Buralar yeniden karıştı
Vicdanı olan bir insan hiç bir varlığı bile bile ve isteyerek yok etmez. Vicdanı olan bir insan başka bir varlığa saldırarak, döverek, hırpalayarak canını yakarak onu öldürmeye kalkmaz. Bu vahşettir!!
Bunu söylerken ben son günlerde Filistinlilerin Yahudilere karşı giriştikleri linçleri kastediyorum. Yabancı medyada yer verilmeyen, kimi linç girişimlerinden bahsediyorum. Tabii ben böyle bir şey söylediğimde insanların akıllarına ilk gelen; "Peki Israel'in Filistinlileri bombalamalarına ne diyeceksin? sorusudur. İnsanların akıllarındaki, Israel'in yaptıkları da aynı şey değil mi? sözlerini, sorularını duyar gibi oluyorum.
Hamas yönetimi altında, Filistinli diye çağrılan halkın. kendi içlerindeki kimi terör grupları tarafından esir alınmalarını, içlerinden seçtikleri liderlerin, yönetim içindeki grupların onları bilerek ön plana koyarak karşı taraftaki sivilleri hedef almaları sonunda girilen çıkmaz hakkında söylenecek çok şey var ancak soruna elle tutulur cevaplar bulmak zor! Sonuçta, kendi kendileri içlerinde ayrı bir karmaşa yaratan bu halk için ne diyeceğimi bilemiyorum. Evlerin içlerinden, camilerden, sokakta oynayan çocukların aralarından hedef alan gözü dönmüş teröristlerle nasıl mücadele edilir bilemiyorum.
Özgürlük savaşçısı kılığına girmiş bir teröristin sözde korumakla yükümlü olduğu savunmasız bir masumun arkasından size yönelttiği silahından çıkacak kurşuna karşılık kendi elinizdeki silahla kendinizi ve siper olduğunuz çocuğunuzu korumak adına, siz ne yapardınız? diye sorduktan sonra yazacaklarıma devam etmek istiyorum!!
İki düşman halkın daracık bir toprakta birbirleriyle olan çekişmeleri söz konusu. Biri bu bölgedeki tek demokrasi olan Yahudi ülkesi, diğeri bu toprakları en başından paylaşmak istemeyen bir halk. Bugüne dek sorduğunuzda size Yahudilerin sonunda mutlaka yok olacağından bahseden bir halk. Yahudilerin bu toprakların bir cm karesinde yerleri olmadığını iddia eden bir halk. Bugüne dek!! Hala anlamadılar!!
Bir bütün olmayı beceremeyen, gerçek bir halk olma unsurlarını bünyelerinde birleştiremeyen ve öncelikle kendi içlerindeki faksyonlar tarafından zayıf düşürülmüş, terör gruplarının ellerinde maşa olan, hakları bizzat kendi liderleri tarafından çiğnenen bir topluluk bunlar.
Despot, İslamist yönetimlerin, baskı rejimleri altında, sözde haklarını ararken medeni tüm normları bertaraf ederek, vahşi batı kurallarını çokça taktik olarak kullanarak herşeyi daha da çıkmaza sokan insanlarla savaşılan bir meydan burası!! Dışarıdan bakıldığında şekilde sözde hukuki yoldan çözümlere ulaşılmaya çalışıldığı iddia edilen, BM'in tek taraflı politikalarının, halkını ezenlere, kullananlara daha fazla kuvvet vermekten, zalimlere yardım etmekten başka işe yaramayan kararların getirdiği daha fazla sorun, sefalet ve açmaz var.
Konuya gelirsem. Birilerinin savunmasız insanları hedef almalarının vahşet olduğunu söyleyerek başlamıştım yazıma! Son günlerde alevlenen yeni olaylarda Filistinlilerin sokaklarda önlerine çıkan Ultra-Ortodoks Yahudileri avlamaya çalıştıkları görülüyor.
Peki bu olaylar nereden çıktı yeniden?
Son günlerde Ramazan ayı dolayısıyla alınan önlemler birilerini rahatsız etmiş. Yeruşalayim'de devam eden TikTok çekimleriyle Yahudileri hedef alan Araplara karşılık, Israel polisi eski şehirde güvenlik önlemlerini arttırınca Filistinliler kızdılar. Provokasyon olan yerde, insanları hedef alanların olduğu yerde polisin ne yapmasını bekliyorlardı acaba? Onlar bir şey beklemiyor aslında. Onlar sadece olay çıkarmak için sebep arıyorlar! Sorun bu!! Son olaylar eminim yine İnsan Hakları olan toplumlarda, ekranlara yansıyan durumlar yeniden bambaşka şekillerde yorumlanıyor! Yine Filistinlilere zulüm yapılıyor deniyor mutlaka!
2000 senesinde, II. İntifada'nın başlamasının sebeplerinden biri olarak görülen bir olay Ramallah'ta yaşanmıştı. Oslo süreciyle, Batı Şeria'nın Filistin Polisine devredilmesinin ardından, kontrolün El Fetih Örgütüne devredildiği yılların başlarıydı daha. Arafat'ın bürosunun da bulunduğu bu şehir Israel için sınır dışı sayılabilecek bir bölgeydi. ( bugüne dek öyle )
Şimdi birden bire 2000 yılından bahsetmem nedendir?. Son günlerde Doğu Kudus'lu Filistinlilerin bu bölgede başlattıkları kavgalar ve ayaklanmalardan televizyonlara yansıyan görüntüler bana bir çeşit flashback yaşatıyorlar.
2000 yılında, 30 yaşlarında, sivil kıyafetleriyle olan iki Israel askeri, ellerinde herhangi bir silah olmadığı halde, arabayla yollarını şaşırarak Ramallah'a girmişlerdi. Bu şekilde bir hata nasıl yapmışlardı bilmiyorum. Bu iki gencin kullandıkları araba Israel plakalı olduğu için, Ramallah'taki kalabalık, onların Israelli olduklarını hemen anlamışlardı.
Aynı anlarda gözleri şiddetten başka bir şey görmeyen bu insanlar arabadan indirdikleri iki genç adamın üzerine toplu halde saldırararak tekmelerle, yumruklarla linç yapmışlardı. Kanlar içinde bıraktıkları bu iki insanın cesetlerini vahşi hayvanlardan beter bir ruh hali içinde, Ramallah'taki resmi bir binanın içerisine sürükleyerek, ikinci kattaki ofisin camlarını da açarak bir yandan dışarıda Allahuakbar diye haykırmaya devam eden kalabalığa doğru bağırırlarken diğer taraftan elleriyle cesetlerin göğüs kafeslerinden kalplerini çıkaracak kadar vahşileşmişlerdi. Bu şekilde o binanın açık camlarından kameralara zafer çığlıkları atıyorlardı, Sanki büyük bir cesaret gösterisiydi bu. Bir süre sonra, yem atarcasına, cesetleri aşağıda bekleyen vahşilere atmışlardı. Ve topluluk yere düşen cansız iki bedene tekrardan tekmelerle girişmişlerdi!!
Bir insan ya da bir toplum nasıl bu derece vahşeti kaldırabilir?
Israel'den, Batı Şeria'daki Arap yerleşim yerlerine geçerken uyarı tabelaları vardır. Yahudilerin Batı Şeria'daki yerleşim yerlerine girmeleri tehlikeli ve yasaktır şeklinde yazan tabelalar. Üniversiteden bir dostum seneler evvel burayı ziyaret ettiğinde, Türk Pasaportuyla Ramallah'a girdiğinde şaşırmıştı. Israellilerin buraya giremediklerini bilmiyordu.
Ancak aynı Araplar, yahudilerin yaşadıkları yerlerde sorunsuz gezebilirler. Hiç kimse bir insanı Arap diye, arapça konuşuyor diye linç etmeye kalkmaz Israel'de. Burası bu insanların, çalıştığı, yaşadığı, soluk aldığı yerdir.
Bu son günlerde, Haredi Yahudileri hedef alarak başlattıkları provokasyonlar büyük olaylara dönerken. Araplar kendi mahalleleri çevresinde Ultra-Ortodoks bir Yahudi gördüklerinde. "Yahud!"diye bağırırlarken, onlarcası bir anda Yahudinin üzerine çullanarak linç etmeye çalışıyorlar. Ve bunlar daha Israel polisinin, askerinin gözleri önünde olan olaylar.
Ayrıca, Gazze'den Cuma gecesini Cumartesiye bağlayan sabah en az 40 roket'in fırlatılmasının ardından, Israel Savunma Kuvvetlerinin başı Kochavi ABD'ye yapacağı ziyareti, bu son gerilimin bizi taşıyabileceği daha dramatik bir durumu göz önüne alarak ertelemiş.
Atılan roketlerin bir kısmını Demir Kubbe havada yok ederken, kimileri açık alanlara düşmüş.
Hamas, Batı Şeria'da önümüzdeki günlerde yapılacak seçimleri de göz önüne alarak, bu bölgede yaşayan kardeşlerine yanınızdayım mesajı veriyor.
Atılan roketler herhangi bir can kaybına yol açmazken, Gazze şeridi çevresinde senelerdir yaşanan bu durum bu çevre insanlarının hayatını dönem dönem felç etmeye devam ediyor.
Israel, kendi halkının güvenliğini elinden geldiğince korumaya çalışırken kendi sivillerinin arkasından karşıdaki sivilleri hedef alanların taktikleriyle yaşamaya devam etmek sorunda bırakılıyoruz.
Medeni hiç bir standartla ölçülemeyecek şartlarda devam eden bu çatışmaların şimdilik sonu geleceğe benzemiyor. 23 Müslüman ülkenin ortasında bulunan tek Yahudi Devleti iki karış toprak için 70 seneden fazla kan ter dökmeye devam ediyor. Gidecek başka yeri olmayan bir millet için bu şartlarda, bu mantaliteyle bu durum çok karmaşıktır!!!
Batya R, Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder