2 Eylül 2021 Perşembe

Ortadoğu'da kukla yönetimlerin işgali


Dünya insanına, savaş ve ölüm sorulursa akıllarına neresi gelir? desem? çoğu kişi, Ortadoğu diye atlar hemen!  En fazla savaşların, en fazla yıkımların, en çok karmaşanın, toplumsal eşitsizliklerin ve sömürünün ve acımasızlığın olduğu bölge bu bölgedir. Etrafımızda gerçekten rahat yaşayan bir toplum ararsanız zor bulursunuz. Petrol zengini olan o lüks Körfez ülkelerinde bile daha ılımlı bir hayat, sıra dışı fikirlerinizi beyan etmek özgürlüğünüz olduğunu zannederseniz yanılırsınız. Paranın verdiği o çok görkemli yaşamlarına rağmen hala daha İslam'ın gereklerine uygun bir hayat dışında hiç bir fikir ve kavrama izin olmayan bu ülkelerin de kimi açılardan bugüne dek diğerlerinden bir farkları yoktur.  Hala daha Şeriat kanunlarının gölgesinde yaşayan kadınlar, erkek egemen bir toplumun ağzından çıkacak izne göre nefes alıp alamamak arası bir hayat sürmek durumundalar. Körfez ülkelerinin, Suriye, Yemen, ya da Irak'tan tek farkları,  altın ve değerli mücevherlerin yapmacık ışıltısının gözleri kamaştıradığı  bu diyarlarda sadece bombalar pek patlamıyor. Onlar bombaları kardeş ülkelere taşıyorlar. İran'dan Suudi Arabistan'dan gelen silahlarla bir kaç kilometre ötelerinde kardeşleri birbirlerini öldürmeye devam ediyorlar.  Bir tarafta yeni yeni ortaya çıkan Şeriat rejimleriyle güçlenen kuvvetler de bu bölgedeki insanları, toplumları kırbaçlamaya devam ediyorlar.

Ortadoğu'da geçen zamanın toplumsal reformları getireceğini hayal ederken insanlar saha da çok baskı, daha da çok zülum içinde yaşamaya mahkum ediliyorlar.

Ve tüm bu ekstrem akımların ortasındaki Israel'in sınırları  yeniden ve yeniden tartışılırken bir Fransız  ya da bir İngiliz Haber sitesinde Israel'ín işgali altındaki bölgelerden bahsediliyor.

Halbuki bir tek Israel'in işgali altında denildiği bu bölgelerde insanlar nefes alıyor.

Bu bölgede ölüm yerine yaşama değer veren tek rejim Israel demokrasisi. Bilmiyorlar mı acaba? Ya da bilmezden mi geliyorlar?

Ancak o çok değerli Batılı, insancıl (?!)  ülkeler ve insanlar Israel'in işgalciliğine taktılar.


Jerusalem işgal toprakları, Yehuda Ve Shomron İşgal toprakları, Ramat Ha Golan ve tabii Galil Ha elyon işgal toprakları.. Buralardan Israel'i çıkartalım diye yırtınıyor hepsi..o zaman  geriye kimleri koyacaklar???!!!!

Kimi tercih eder gönlünüz sevgili Batı?

Ha size farketmez aslında!!!! Kim olursa olsun ama o çok yok etmek istediğiniz YAHUDİLER olmasınlar!!! Değil mi????!!!!!!!!!!!!!!!

Mesela Yehuda ve Somron'da bir ayağı çukurdaki Abu Mazen gittiğinde yerine Hamas'ın gelme şansı hiçte küçük değil. Mutlaka bizdn daha iyidirler . Oralarda da Radikal İslam güçleniyor. Kuzey'de İranlı milislerin desteklediği Hizbullah var. Hani Lübnan'ı yerle bir eden, kafalarındaki siyah ya da beyaz türbanlarla kendilerini Tanrının kutsal savaşçıları zannedenler. Taliban'la birbirlerine gayet benzeyen sakallı melekler hepsi. Suriye ve Güney Lübnan'da hiç durmadan silah ve roket depolarına yeni balistik füzeler ekleyen başka radikaller bunlar. 

Güneyimizde Gazze'yi 2007'den beri esir almış olan Hamas, Mısır'daki Müslüman Kardeşlerin bir yan kolu. Onlar da iyi çocuklardır. Kadınlarını ikinci, üçüncü kalite görür, sorgusuz sualsiz, mahkemeye bile gerek görmeden infaz kararları verirler, Homoseksüelleri damlardan atarlar. Ambulanslarda cephanelik taşırlar. Okullarda Cihad kavramını öğretirler. Mısır Cumhurbaşkanı El-Sisi bu yüzden Gazze'den Mısıra olan geçişlere izin vermiyor. El Sisi'nin teröre karşı verdiği savaşta en çok destek aldığı ülke Israel. Yoksa bu ülke de Daesh ve Müslüman Kardeşler çemberine düşebilir.

Ortadoğu'daki tek gerçek işgal, Batı'nın kendi ellerinin altından çıkan  kukla yönetimlerin işgalidir.

Bu bölgede huzur olmamasının tek nedenini Israel'e bağlayarak sorumluluklarından kurtulanların işine gelmedikçe bu yerler kaynamaya devam edecek. Kimse bu bölgenin huzur bulmasını istemiyor. Ve senaryonun içinde yine bir günah keçisi rolünü üstlenmiş olan Israel bir taraftan Batının istediği şekilde bölgeye belli bir denge getiriyor bir diğer tarafta bazı savaşların hiç son bulmamasıyla diğerlerinin istedikleri gibi hareket edebilmelerine bir gerekçe oluyor.


Batya R. GALANTI 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder