5 Eylül 2021 Pazar
Duygularımızı en iyi ifade eden yoldur MÜZİK!!
Hayatımda farklı dönemlerdee farklı tarz müzikler dinlediğim zamanlar oldu.. Sanki yeni geldiğim dünyayı keşfedişim kimi melodilerin arkadaşlığında gerçekleşir gibiydi. . Çocukluğumda hatırladığım şarkıların çoğu beni çok fazla etkilememişken, gelişme dönemine geçtiğimde Şişli'deki kulübe gitmeye başladığımızda bir çok ingilizce pop şarkılarla ilk tanışıklığımla, içimdeki o duygusal insanı etkileyen ilk notalar o dönemler ilk defa beynimde yer tutmaya başlamışlardı. Daha çocuk yaşta bir erkek arkadaşıma romantik duygular hissetmeye başladığımda, Yıldırım Spor Derneğinin ( bizim cemaatin derneklerinden biriydi bu ) loş ışığı altında, elimde çoğu kez küçük bir Coca-Cola şişesi varken tavanda dönen rengarenk spotların sahnedeki parke zeminde yarattığı görsel şekilleri takip eden gözlerim, hayatı daha yeni yeni anlamaya çalışan beynim ve ilk defa müziğin bende bambaşka hisler yaratmaya başlamasına denk gelen şarkıyı anımsarım; "Barbra Streisand'ın kendine özgü sesinin etkisini.... Hayatımda daha hiç bir şey yaşamamış olan bir çocuk olarak bir melodinin, bir sesin beni nasıl başka duygulara taşıdığını unutmam. O ortamı bana eşsiz kılan en büyük şey buydu. "Woman ın Love". Bugüne kadar zaman zaman dinlediğim bir şarkıdır bu.
Hayata gözünüzü açtığınız gibi yaşantınıza belki de en çok anlam katan şeylerden biridir müzik... Çoğu eşsiz denecek anları yaratan şeydir!!
Ve yıllar sonra ilk kez Israel'e olan sevgimin kalbimde ne kadar özel bir yeri olduğunu hissettiğimde de bu ülkeye olan bağlılık duygularımı tetikleyen şeylerden biri yine müzikti. Israel Müziğini seviyordum. Yahudi ezgileri, Hava Nagila'nın ötesinde, Shalom Aleichem ya da Evenu Shalom Alecheim ve diğerleriyle başlayan, hora'larla devam eden bir aşktı bu. Ve güncel Israel müziği içinden yavaş yavaş tanımaya başladıklarım vardı hep. Ofra Haza, Avi Toledano, Shlomo Artzi, Arik Einstein, Rami Kleinstein ve Rita ve bir çokları. Bu müziklere duyduğum ilgi beni adeta Israel'e çeken en büyük şeylerden biriydi. İlginçtir, bir ülkeye de adeta bir insana duyulan romantik hislerle bağlanabiliyordu insan.
Tüm bu şarkıcılardan ilk tanıdığım Ofra Haza olmuştu. Eurovision'da ikincilik alan Chai (Hay! ) şarkısıyla tanımıştım onu ilk defa. Chai!!!; "Yaşıyorum!
Almanya'daki sahnede, Yemen asıllı şarkıcı Ofra Haza, kimi kendisi gibi esmer, kimi sarışın olan beş kişilik grubuyla şarkısını seslendirdiğinde nasıl da büyülenmiştim. Duygusallığımla beraber bu topraklara duyduğum özlemle Israelle ilgili olan herşey adeta belli bir kutsallık kazanıyordu gözlerimde.
Ofra Haza, Güney Tel Aviv'de doğmuş, sekiz çocuklu fakir bir Yemenli ailenin kızıydı. İlk kez büyüdüğü çevredeki şehir tiyatro ve müzik grubunda sanatına başlamıştı ve o çok özel sesi ve kişiliğiyle müzikte başarıyı çok çabuk yakalımış bir şarkıcı olduğu söylenebilirdi.
1983'te Münich'te, Israel'i temsil ettiğinde sahnede icra ettiği şarkı, Holocaust'tan tam 38 yıl sonra bambaşka bir anlam taşıyordu. Nihai Çözüm olarak görülen ve bir sistematik ölüm makinesinin beyni olan bu ülkeye geri gelenler, Alman halkının karşısında; " Hala hayattayım diyorlardı. Ani Od Hay!! ... Hala yaşıyorum!! Bu şarkı büyükbabamın şarkısıydı... Dün o babama söyledi, ve bugün ben söylüyorum.. Hala yaşıyorum!!................ve bu şarkıyı hiç durmadan söyleyeceğim, uzaklardaki arkadaşlarıma doğru kanatlarımı açarak uçacağım.... Bu şarkı, Avrupa kıtasının ortasında, cıvıl cıvıl renklerle sahnede yerlerini alan kimilerinin hayatta kalmak için gösterdikleri inadı ve sebatı gösteriyordu!!
Ve Eurovision'dan bir yıl sonra Ofra Haza, 17. yüzyılda yaşamış Rav Shalom Shabazi 'nin şiirinden alınmış bir Yemen ezgisi olan bir şarkıyı uluslararası platforma taşıyarak büyük ses getirmeyi başarmıştı. Bu şarkının adıysa İm Nin'Alu'ydu. Modern çağın enstrümanlarıyla güncelleştirilen, dünya insanının, Batılı müzikseverlerin kulaklarına hitab edecek şekilde derlenen şarkı bir çok ülkede en çok dinlenenler listesinde yer almayı başarmış ve üzerinde epey konuşulmuştu. Ofra Haza'ysa ilk defa kendi köklerini dünyaya tanıtırken, yaptığı müzikle evrensel bir ses olmuştu. Ve sadece müziğiyle değil, Sami köklerini de tüm güzellini de ortaya koymuştu bu genç Israelli kadın!!
1996'da Israel'e göç ettiğimde o dönem Ofra Haza yeterince sessizleşmişti. Benimse dinlediğim bir çok farklı müzisyenler vardı.
Yeni geldiğim bu ülkede, tüm sevgime rağmen bir adaptasyon döneminin daha ilk etaplarındaydım. O zamanlar daha talebelik çağı gibi bir çağ yaşıyordum yeniden. Bir taraftan Israellilere, Kita Alef'teyim dediğimde niye güldüklerini anlamazken, sonraları A sınıfındayım dediğimde ilkokul çocuklarını hatırlattığımı anlayacaktım. Onlar da A sınıfiyla başlıyorlarmış ilkokula!
Ve gerçekten de yeniden doğmak, yeniden büyümek gibiydi yaşam benim için. Hayatınızın orta yerinde yeniden yaşama başlamak gibi bir şeydi bu. Yeniden konuşmayı, okumayı yazmayı öğrenmek. Herşey sıfırdan başlıyordu,
Tüm bildiklerinizi silip reset yapmaya benziyordu bu. Davranışlarınız, oturup kalklmanız bile değişmeliydi bir yerde.
O zaman bize ilkokul şarkıları bile öğretmişlerdi. Bahar şarkıları, bayram şarkıları. Aynen, yeni büyüyen çocuklar gibiydik.
Rengarenk giyinmiş, saçları kısacık kesilmiş sarışın bir bayan, her bayram öncesi ve sonrası elinde gitariyle bize en güzel şarkıları öğretirdi her defasında.. İşte bu kadın da bana Israel'in sevdiğim yüzünü hatırlatanlardandı. Sanki o ve onun gibileri, bu ülkeye neden geldiğimizi anlatan birer örnek giydiler. Özgür bir nefes alışın sesi gibi sembolleşen insanlardı bunlar...
Roş Ha Şana'da, kurulan kocaman masalarda dünyanın bambaşka köşelerinden gelmiş insanlarla aynı zamanda, aynı kaderi birlikte paylaşıyorduk. Bir süre sonra her birimiz kendi yolumuza devam edecek olsakta, daha çok genç sayılacak yaşımda kimi anlamlı şarkılar dudaklarımdan dökülürken, sadece romantik duygularla soluduğum bu topraklarda beni nelerin beklediği soruları da aslında beynimin bir yerlerinde beni yeterince meşgul etmiyor değillerdi. Yarın ne olacak? Nasıl bir iş bulacağım? Ne zamana kadar yanlız olacağım? Peki ama adapte olabilecekmiyim?
Ve o günlerde bana yine de bu ülkede belli bir aile birliği duygusunu yaşatan bir şeyler hep vardı.
Bayramların çevresinde, her defasında yanlız kalmamamız için gayret gösteren birileri hep çıkardı. İlgisini eksik etmeyen öğretmenler, kimi tanıdıklar ( gerçek ailem dışındaki bir çokları!! ) herşeye rağmen geride bıraktığım ülkeden çok, yerimin burası olduğunu söylüyordu bana.
......................................................
Çocukluğumda beni ilk etkileyen şarkılardan biriydi ; "Woman ın Love" ve daha sonra başka aşk şarkıları ve ardından, Süt ve Bal ülkesine duyduğum hislerle gelen müzikler var oldular hep... İm Nin'Alu'yla Ofra Haza'nın bir çok şarkıları ve farklı dönemlerde yaşadığım farklı hislerle bugünlere kadar beni taşıyan farklı melodiler... .
Bir dönem bana aşkı yaşatan, bir insana duyulan hisleri ifade ediyordu müzik. Zaman geldi bir vatan özlemini yansıtırken bugün herşeyden biraz demek oldu benim için. Hayat bize karmakarışık hisler yaşatıyor. Zaman zaman olumlu duygular yaşıyoruz, o zaman dinlediğimiz şarkılar o olumlu duygularla birleşiyor.
Bazen de müzik dini anlamlar taşıyor.
Önümüzde bizi bekleyen Rosh Haşana ve sonrasında gelen Kipur da bana yine kimi geçmişten bugüne hala varolan bazı nameleri hatırlıyorlar
Dün aklıma geldi birden; El Nora Alila'yla kapanan Kipur orucumuz. Kala ( Sinagoga ) orucun sonlarına bir saat kala giderdim çoğu kez. Artık insanların açlıktan nefeslerinin kokmaya başladığı anlarda, Şişli Sinagogunun üst balkonundan aşağıda, üzerlerinde bembeyaz tallitler kafalarında yine beyaz kipalarla, ellerinde tuttukları dua kitapları Kipur gününü son yakarışlarıyla kapatanlar.....
Sağlık, huzur, iyilik ve kazanç için dileklerde bulunulurken, her biri ayaklarının uçlarına doğru yükselen erkekler ve kadınlar ellerini göklere kaldırırlarken, "El Nora Alila"y i söylerlerdi.... Tüylerim bir an için diken diken olurken gözlerimi kapatır Tanrıyla bir an için bir köprü kurduğumu hissederdim. Ve arkasından Şofar çalmaya başlardı. Şofar'ın inip çıkan iniltisi içimizden kopan çığlığın sesi gibiydi.
Bir kez daha dua ediyorum............
Tanrım bize yardım et!! Bize daha iyi bir dünya'da , daha huzurlu bir ortamda yaşamamız için yol göster diye yalvarıyorum. Hatalarımız hep oldu. Ve hep olacak. Sadece bizi başkalarına karşı dönülmesi imkansız hatalara düşmekten alı koy lütfen.
.................................................................................................
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder