1 Mayıs 2021 Cumartesi

Lag Ba'Omer fekaketiyle gelen yas...........

 Lag Ba'Omer 


Bana, golada yaşayan laik bir Yahudi olarak Lag Ba Omer diye bir Yahudi Bayramından bahsetseler o da nedir derdim gençliğimde. Diaspora'da, modern jenerasyondan gelen bizlerin yavaş yavaş kimi gelenekleri unutmaya başlamamızı getiren yeni dünya görüşümüydü bu bilmiyorum. Ne Lag Ba'Omeri ne de Rabbi Shimon Bar Yohai' yi duymamıştım o zamanlar.

Yahudi dininin en büyük Rav'larından Rabbi Shimon Bar Yohai'in öldüğü gün olan  Lag Ba'Omer, mucizelerin kabul edileceği gün sayılmış Yahudilikte.

İS. II. Yüzyıl'da, Beit Ha Migdash'in yıkıldığı dönem sonrası, Romalıların işgaliyle gelen zor zamanlarda,  Yehuda Krallığının Safed (ibranice'de tsfat )  Şehrinde dünyaya gelen Rabbi Bar Yohai , Rabbi Akiva'ın talebelerinden, Yahudi tarihinin önemli eğiticilerinin en başında gelenlerden, gelmiş geçmiş dört büyük Rav'dan biri olarak hatırlanır.

Tora'nin ezoterik tefsirini ortaya koyan Zohar'ı yazan kişidir Rabbi Shimon Bar Yohai. Yani Yahudi dinininin mistik yönünü ortaya koyan, Tora'da anlatılara açıklama getiren Zohar'ın , kutsal kitaptaki sözlerin, gizli mesajların arkasında yatan gerçeklere ışık tutan Kabbala'nın yazarı olarak bilinir.

Romalıların işgaline karşı geldiği için ölümle cezalandırılacağını anladığında oğluyla birlikte dağlara kaçıp bir mağarada saklanan Rabbi Bar Yohai'in aynı dönemde bu metinleri yazdığı söyleniyor.

24.000 bilgenin de ölümüne sebep olan o zamanın büyük salgınının ancak onun dualarıyla son bulduğuna inanılıyor. Bu yüzden ölümünün ardından ruhunun Tanrı' ya ulaşarak insanlara mucizeler getirmeye devam edecek bir Tsadık olarak kabul edilmiş Rabbi.

Her sene, Rabbi Shimon Bar Yohay' in mucizelerle geçen ömrünün sonlandığı gün olan Lag Ba'Omer'de,  dualarının mutlaka gerçekleşeceğine inanan dindar Yahudiler Israel'in kuzeyindeki Meron Dağında bulunan mezarını toplu halde ziyaret ederler.

Her yıl, yaklaşık yarım milyon Haredi' nin ziyaret ettiği Meron Dağındaki ( Galil'de )  mezarlığın bulunduğu noktada son derece büyük bir dini hareketlilik görülür. 2020'de ilk kez Korona yüzünden burada toplanamayan  Ortodoks Yahudiler bu sene kısıtlamaların kaldırılmasıyla belki her sene olduğundan daha da büyük bir heyecanla buralara hücum ettiler. Büyük çoğunluğu Haredi olan bu insanların tek düşündükleri şey, Türkçe'de Türbe olarak adlandırılabilecek bu mezarlık alanına gelip,  kendi akıllarındaki  cennete erişmek, daha iyi bir dünyada yaşamak ve her birinin kalbinde taşıdığı dileklerin yerlerini bulması için dualar edip, dans ve müzikle kendi inançlarınca sevinmekti. 

Israel'de benim ilk Lag Ba' Omer'imi anımsıyorum . O dönem sahilde oturuyordum. Daha önceden bu bayramı anlatmışlardı bana. O sene de her yıl olduğu gibi değişen bir şey yoktu. Lag Ba' Omer'e bir hafta kala her tarafta, okul sonrası buluşan çocukların yoğun bir çaba içinde ağaç dallarıyla, tahta toplayışlarına şaşırıyordum. Her tarafta, köşe başlarında yığılmış tahtalar hep çocukların başlarının altından çıkan şeylerdi.. Ve oLag Ba' Omer akşam yediğim hafif bir iki şeyden sonra kendimi sokağa atarak neler olduğunu görmek için  dışarı çıktığımda olası tüm açık alanlarda tanık olduğum ateşlerle girdiğim şoku hatırlıyorum. Bir yandan insanların keyifle birararaya gelerek sevinmesi güzeldi. Bütün ülke sokaklardaydı.  

Herkes yakılan kimi küçük kimi kocaman  ateşlerin çevresinde sosisli sandwichler ve ateşte pişirilmiş patatesler yerken, çocuklar marshmello'ları şişlere geçirip yine ateşte pişirirlerken hep birlikte söyledikleri şarkılar o farklı atmosferi tamamlıyordu. Ancak tüm bu keyifle eğlenen insanların yanında  yakılan ateşlerin yarattığı duman ve hava kirliliğiyse çok fazlaydı. Son senelerde işte bu çevre kirliliği problemini düşünerek ateş yakılması geleneği gittikçe azalırken Meron dağına giden Haredilerin kutlamaları devam ediyor.

Bu seneki kutlamalar da ilk anda sevinçle başlarken gecenin ortasında bir yerlerden bazı duyumlar geldiğinde bir çoklarımız felaketin boyutlarını kestiremiyorduk mutlaka.

Her sene, bir anda yüzbinlerce insanın akımına uğrayan Meron Dağı çevresindeki yoğun kalabalığın getirdiği izdiham bu defa mucizeyle bitmemişti. Kocaman kalabalığın dakikalar önce birlikte bir vücut gibi haykırıp dua ederek, girdikleri trans hallerindeki dansları ve sevinçlerinin kocaman bir felakete dönüşmesinden korkmayan binler, iç içe alt alta üst üste cenneti ararlarken kendilerini bir anda cehennemde bulmuşlardı. 

Her yıl aynı yerde, aynı şartlarda dua eden bu insanların korkmadan aynı alana geri dönmeleri ilginç aslında. Dua ederken yanlarına aldıkları küçücük çocuklarla beraber, 7'de 77'ye kendilerini koşulsuz kaptırdıkları bir inancın arkasından, başlarına gelebilecek kötü şeyleri düşünmeden buralara akın eden insanlar bunlar. Bu felaketin bir gün kaçınılmaz olduğunun açık şekilde belli olduğunu söylüyorlar, oraları bilenler ve şartları görenler. Senelerdir, altta bulunan kutsal mezarlar ve kalıntılara el değdirilmemesi adına dincilerin karşı çıktığı tadilatların olmaması, şartların kimilerinin kaprisleri ve politik oyunları yüzünden iyileştirilmemiş olması insanların yaşamlarının bir anda çok ucuza inmesine neden oluyor. Tanrı inancının arkasında mantığı ve aklı unutanlar, bize verilenleri korumanın sadece bizim elimizde olduğunu bile düşünemeyebiliyorlar.

Geçtiğimiz perşembe gecesi, aklı, mantığı, bir digerlerinin sorumluluklarını unutmalarının getirdiği koşullar çoğu 20 yaşlarındaki gençler ve de küçücük çocuklar olan 45 insanın hayatına mal oldu.

Bizim başımıza gelmez zihniyetinin de bir neticesi bu. Kendimizi korumadığımız sürece Tanrının dualarımıza cevap vereceğini bekleyenlerin aldığı yanıttır bu felaket. Bir anda dua ettikleri alandan dışarıya çıkmak için acele eden insan selinin, kalabalığın bir yerlerinde o yükü kaldıramayacak kadar eskiyen basamaklardan birinin yıkılmasıyla yerlere yığılan insan kitlesini gerilerden gelen diğerlerinin yutmasıydı bu olay. Bir tarafta ihmalkarlık diğer tarafta kadercilik ve çıkarlar kimi masum insanların hayatlarına mal oldu.

Israel tarihinde yaşanmış en büyük sivil felaket olduğu söylenen Lag Ba'Omer faciası buralarda daha çok konuşulacağa benziyor. Gelecek seneye kadar, dincilerin ellerinde kuklalaşmış politikacıların artık sorumluluklarını yerine getirerek daha normal şartlarda bir mekan için ellerinden geleni bu defa yapmalarını diliyorum.  Kimileri cezalarini Yüksek Devlet mahkemesi önünde ödemek zorunda olacaklar umarım. Tanrı bu insanları affetsin diyorum!!


Batya R. Galanti



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder