20 Mayıs 2021 Perşembe

Ateşkese ve ateşkesten yeniden çıkacağımız güne dek. 


Sanırım artık ateşkese iyice yaklaştık. Çocuklar hala  okullara dönemeseler de bu sabah ilk kez  cıvıl cıvıl öten kuşların sesleriyle başlayan bir gün oldu.. Bu sessizliğin ateşkesin yürürlüğe girmesinden evvel görmeye alışkın olduğumuz o son perdeden evvelki sessizlik olduğu tahminleri yapılıyor.  Hamas'ın son sözü hep ben söylerim kompleksinden gelen o son atışları bekliyoruz yine... Tel Aviv'e kadar atacakları son roketleri... Belki debu sefer gerçekten de hemen susar otururlar artık.   Gal dün bütün gün bana ateşkesi sordu. Onu ikna etmeye çalışırken, sözlerimi devamlı tekrar ediyordu arkamdan. Öyle olacak değil mi anne?! Bu son günlerde yemeği de iyice kesti. Zaten küçücük listesindeki istisna ve faydasız yemeklerin çoğunu da reddetti bu on günde... sıkıntısından, korkudan.. Bumlardan, sirenlerden çok korkuyor oğlum. Sirenlerden normal insanlar, olgun kişiler bile korkmuyorlar mı? İnsanın bütün sinirlerini kaldıran, bir felaket habercisi gibi benliğinize saldıran çığlıklar gibiler.  . Dün gece Gal ilk kez  salon yerine kendi odasında yatmayı göze aldı. Orada burada uyumaya çalışmaktan iyice hırpalanmış görünüyor.

Bir kaç gün evveline kadar odalarda uyumak zaten mümkün değildi. Evin altı üstündeydi. Her biten işin arkasından bir köşeyi toparlamaya çalışıyoruz. Kendimize evin belirli yerlerinde yaşanası köşeler yarattık. En büyük sorunumuz, banyolara takılı olan duşlardan başka bir su kaynağının olmaması. Çeşmeler yok. O yüzden çoğu tek kullanımlı şeylerle idare etmeye çalışırken yıkanacak bir şey olduğunda duşun altında yıkamaya çalışıyorum. O zaman da oldu olacak her seferinde ben de yıkansam diyorum, ayaklarım ve paçalarım islanırken gülüyorum o anki lüks sayılabilcek imkansızlığıma. Yarın banyo dolabımızla çeşmeler takılacak banyolara ve kısmen rahatlayacağız. Önümüzdeki hafta da mutfak bitecek ve biz şu girdiğimiz evin  içindeki kamp şartları dönemini arkada bırakmış olacağız. Ya Gal ne desin en küçük değişikliklerden rahatsızlık duyan bu varlığın hayatı bir anda ters düz oldu.

En üzücü olansa bu savaşın sonunda da hiç bir şeyin aslında çözülmemiş olduğunu bilmek. Dün öğleden sonra Lübnan'dan Israelín kuzeyine roketler atıldı. Dört roket, kuzeyi hedef aldı, Haifa ve Akko şehirlerini. Ve bir anda kendimizi bir sürü sorunun içinde bulduk. Yoksa bize karşı yeni bir cephe mi açılıyor? Bu bölgede aklı başında insanlar yok ki! Bu bölge'de Daásh var, selefiler, Hizbullah var. Müslüman Kardeşler var!! Acımasız insanların acımasız sistemlerle bir diğerlerinin kafalarını kesebildikleri bir bölgede problemli sınırlarımız var! Ve bu sınırları birilerine devretmenizi bekleyen dünyalılar var!! O sınırlarda gezen eli silahlılar, roketatarları sivillerin arasından ateşleyenler her yerdeler. Siviller ölüyor diyorlar BBC'de!! Allah Kahretsin sizi Yahudiler.. Katilsiniz!! 

Siz bizim yerimizde değilsiniz! Konuşabildiğiniz kadar! Kimseye beddua etmek istemiyorum. Kızgınım. Bizi böyle şartlarda yaşamaya mecbur edenlere, şartlara, koşullara, insanlara, dünyaya!

Yerushalayimi hedef alarak başlattıkları bu savaş şimdilik dün kuzeyi de hedef almalarıyla noktalanmış gibi. Ateşkes bu saldırının ardından geldi. Hamas iyice köşeye sıkışınca son kozunu kullandı.

Peki Hamas neden o ilk gün Yerushalayimi vurdu. Neydi onu sinirlendiren?

Burada bir çok faktör var bence. Ben savaş uzmanı değilim ancak, okuduklarım, duyduklarım yaşadıklarım, gördüklerim ve kendi şahsi değerlendirmelerim mevcut tabi. Biz küçük insanların da şahsımıza ait fikirlerimiz var mutlaka. Strateji uzmanları olmasak ta.

Israel'in son dönemlerde İran'a karşı yürüttüğü derin bir savaş var. Nükleer güce sahip olmamasını istediği İran'ın tehtidleri hiç durmadan devam ederken, İran'ın açıkça Israel'e karşı savaşn tüm grupları desteklediği açık. Aramızda ufaktan ya da kimi zaman genişten devam eden savaşın birinci uzantılarından biri  Hamas. İran'ın Hamas'a verdiği silah ve lojistik destek biliniyor. İran'ın Hamasi maddi ve manevi desteklediğini bilmeyen yok.   Kuzeyimizde  Hizbullahi yetiştirip büyüttüğü gibi, Hamas'ı da denizden ve karadan donatmaya devam ediyor.  

 Israel'in Gazze ablukasının sebebi nedir sanıyorsunuz? Balıkçıların kısıtlanmasını kim istiyor ki? Israel Hamas'a denizden gelen savaş malzemeleriyle yüklü gemileri kontrol edebilmek için buralarda abluka uyguluyor, çünkü Hamas'a giren çıkan malzemelerin başı sonu belli değil.  

Ve Hamas'ın bu şiddeti başlatmasındaki diğer  faktör Erdoğandır. Son günlerde Türkiye'de esen Filistin rüzgarlarının bir kasıragaya dönüşüne baktığınızda. Türk Hükümetinin açıklamaları, Erdoğan'ın verdiği söylevler adeta Türkiye'nin şahsi bir meseleyle mücadelede olduğunu düşündürebilir. O kadar ki bu son durum en azılı Erdogan karşıtı Atatürkçü Türkleri bile yoğun şekilde içine almış görünüyor. Korona ve Ekonomik Kriz değil, Gazze konuşuluyor. Hem de öyle  böyle konuşulmuyor. Başka bir sorunları kalmamış gibi bir haldeler. Kendi topraklarına saldırılmış gibiler.  


Erdoğan Milletine Türk'ün gücünü hatırlatıyor. Annem bile kanıyor buna. Erdoğan Yerushalayim'e asker göndermeye karar vermiş efendim. Daha neler! Kolaydısanki. O ne isterse onu yapacaktı!!! Tüm Türkler ayaklandılar. Vatan Millet Sakarya naralarıyla birlikte zafer çığlıkları bile atıyorlar.  İçlerindeki Yahudilerin de ödleri kopuyor, 19 Mayısımız kutlu olsun mesajlarını sosyal medyada paylaşırken biz sizdeniz bize dokunmayın ne olur diye yalvaracak duruma getirildiler. Araplara birileri fikir veriyor, destek çıkıyor, uzaktan kumandayla..

Her şey10 gün evvel Yom Yerushalayim'le başladı.  Israel'de Yom Yerushalayim her sene kutlanır. Bunun belli bir tarihi vardır. Bu gün ilk kez bu sene kutlanmadı. Bu yüzden Yom Yerushalayim'in Filistinlileri kışkırtmak için düzenlendiğini iddia etmek yalandır.  Yom Yerushalayim genç kızlar ve çocukların bayraklarla yürürken şarkılar söyleyip dans ettikleri kutlamaları kapsar.  Birden bire bunu sebep göstererek,  İslam'da en kutsal üçüncü yer olarak kabul edildiği iddia edilen ve içinde önemli miktarda Arabın yaşadığı bu şehri roketlerle hedef almak sadece onların yapabileceği bir eylemdir. Araplar kendi kutsal mekanlarına ve insanlarına kendileri saldırıyorlar.

Kimse Israel'de olanları konuşmuyor. Yaşananlar Israel'in keyfi, saldırgan politikaları olarak yorumlanıyor.  Gazze çevresindeki binlerce insanın senelerdir süren cefasını bir kez dile getiren bir yabancı yayın kurumu oldu mu bilmiyorum. Buralardaki çocukların roketlerin altında yaşamaya mahkum edildiklerini anlatanlar nerede?

Hamas'ın Filistinli çocukları çalıştırdıkları tünellerin hedefi Israel tarafında yaşayan ailelerin evlerine girip Yahudileri öldürmek. Yemek için, ilaç için gönderilen paraları çocukları çalıştırdıkları tünellere dökenler Gazze'deki sefilliğin devam etmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.  Daha iyi bir gelecek için, iş ve okul imkanları sağlamak için çalışmıyorlar.  Bu tünellere milyarlarca dolar harcadılar şimdiye dek!!Çocuklar İslamist kamplarda küçük yaştan Israel nefretiyle geleceğin  komando birliklerinin bir parçası olmak üzere eğitiliyorlar. Doktor, mühendis, hemşire gibi meslekleri hayal edenlerden çok Israel'e karşı savaşan intihar komandosu olmak hayalleriyle büyüyen çocuklar var Gazze sokaklarında. Çünkü bulundukları durumun tek suçlusunun Israel olduğunu anlatan Hamas onların geleceğini kendi elleriyle, kendi istediği gibi çiziyor. Anne babaları bu propagandalarla avunurken, Hamas'ın kendilerine yaptıklarını göremeyecek şekilde cahil bırakılıyorlar. Gerçekleri görenlerse seslerini çıkaramıyorlar. Çünkü kendilerini yönetenlere karşı aciz bırakılmışlar..

Ateşkesten ateşkese, Hamas her defasında kendi gücünü yenilemeye devam ediyor. Kendi gücünü, roketlerini. Israel'i vurma kapasitesini. 10 tane roketten dokuzunu vuran Demir Kubbe'nin kaçırdığı her roket bir eve, bir yuvaya düşme şansına sahip. Hamas bizi öldürmek için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Ancak bizim savunma sistemimiz güçlü. Bu demek değil ki Hamas'ın bizi hedef almaya devam edeceği bir durula ilelebet yaşamak mümkündür!

Ya Gazze halkı daha ne kadar radikal grupların kontrolü ve zalimliği altında ezilmeye devam edecek? Biz nereye kadar onların içindeki şiddet yanlısı gruplardan korunmak için oluşturduğumuz şartlarla, aramıza koymak durumunda kaldığımız duvarlarla, ablukayla,   bugünkü durumla hayata devam edebileceğiz. Bu insanlar  barış isteselerdi buralarda bir Singapur bile yaratabilirlerdi. Akıllarıyla, paralı sheyhlerin yatırımlarını kendilerine çekerek!! Ortadoğunun iki güzel komşusu olarak çok daha iyi bir gelecek için yan yana yaşayabilirdik!! Oysa............


Batya R. Galanti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder