dakikaydı ve bana ısmarlayacağı kahvenin fiyatına değer olup olmadığımı merak ediyordu sanırım. Bir kahveden sonra beni bir diğerine (?) davet ediyordu. Ah pardon amaç kahve değildi galiba? ! Yüzüne bakıp gülümseyerek. " Tabii ki hayır" derken, Kanım beynime çıkmıştı. On dakika önce tanıdığı kadına, birlikte içeçeceğimiz bir kahvenin sonunda seninle yatmak istiyorum diyordu. İnanılır gibi değildi. Sorun Türk kökenli olmam ve adamın benim muhafazakarlık sınırlarımı yoklamasıydı. Yoklama negatif sonuçlanmıştı! :)
Ertesi günlerde bu kez bir bayan arkadaşımla denize gitmiştik. Tam biraz güneşlenelim derken yanıma yaklaşan Cankurtaran bana nereli olduğumu sorduğunda, bir kaç dakika süren konuşmamız Türkiye'den ve orada nereleri gördüğüne gelirken, bu küçük konuşmamızın sonrasında, bana kendisine sorduğum bir şeyle ilgili yardımcı olabileceğini söylediği için saf saf kendisine telefon numaramı vermiştim. Bir defa daha, bir daveti daha telefondaki yalvarışlarında reddetmek içindi bu da! O da bu kez beni Eilat'a davet ediyordu. Ne olur benimle Eilat'a gel!! Israelli erkeklerin hızına yetişemezken, durum zor diyordum. Galiba yanlız daha kolaydı!!
Bir gecelik ilişkiler..sadece seks için macera için Israel'e gelmemiş olduğumu biliyordum...
Israelli kadınların ilk geceden yatmakta problemleri olmadığını, burada cinsel özgürlüğün boyutlarını biliyordum ancak benim için aklımda belli bir kalıp, insan ilişkilerinden belli başka beklentilerim vardı.
Erkekle kadın arasındaki cinselliği reddetmeden, önce ilk adımda belli bir güven, belli bir tanışıklık, belli bir yakınlık arıyordum herşeyden önce. Ve Türkiye'de alışık olduğum küçük toplumdan ilk defa büyük topluma açılıyordum. Bizim küçük, koruyucu toplumumuzdan sokaktaki insana açılmıştım birden. Ve buna pek alışık olduğumdan emin değildim.
Buradaki kadınlar sevgiyi aramıyorlarmıydı peki? Her gün bir macera peşinde koşabilirmiydi bir kadın?
Sanırım modern hayat, evliliği arayan kadına bile önce erkeği ele geçirmenin bugünkü yollarını öğretmişti. Her ne kadar, her kadının hayalinde beyaz atlı prensle bir yuva kurmak özlemi olsa da erkeğin ve kadının bu yola giderken kurdukları hayallerde kimi farklılıklar vardı. Ve modern kadın bugünün şartlarını öğrenmişti. Erkeği avucuna almanın ilk şartı önce onun yatağına girmekti. Kalbine giden yol sonra geliyordu.
Kaldığım evde de eşinden boşanmış bir genç adamın bana verdiği küçücük odamda geceleri ilk günler, ne kadar doğru yaptığımın hesaplarıyla geçirmiştim yeterince. Ya adam odama girmeye kalkarsa ne yapacaktım gibi sorular kafamdan geçmiyor değildi..Yakın bir akrabam aracılığıyla bulduğum odayı bana kiralayan genç adam her ne kadar ciddi bir insan olduğunu göstermişse de, her ne kadar tanıdığım insan bu kişinin çok güvenilir bir aile insanı olduğunu söylemişse de birden şüpheye düşmüştüm. Gençtim, bazen acele kararlar alabiliyordum. Ve paramla kendime kalacak bir yer bulmam şarttı,
Çoğu zaman kaldığım odanın sahibi evde değildi. Geceleri geç saate kadar yanlızdım. Ve yanlız olduğum saatlerde kendimi gayet serbest hissediyordum. Genç adam işinden geldiğinde. odama çekilirdim. Küçücük bir odaydı bu. Yatağın üzerinde ders çalıştığım. Küçücük masada bazen yemek yediğim , çoğu yanlız geçen akşamlardı. Geceleri ilk günler odadaki vantilatörü, odaya birden giren adamın gölgesi zannederek korkuya kapıldığım olmuştu bir kaç kez...
Arada geçen bir iki ayda adamın ne kadar düzgün bir insan olduğunu anladığımda yavaş yavaş rahatlamıştım. Hiç bir şüpheye yer yoktu. Kişisel alanıma çok dikkat eden bu insan bana rahatsızlık vermemek için elinden geleni yapıyordu.
Ancak hayatınız boyu ailenizle yaşamış biriyseniz, bir anda kendinizi bir yabancının evinde teke tek bulmak ve buna alışmak gerçekten belli bir süre gerektiriyordu.
Ve geceleri çoğu tek başıma yürüyüşlere çıkarken, gecenin 10'unda, bazen 10 buçukta kumsala indiğimde hiç mi korkmuyordum. Hayır! Etraf bana yeterince güven veriyordu sanırım. Israel'de geceleri bir bayanın sokakta tek başına olmaktan korkması için pek sebep yoktu!!
Bir zaman sonra hayatımın tek başıma zor olduğuna inandığım bir gece göz yaşlarıma akan dualarım yine aynı denizin kenarındaydı. Beni anlayacak birine ihtiyacım vardı artık!!
Ve yine bir akrabam, o günlerde eşime telefonumu iletmişti. Yanında kaldığım genç adamın ismiyle beni ararken ben ona; " Galiba bir yanlışlık var; sen Batya'yı arıyor olabilirmisin acaba? " dediğimde nedense Israel'in beni aradığını anlamıştım.
Beni ilk tanıdığı günün ertesinde, akşam telefonda ekmekle zeytin atıştırdığımı söylediğimde bana acımıştı. Yiyecek bir şeyim olmadığını sanmış. Halbuki ben sadece akşam için öylesine, hafif bir şeyler atıştırıyordum..
Ertesi gün öğleden sonra süpermarketten elinde torbalarla gelmişti birden. Bana yiyecek şeyler almıştı!!
Bu insan bir an önce benden istifade etmeyi beklememiş bana elini uzatmayı düşünmüştü. Aramızdaki bir çok farklılıklara rağmen. Ben konuşkan oysa çok suskun olsa da onun iyiliğiydi sanırım ona karşı gösterdiğim direncimi kıran şey. Bana gerçekten yardım etmek için elinden geleni yapan bu insanın hayatımda belki de kimsenin göstermediği sevgisiydi sanırım kararımı değiştiren. Farklılıkları aşmak her zaman mümkün değilse de aşkın ötesinde şeyler de önemli oluyor, güven duyabileceğiniz birisinin yanınızda olması gibi!!
Batya R. Galanti