13 Mayıs 2021 Perşembe

Bugünlerde buralarda neler oluyor?


Şu anki sessizlikten istifade ederek küçük eve geldik öğle yemeği yemek için. Küçük ev derken.. Biz evde mecburi bir tadilata başlamıştık. O tadilat hala devam ederken bir de kendimizi bir anda patlak veren bir savaşın içinde buluverdik. Günlerdir devam eden gerginlik, Arapların Yerushalyim'de ortalığı birbirine katmalarının ardından başlayan karmaşa derken Gazze'den Hamas'ın bizi hedef alan füzeleriyle durum bambaşka boyutlara vardı. Günler içinde ne olduğumuzu şaşırtacak kadar büyük bir fırtınanın içine sürüklendik.  

Halbuki biz ilk günler tamamen tadilatın getirdiği yeni duruma alışmaya çalışıyorduk bir dönem için. Sadece koşturmak vardı. Ayrıca uzun zamandır el değmemiş olan küçük eve daha sempatik bir hava vermek için çalışırken kendimi bir kır evinde sanki kısa bir tatildeymişim fikrine bile adapte etmeyi başarmıştım. Ufacık bir çabayla bir çırpıda yarattığım yaşanası ortamda kendimizce idare ediyorduk. Tadilat bitene dek burada kalmak çok iyi bir fikirdi. Kısacası savaş tamtamları kapımızı vurana dek keyfimiz yerinde sayılabilirdi.

Ve derken bir anda bir şeyler oldu. Dört akşam evvel, Hamas bize ilk süprizini yaptı. Son günlerde devam eden gösterilerle büyüyen çatışmalara destek çıkan Hamasín sözünü tutmasıyla gelen ilk roket saldırısı durumu bir anda iyice alt üst etti. Ve Tsahal o gece onlara cevap verdi.. Ve..... Derken, Arapların Yerushalayim'deki kimi linç girişimleri oldu. Ve derken Lud şehrinde yine içimizdeki Arapların etrafı ateşe vermelerine sıra geldi. Ve ilk kez bu ülkenin vatandaşı olan bu insanlar sanki birileri tarafından kışkırtılmışlar gibi davranmaya başladılar. Bu ülke içinde Yahudilerle aynı haklara sahip olan Araplar, sahip oldukları eşit hakları hiçe sayarak, devlete ve Yahudilere karşı birden bire vandalleştiler. İlk görüntüler çok korkunçtu.  Lod ve Ramle şehirlerinde yaşayan Araplar Yahudilerin evlerine taşlar atmaya ve saldırmaya başladılar. Sokakta ellerine geçen Yahudilere karşı linç girişimlerinde bulunurken bir gecede onlarca arabayı ateşe veren ve aynı şehirde bulunan  üç sinagogu yakan bu gözleri dönmüşlerin ne istediklerini tam olarak bilmiyorum. 

Aklıma son günlerde bizim evde çalışan Hassan geldi. Hani seramik döşeyen, duvarları Yahudi Noam'la birlikte boyayan. Hassan. O çok tatlı bir insan. Onunla Ramazandan Türklerden konuştuk çok. O da Lud şehrinde oturuyor. Herkes aynı değil.. biliyorum!!!

Bu durum zaten hiç normal değil. El Aksa'yı ve Kudüs'ü ağzından düşürmeyen Erdoğan mı verdi bunlara gazı? Zaten Türk Hükümeti açıklamış geçtiğimiz gün;  gerekirse Kudüse asker göndeririz diye. O askerleri uçakla mı yoksa gemileriyle mi gönderecek ? Onu da bir söyleselerdi bari!!

Ve Araplar  Yahudileri linç etmeye kalkınca,  bizde de deli ve serseriler mi eksik? Yahudilerden kimi serseriler karşılık vermeye kalktılar. Evet karşı saldırılar oldu bu kez. İçimizde yaşayan insanlar arasında bu şiddeti görmek üzücü. Birisinin vahşetine bizim vahşetle cevap vermemiz sadece daha fazla kaos getirir. Ve bunu istiyor olamaz kimse. Bütün ülkeyi ateşe atmak demektir bu. Bırakın devletin kendisi bir çözüm bulsun. Ki sorun zaten büyük.


İki gece evvelse biz akşam saati  hazırladığımız kimi aperetifler, hafif şeyleri hem yer hem de yapılacak işleri konuşurken biz bir an için Hamas'ın tehtidlerini unutmuştuk. Saat sekiz olmuştu ve  birden sirenler çalmaya başladı. Kulakları çınlatan, bir inip bir çıkan  alarmla ağzımdaki lokmayı yutmakta zorlanırken  nerede saklansak ki dedim.  Bu evin içinde ne özel bir sığınak odası var ne de evin genel yapısı güvenli değil. Bir an şaşırdık. Çelikten olan giriş kapısının yanında diz çöktük. Bir yerde duracağına trafta dolanmaya başlayan Gal'e; Yanıma gelip sen de diz çok lütfen diye ısrar ederken stresim mutlaka sesime yansıyordu.. Alarmin sonunda başlayan patlamalar bitmeyecek gibiydiler. Bir , iki , üç sonu gelmiyordu, Her patlamadaysa camlar ve kapılar sarsılıyordu. Kızım, " Anne çok korkuyorum ~" derken ben hissettiklerimi ifşa etmemeyi tercih ediyordum. Bende de ilk kez böylesi bir panik vardı.  Bu ilk saldırı bir kaç dakika sürdü.. Tam geçti zannettik.. Masadaki şeyleri toplamak için yönelirken, alarm yeniden başladı. Bu kez, salondaki pencerelerden gelebilecek zararı düşünerek. dairenin bulunduğu merdiven boşluğuna çıktık. Baktık, yukarı kattaki iki genç çiftte merdivenlere inmişler çocuklarıyla hep birlikte oturuyorlar. Ufaklıklar kucaklarda. Çocuklar sanki kanıksamışlıkla bir bilinmezlik, bir anlamamazlık arası bir yerlerdeydiler.. Sirenleri duymak bile yeterince ürkütücü, biz büyükler için bile.  Galse daha küçükken şimdiden daha az korkuyordu sanki. Gerçi o sese karşı çok hassas olduğu için her zaman ağlardı. Ufaklıklardan biri Danielle'ın kucağındaki Pitzi'yi okşuyordu roketler tepemizde patlarken. Çocuklar için böyle anlarda hayvanlar daha da büyük bir yardımcı oluyorlar. Korkularını atmak ve rahatlamak için.

Ve o ikinci patlamalar da bitene dek bekledikten sonra, çantalarımızı hazırlayarak, hemen bahçenin diğer ucunda kalan bizim dev apartmanımıza, evimize o akşam geri dönmeye karar verdik. Hala daha mutfak ve musluklarımı olmasa da. Burası daha güvenli! Körfez savaşı öncesi inşaa edilen bir bina olduğu için bu binada diğer yeni inşaatlerde olduğu gibi her dairede bulunan sığınak yoksa da çelik kapılarla, kocaman masiv beton duvarlarla çevrili olan merdiven boşluğu yeterince güvenli. Ve alarm anında hemen merdiven boşluğuna ulaşmamız mümkün oluyor.

Ve son bir kaç gündür sokaklar insanlardan neredeyse tamamen boşaldı. Çocuklar korku içindeler. Bizse ister istemez Tel Aviv'e gitmek zorundayız işimiz için.  Bugün yoldayken alarmlar çaldı tüm merkezde ancak o an bizim bulunduğumuz noktada bir şey yoktu. Mecburen yolumuza devam ettik. Riske rağmen.

Arada dış media'da Yahudilerin Arapları linç ettiği haberlerini gördüm. Arapların yaptıklarını  yine anlatmıyorlar galiba. Bu konuda yazdıklarını daha az okumaya gayret ediyorum... 

Bugünler de geçecek. Ve herşey düzelecek. Gal'í de buna ikna etmeye çalışıyorum. 



Batya R. Galanti



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder