22 Eylül 2021 Çarşamba

Papa Francis'in sözleri!


Kendi kendime, inançlı bir Yahudi olup olmadığımı sorsam, sanırım vereceğim cevap, körü körüne inanan bir insan olmadığımdır. Galiba din kavramının çok katı görüşlerle, çok kesin çizgilerle ifade bulmadığı bir aile hayatım olduğu için ben de her zaman daha ılımlı bir anlayışla baktım din kavramına. Katı kurallar, kesin uygulamalar benim düşünce dünyama yakın olmadılar hiç bir zaman.  Din benim için insanlara binlerce yıl evvel birlikte yaşamayı öğretmek için konulmuş kurallardı.

O zamanki şartlara ve düşünüş tarzına uygun kurallardı çoğu.

Peki bugün bu kuralları canlı tutmanın manası nedir? diye sorsa bana birisi. Sanırım yüzlerce yıl bir topluma kimi etik kurallar oğretmiş olan, aile bağlarını canlı tutmanın en güzel yollarından biri olan, toplumsal yaşamamıza belli bir anlam katan kimi dini gelenekleri "bugünkü yaşama adapte etmek" suretiyle canlı tutmanın insan için hala daha önemli olduğuna inanmamdır sanırım.

Her ne kadar bayramlardan, geleneklerden hiç durmadan bahseden bir insan olsam ki bu bayramlar bana belli bir "inançtan" çok bir geçmişi, bir toplum adına bir birliktelik ve en sonunda da aile kavramını hatırlattıkları için vardırlar.  Çoğu " gelenekler " adları üzerinde, kendi adıma "sadece" hayata kattıkları bir anlam açısından canlı tutulan yaşam kurallarının bir bölümüdür. Sonuçta hiç biri insanları sık boğaz etmek ve hükümleri altına alıp yaşamlarını kontrol etmek için konulmuş kurallar olmamalıdırlar. Tabi ben  kendi yaşam görüşümü aktarıyorum sadece. Ben bunu böyle hissedebilirim ancak bugüne dek bir çok Yahudi için, attıkları her adım ve her nefeste kutsal kitabın ne dediğinin büyük önemi vardır.

Bilgisayar çağını yaşadığımız bu  son dönemlerde hala daha bin yıl öncesini yaşamak için direnen insanlar olabilir. Bunun yanında benim görüşlerimi bile çok gerici bulacak insanların da olduğunu bildiğim çok çelişkili bir toplum içinde yaşadığımın da farkındayım. Kimileri total bir bağnazlık içindelerken bir digeleri ateist görüşün dışındaki her tür yaklaşımı kendilerine çok ters görebilirler.

Bense ne biriyim ne öteki. Bazen galiba ben bir agnostiğim diyorum.

Onca sene içim içim konuştuğum o büyük kuvvete sitem ettiğim anlar oluyor. Kendime ve doğaya soruyorum, nerede o diye?

Ancak bir çok kez de içten çıkan dualarımla yine de ona ulaşmaya çalışıyorum bir defa daha!! Bütün benliğimle yeniden bir kuvvete doğru yaklaşıyorum. Ondan merhamet diliyorum. Yardıma ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

Katı kurallarla bakan insanları ben pek sevmiyorum. Hiç bir dinin katı görüşlerine sempatim olmadı. İnsanların kendi inançlarına körü körüne bağlılık duyup başkalarına müsamaha gösterememelerine karşı büyük bir kızgınlığım vardır. Doğru ve gerçek bir inananın böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Katılığın ve fanatizmin insanlığın en büyük düşmanı olduğuna inanıyorum. Ve aynı şekilde ateist fanatizme de kızıyorum. Her insan diğerinin insanca, nasıl hissediyorsa o şekilde yaşamasına saygı duyabilecek kadar olgun olabilmelidir bence!!

Karşımda kendi inançlarının ışığında başkalarını da sevebilenleri gördüğümde onlara karşı çok olumlu hisler duyuyorum.

Ben sadece İslam'da değil, kendi dinimde ve diğerlerinde de var olabilen fanatizmi reddediyorum. Kendi içimdeki fanatizmi hep Yahudilerin en çok yine kendi içlerinde yaşadıklarını biliyorum. Çünkü bizim din diğerlerini zaten kabul etmemiş. Uç büyük tek Tanrılı dinin birincisi olması yüzünden biz genelde kendi içimizdeki bölünmelerle meşguluzdur. İnanlar ve inanmayanlarla birbirimize yetiyoruz. İslamsa bildim bileli bize en karşı monoteist din olmuştu. Çocukluğumdan beri, bir yandan bizi tanıyan bir dinken diğer taraftan bizi şeytanla mukayese ettiklerini duyardım. 

Biliyormusunuz en azından Yahudilikte eğer birisi  iyi bir insansa, dini ne olursa olsun cennete gideceğine inanılır!! İşte bu çok olumlu!!!

Çocukluğumda, okulumdaki soeur'ler bana gülümseyip benim bayramımı hatırlayıp, bana "Bonne Fete mon enfant!"dediklerinde , onlar hakkında çok olumlu hisler duyduğumu anımsıyorum. Onların bana gösterdikleri nezaketleriyle sempatileri onlara büyük bir yakınlık duymamı sağlamıştı.

Ancak daha sonraları Hıristiyanlığın özünde bize pek düşündüğüm kadar olumlu bakılmadığını anlayacaktım.

Avrupa'daki  o çok köklü antisemitizmin  Hıristiyanlık inancının temellerinden geldiğini öğrendiğimde şaşırmıştım. Peki onlar hani bizim kitabımızı temel almışlardı?  Hani Yeşuha Yahudiydi ? Onların Tanrısı değil miydi Yeşuha?

Çocuk aklımda kafamı karıştırmıştı bu. Yahudileri sevmezler dediklerinde, ama neden demiştim? Bana haksızlık gelmişti! Birilerinin sadece ismim Batya dediğim için beni sevmemesi gibi bir şeydi bu. Sadece bir topluluğun üyesi olmanız, o çok sevgiyle dünyayı kucaklayan dinden gelen insanları bana karşı olabilmeleri için yetebiliyordu demek?

Ne tuhaftı, Yahudileri,  Yeşu'nun katilleri olarak gören milyonlar ve milyarlarca inanan vardı.

Senede bir Kippur'da oruç tuttuğum için, Pesah'ta çölden çıkıp Kenaan topraklarına halkını götüren Moshe Rabbeinu'yu anımsadığımız Hagaddah'yı okuduğumuz için bizler, iki bin yıl önce çarmıha gerilen Tanrılarının katilimiydik? Neden ?

Halbuki ben onun hakkında daha yeni yeni bir şeyler öğreniyordum!! Tarih'te yaşamış olan bir Rav'ın yaşamını 15 ya da 16 yaşıma geldiğimde ilk kez okuyordum. Derme çatma satırlar arasında... Ve Romalılara onu şikayet eden Yehuda, ona ihanet eden havarisini. Aman Tanrım, şimdi ben bir Hıristiyan'a benim babamın adı da Yehuda ( Yuda ) desem tam yandım. Adam tam mühürlü!!

Geçtiğimiz senelerde annem bir Hıristiyan kanalı bulmuş uydudan izliyordu devamlı. Ne güzel bir din bu!! deyip duruyordu!! Sevgi dolu.. Hep insanlara güzel örnekler veriyorlar. Doğru yolu anlatıyorlar diyordu. Bu kanalda yayınlanan, din icerikli filmler izliyordu. Ta ki bir gün Yahudiler hakkında son derece olumsuz yorumlar duyduğu ana kadar çok mutluydu. O gün onlara cok kızdı. O gün hayal kırıklığı yaşadı. O ana kadar söylenilen sevgi sözleri bir anda silinip gitmislerdi sanki.  

Halbuki Yeşuha tam inançlı bir Yahudiydi. Yahudiliği uygulayan kimi insanların, kimi davranışlarını eleştirmiş olmasıyla birlikte son gününe dek kendi dininin dışına çıkmamış bir inançlıydı o.

Benim anlamadığım şey onun ölümünden yüzlerce yıl sonra, Yahudilikten tamamen kopmuş olan ve kendine yepyeni bir yol çizen bu dini kabul eden halk ya da toplulukların, bizim kendi içimizden çıkmış olan bir insan üzerinden bize duyduklarI düşmanlık. Nasıl olur? Halbuki biz Yeşu'yla kardeşiz. O bizden biriydi. Siz nasıl birden çıkıp bizden nefret edesiniz? Biz sizin özünüz değilmiyiz?  Hele sevgi, merhamet ve af duygularını temel alan bir dinse Hıristiyanlık, bu kendi özüne karşı olmak değilmidir?


Neyse, yüzyıllardan sonra ilk kez 1965'te biraraya gelen Vatikan Konsil'i, Yahudilerin Yeşu'nun ölümünden sorumlu tutulmalarının yanlış olduğunu açıklamıştı. Tarihte ilk kez, Yahudiler aktif olarak suçlanmaktan arındırılmışlardı.

Ve ilk defa o tarihten itibaren Vatikan Yahudilere olan karşıtlığı sona erdirmek ve arada daha dostane daha olumlu bir iletişim yolunu açmak için girişimlerde bulunmaya başlamıştı.

Bazıları ancak bugüne dek bu önyargılı fikirlerden pek kurtulamamıştır. Bazıları bugüne dek Yahudilere çok farklı gözlerle bakmaktan vazgeçmemişlerdir. Kimileri Yahudileri " Nos frères aînés" diye nitelerlerken. Hala bizleri sindiremeyen çok fazla insan  var. Kimi nefretler bir günde silinmiyor. İnsanlar, kendi aile ortamlarında nasıl yetiştirildiklerine göre de daha ılımlı ya da daha katı görüşlere sahip olabiliyorlar.

Bugün, Papa Francis, Yahudi ya da Müslüman olsun herkesle çok yakın bir ilişki içinde, dostluk içinde yaşamak taraftarı olan çok olumlu bir dini liderdir.  Fakat sanırım Katolik Kilisesi içinde çok fazla taraftarı olmakla beraber ona karşı olan çok daha tutucu akımlar da var.

Papa Francis, Vatikan'da,  Ağustos ayında, kendi inananlarına verdiği haftalık mesajında, Tora'dan bahsetmiş. Tora'nın, o zamanın şartlarında Yahudilere verilmiş olan bu yasanın çok değerli olduğunu ama bu kitabın Tanrıya ulaşmak için yeterli olmadığını, Tora'nın bugüne uygun olmadığını ve Tora'daki inancın bugünkü insana hayat veremeyeceğini söylemiş...

Tora Hıristiyanlık için tamamlayıcı bir yasa değildir. Çünkü Tora onlar için yarım kalan bir şeyleri içeriyor. Yeşu'ya ulaşmayı arayan bir din olan Hıristiyanlığın Tora'yı tamamlayıcı bulmaması doğaldır!

Bizimkiler açıklama istemişler. Ne demek istemiş Papa hazretleri?  Tora hayat vermiyor derken?!

Bir şey demek istemedi! Papa sadece kendi inancının ışığında konuştu o kadar!  Bunda şaşıracak bir şey pek yok aslında!  Papa, Tora tamdır. Tora tamamlayıcıdır. Bugüne uygundur derse, o zaman Yeşu neden gedi? Hıristiyanlık neden var diye sormazlarmıydı adama kendi inananları?

Bir Hıristiyanın, Yahudiliği tamamlayıcı görmemesi kadar doğal bir şey var mı?

Papa, Yahudilere açıklamada bulunmuş. Amacının Yahudiliği yermek olmadığını söylemiş.

Francis'in gelmiş geçmiş en olumlu Papalardan biri olduğunu kabul ediyoruz. Israel'de, Vatikan'la olan Ilişkilerden mesul, Rabbi Ratzon Arusi; Katolik Kilisesiyle artık aramızda çok daha dost bir ortam olduğunu ve Papa'nın olumsuz bir ifadede bulunmak niyetinde olmadığından emin olduklarını söyledi. Sadece Papa değil, Vatikan'daki bir çok Kardinelle çok olumlu dostluklar paylaşıldığını da belirtti. Tek istedikleri şeyin, Papanın söylediklerine bir açıklık getirmesi olduğu üzerinde durdu, Arusi.

Hiç bir din yüzde yüz diğerinin dediklerini kabul etmez, ancak saygı gösterebilir, çünkü yüzde yüz kabul ederlerse, kendilerini reddetmiş olurlar. Aradaki farklılıkları anlayışla kabul edip saygıyla yaşayamaya devam etmemiz, Tanrının insanlardan tek beklentisidir eminim.

Böylece, benim kişisel felsefem hem kendi içimizde hem diğer dinlerle daha uyumlu, daha mülayim bir ortam içinde yaşamayı öğrenmemizin gerekli olduğudur. Belki de bu yüzden herkese eşit mesafede bakmaya çalışıyorum. Daha güzel bir dünyanın daha ılımlı bir inanç temelinde mümkün olduğuna inanıyorum. Yaşa ve diğerlerinin yaşamalarına izin ver!! Hayat böyle daha güzel. Bu dünyada madem farklı renkler var. Demek ki Tanrı bunun böyle olmasını istemiş. Farklı, renkler, farklı diller, farklı inanışlar.


Batya R. Galanti




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder