Bir ateşkesin ardından
Geçen Cuma. saatler gece yarısı ikiyi gösterdiğinde Gazze'yle Israel arasında ateşkes yürürlüğe girdi. Bütün akşam ille de beklediğimiz son atışlar olmadı. Hamas ilk kez son showu kendine saklayarak sessizden durumu kabullenmiş gibi göründüyse de Israel ordusunun daha sonraki açıklamalarında Hamas'ın sınıra bir grup komandosunu Israel askerlerine saldırmak için gönderdiği ortaya çıktı. Israel'in bu teroristleri uydudan takip ederek yok etmeyi başarması, Hamas' in ateşkesin yürürlüğe girmesinden iki saat evvel hazırladığı süprizin başarıya ulaşamaması belki de Israel'in daha büyük bir tepkisini de engellemiş oldu. Ve iki taraf arasındaki bu çatışma şimdilik sonlanmış oldu.
Bir gece ansızın başlayan patlamalar on gün sonra yerini sükunete bıraktı. Arkasında küçücük çocuklardan, genç kızlara ve hatta hayvanlara kadar olan karmaşadan travma yaşayanlarla birlikte... Şimdi yaraları sarma zamanı. Şimdi kimi sorulara cevap bulmak zamanı. Şimdi yanlışları düzeltme zamanı. Şimdi elimizi başımıza koyup üzerimize düşen seyleri daha iyi kavramak için yeniden düşünme zamanı.
Israel Medyasında geçen son günlerin ardından bu savaşın analizleri başladı . Nedenleri , niçinleri..bir sürü açık görüşler..doğrular, hatalar, yanlışlar, kusurlar, olası herşey masaya yatırılıyor.. Hamasa verilen zarardan da bahsediliyor.
Kilometrelerce uzunlukta tünellerin imha edildiği konuşuluyor. Her yıl milyonlarca dolar harcanan tüneller. Tam teşkilatlı, havalamdırma dahil, hiç bir şeyin eksik olmadığı tüneller.. Hamas'ın yeraltı dünyası. Toprağın üzerindeki sefalete karşın , toprağın altında yatan milyonlarca dolar. İçlerindeki cephanelerle birlikte.. Israel'in yok ettiklerinden daha geride ne kadarı kaldı bilmiyorum.
Ateşkesin daha ertesi gününe Hamas'ın buraları yeniden inşa etmeye başladığı, bunca bütçenin harcandığı roketlerin yerine yenilerinin geleceği şüphesiz.
Ateşkes gecesi Gazze'de zaferi kutlamışlar. Havai fişeklerle Gazze sokaklarında sevinç gösterileri olmuş. Israel tarafındaysa gece sessizdi. Sabahına da hayat olduğu yerden yeniden devam etti buralarda . Sevinilecek bir şey yok. Belki sadece çatışmanın bitişi insanı rahatlatıyordu o kadar!!
Peki Gazzelilerin zaferi neydi? Kaybettikleri 60 çocuğa mı sevindiler? Belki de Hamas'ın zorlamasıdır o gösteriler de. Bunu bilmiyorum.
Bundan sonra savaş olmaz artık diyemiyoruz. Birincisi aramızdaki hesap bitmedi. Ateşkes bile kağıt üzerinde imzaya geçmedi. Sadece lafta olan ve bir zaman için devam edecek bir sessizlik bu. Şu an için her ne kadar Hamas'a büyük bir darbe indirilmişse de . Bizim tarafımızda da ölenler oldu. Oradan çok daha az olsa da. Bir sürü ev yıkıldı. İnsanlar büyük bir travma yaşadılar.
Peki Araplar neyi kutluyorlar hala? Bu kadar sevindikleri nedir? Neden karşı tarafta insanlar hatta çocuklar ölünce kendilerinden geçercesine mutlu oluyorlar? Neden yaşama değil ölüme değer veriyor bu insanlar? Nereden geliyor bu anlayış?
11 Eylül'de New York'taki Kuleler yerle bir olduğunda Gazze'te sokaklara çıkıp baklava dağıtan insanların bundan çıkarları neydi? Sevinçlerinin anlamı neydi? Onlara hiç bir zararı olmayan öylesine insanların ölümüne neden seviniyorlardı?
.............................
Bu seferki çatışma Hamas'ın kendini gösterme savaşıydı bence. Eskisinden çok daha kuvvetli olduğunu. Eskisinden çok daha iyi hedef alabildiğini. Bir defada çok daha fazla hedefi vurabildiğini. Çok daha yoğun saldırılara hazır olduğunu gösterdi Hamas.
İlk gece bizim küçük evde bulunduğumuz anlarda yaşadıklarımız daha önce yaşananlara göre daha korkutucuydu. Saat sekizi gösterdiğinde birden başlayan roket saldırıları yarım saat hiç durmadan devam ederken, patlamaların ardı arkası kesilmemişti. Ev olduğu yerde sallanırken merdiven boşluğunda basamaklara oturan bizlerin bir yandan dua ederken diğer taraftan Demir Kubbenin gerektiği gibi işini tamamlamasını umut etmekten başka elimizde hiç bir şey yoktu.
Aslında her ne kadar Hamas'ın savaş kapasitesini geliştirdiği gerçekse de , 2014'te de attıkları roketlerden biri iki sokak ilerimizde bir eve isabet ettiğinde bütün bir kat yerle bir olmuştu. Ve dairedeki sığınak odasında saklanan aileye hiç bir şey olmamıştı.
Ve dün televizyonlarda dünyanın bir çok köşesinde , New York, Paris, London gibi şehirlerde yapılan Filistin yanlısı gösterilerde, göstericilerin zaman zaman Yahudileri nasıl hedef aldıklarını, saldırıp dövdüklerini gösterdiler. Yahudiler, Yahudi Devletinin geçirdiği zor günlerde, dünyada daha da zor zamanlar geçiriyorlar. Sadece Yahudi oldukları için. Kimi Israel Bayraklarıyla gösteri yapanlara da şiddetle tepki veren çoğu Müslüman oldukları belli olan göstericilerin saldırgan tutumlarını gördüğüm de kiminle muhatap olmak durumunda olduğumuzu daha iyi anlıyorum, Sanırım Amerika'daydı, kadın göstericilerin ağızlarından şu sözler çıkıyordu, haykırarak; We want 48!" 48'i istiyoruz!! İşte sorun da bu. Ve hala dünya kiminle muhatap olduğumuzu görmek istemiyor!!
Onlar ekstrem fikirleriyle, bugüne dek Israel'i tanımıyorlar. Bir 73 sene daha geçse tanımayacaklar. Bu insanların amaçları huzur ve barış değil. Sokaklarda kendileri gibi fikirleri savunmayanları linç etmeye hazırlar. Bir lokantada yemek yiyenlerin Yahudi olduklarını anladıkları an üzerlerine saldıracak kadar gözleri dönmüş bunlar. Hiç bir sınırları yok. Ancak dünya hala onlara daha ılımlı, daha sıcak bakıyor.
Bu bölgede Batının gerçek güveneceği tek ülkeyse Israel. Onların çıkarlarıyla aynı çıkarları paylaşan. Radikal İslama karşı savaşan ülke Israel. Biz Batıya karşı olan gruplara karşı mücadele ediyoruz halbuki. İran ya da Da'ash ya da Hamas, bu grupların tek hedefleri, dünyada kendilerinden görmedikleri herşeyi yok etmek ve ilginç olan Avrupa medyası barışa karşı tek suçluyu Israel olarak parmakla göstermeye devam ediyor. Bile bile, kendileriyle aynı değerlere sahip olanlara karşı Cihad için ölmeye hazır ektrem grupları destekliyorlar. Savaştığımız şeyin arkasında bunlar olduğunu görmemek için inat ediyorlar!
Bu savaş biterken son saatlerde Lübnan'dan bir diğer Filistinli Fraksyondan bu defa kuzeye de roketler atıldı. Son yılların en çok konuşulan senaryosu sanki gerçeğe dönüşür gibiydi ilk anlar. Hem güneyde hem Kuzeyde çalan sirenlerle belki de çok cepheli bir savaşa sürükleniyorduk belki?
Ancak bu seferlik bu senaryo sadece Hamas'ın bir final oyunuydu.
Şu bir gerçek ki. Demir Kubbe buradaki insan kayıplarını çok büyük oranda azlatıyor. Demir Kubbe üzerimize atılan roketlerden yüzde doksanını havada imha etmek kapasitesine sahip. Ancak karşımızdaki düşmanın bir anda yüz roket atma kapasitesine eriştiği bu durumda 10 roketin sivillerin üzerine düşeceği gerçeğini unutamayız. İlerideki olası Hizbullah-Hamas-Israel Savaşında binlerce roketin üzerimize atılacağı senaryolarına göre, yüzlerce roket aynı anda sivilleri hedef alacak demektir.
Israel son yıllarda Demir Kubbe AntiMisil silahı Lazer'le değiştirmek için çalışmalar yapıyor. Ancak son dönemde Lazer sistemiyle yürüyecek olan bu silah için ayrılan bütçe yeterli gelmeyince bu konudaki çalışmalar bir dönem için askıya alındı. İlk etapta pahalı olan ancak ilerisi için çok daha ideal ve etkili olan bu Demir Kubbe'yi Israel'in tamamlaması bir zorunluluktur.
Ve keşke bunlara hiç gerek olmasaydı diyoruz. Keşke, diplomasiyle, konuşmalarla bir yere varılsaydı.
67 topraklarıyla bitecek bir barışa çoğunluğun yok demiyeceğinden emindim. EĞER karşımızda vereceğimiz topraklarda bizimle huzur içinde yaşamaya evet diyecek insanlar olsaydı!!!
Batya R. GALANTI