Gal karne alıyor bugün!
Bu sabah Gal okula büyük heyecanla gitti. Karne alacaklardı.. Kısacık bir gün için giyindi, dişlerini fırçaladı, üzerine en sevdiği deodorant'tan koydu..beyaz okul T-Shirt'u, kısa pantalon'u,
ve başlayan yazla birlikte artık iyice yakmaya başlayan güneşe rağmen buradaki gençlerin ayaklarından hiç düşmeyen Blundstones botlarını da giyerek karşıma geçti ve bana ; " Anne ben karne için hazırım " dedi.. Başımı kaldırıp ona baktığımda, bir gün evvel saçlarını kestirmiş olduğu için gözüme daha bir güzel göründü o an.. Kocaman gözleri, pırıl pırıl parlarken heyecanını gördüm gerçekten...Hahaha haklısın ya bugün karne alıyorsunuz.!!! Gal; " Anne okuldan erken geleceğim biliyorsun, döndüğümde ne yaparız? " diye sordu her zamanki gibi.. Bense ;' Okuldan bir dön önce ,. belki bir süpriz yaparım sana !" dedim..
Gal gerçi süprizleri genelde pek sevmez . Otist çocuklar için ideal bir gün , yazılı çizili bir programın belli bir düzende ve alıştıkları, sevdikleri şeylerin çevresinde dönmesidir..Fakat bunun yanında otist bir insanın da hayatın her zaman kafamıza göre gitmediğini, kimi zaman son anda bile programların değişebileceğini, başka insanların da kendilerine göre bir hayatları, istekleri olacağını öğrenmesi ve buna da bir anlamda alışması şarttır..
Her ne kadar karne'nin onun için sembolik bir öneme sahip olduğunu bilsem de !! Yine de gösterdiği çaba, kimi yerde biraz boşladığı şeyleri öğretmeninin belirtmeden geçmeyeceğini bildiğim için bende de kısmen bir merak uyandırır elinde döneceği o bir kaç sayfalık özel kağıtlarda tam olarak neler yazılı olacağı..
Ben çocukken karne almaktan nefret ederdim.. Hiç bir zaman kendi gerçek yüzümü bulamamıştım o karnelerde.. Bizde pek açıklamalar da olmazdı.. Nelerde yanlış yaptığımız, hangi beklentilere cevap veremediğimiz, neleri boşladığımız yazılı değildi karnede.. Mesela hakkımda yazılacak olumlu şeyler de vardı ama yine de hiç biri karnede yoktu... İlkokul birden lise sona kadar sadece kuru kuru notlar vardı bizim karne dediğimiz o tek sayfa basit kağıtlarda.Kimileri için büyük bir onurdu aldıkları yüksek numaralar, ellerinde herkese gösterirlerdi gülümseyerek ( haklıydılar tabii ). Bir diğerleri içinse her defasında yakıp ta küllerini gömmek isteyecekleri aptal bir kağıttı bu..
Galse okulda herkes tarafından ne de çok seviliyor bilemezsiniz.. Öğretmenleri, müdürü, çocuklar.. Bana hep nasıl da çaba harcadığını anlatıyorlar.. Başarmak için, kendini ıspatlamak için. Beni şaşırtıyorlar.. Bense o daha çok küçükken ne de zorlandım..benimle hiç sevmedi bir şeyler yapmayı.. ona hep yardım etmek isterken, oyunları denedim..her yolu denedim ama beni çoğu zaman reddetti.. Ve kendime sık sık sordum..acaba ben nerede yanlış yaptım da olmadı diye düşündüm.. Ama bunun benim yanlışım olduğu doğru değil sanırım..
Daha otist olduğunu bile bilmediğim yıllarda onu terapilere götürürdüm. Her defasında çığlık çığlığa terapileri terketmek zorunda kalırdım..Peki eksikliklerini bu şekilde nasıl kapatacağım derdim.. Zayıf taraflarını nasıl güçlendireceğim bu çocuğun, geri olan bir şeyi ilerletmek bu şekilde nasıl mümkün olacaktı peki?? Çileden çıkıyor, .kendimi yiyordum hep.. Ona yardım etmek için çırpınıyordum o ise sadece ağlıyordu!!!
Bebekken bile ilk fizyoterapi seanslarını unutmuyorum o kadar ağlardı ki terapist durur durur beklerdi. Bana evde onunla neleri çalışmam, ona hangi hareketleri yaptırmam gerektiğini gösterirdi.. Gal ise bana dokunmayın der gibiydi. Belkide gerçekten sorunu buydu.!!!Bedenine dokunan ellerden rahatsız oluyordu büyük ihtimalle . Bende sonunda onu mecburen bırakıyordum. Yerlerde kollarının üzerinde emeklemekten çok yüzer gibi gidiyordu.. Kolları , elleri..tüm vücudu güçsüzdü!
Büyük bir kartona çizdiğim numaralar ve zarlarla hazırladığım özel oyunda, attığı zara göre her geldiği noktada verilen emirleri, o ben ya da Danielle yerine getiriyorduk.. Bu emirler, onun dengesini geliştirici kimi hareketleri yapmak, yere dizdiğim halkalardan atlamak, dar bir tahtanın üzerinden düşmeden geçmeği başarmak ve trampolina'da mümkün olduğunca yukarıya sıçramaktı.. Ve Gal'in tek reddetmediği şey de işte buydu. Hepimizin birlikte oynadığı bir oyun gibi algılıyordu bunu..
Başka başka şeyler buluyordum her seferinde.. tek amacım onu biraz olsun geliştirmek eğitmekti..
Gal yatmadan ona okuduğum kitapları sabah daha güneş doğmadan yere dizip kapaklarını açarak rampa gibi kullanıp, çoğu itfayiye ya da ambulans gibi araçları üzerlerinde sürerdi.. Her ne kadar her gün duymayı sevdiği kimi hikayeler olmuşsa da onun için kitaplar çoğu zaman rampa hizmeti (!!) görürdü... Bu şekilde ona sayıları öğretmek istediğimde aklıma ilk gelen şey o küçük arabalar olmuştu.. Bu kez kocaman bir kartona büyük bir park yeri çizmiştim.. Yollar, giriş çıkışlar ve numaralarla belirlenmiş park yerleri vardı kartonun üzerinde . Gal bu oyunu tabii ki çok sevmişti. Bütün gün o numaralara göre arabaları park etmekle meşguldü o.. Sokaktaysa yine çok sevdiği otobüslerin hangi mahalellere , hangi şehirlere gittiklerini gösterirdim ona . Onunla onun lisanında konuşup , bu şekilde ona hiç olmazsa kimi şeyleri öğretmeyi başarıyordum..
Bir gün birinci sınıfta okula veli toplantısına gittiğimde öğretmen Gal'e toplama ve çıkarmayı nasıl öğrettiğimi duyunca şaşırmıştı.. Gal asansörlere bayılıyordu..( İşte, klasik bir otistik semtom daha ..) Bütün gün asansörün yukarı aşağı inişlerini seyredebilirdi o.. Bundan yola çıkarak ona sormaya başlamıştım ben, beşinci katta asansöre binen birisi iki kat aşaği inerse kaçıncı kata varır. Sekizinci kattan 12. kata çıkarsan kaç kat çıkmış olursun vs...ancak Gal 'de dyscalculia, yani hesap sorunu olduğundan şüpheleniyordum çünkü bir türlü beceremiyordu..Bilgisayarı daha küçücük yaştan kullanmayı beceren, cep telefonundan kimi fonksyoları yapmayı bizden iyi bilen bir çocuk en küçük toplama ve çıkarmayı bugüne dek yapmakta zorlanır.. Buna rağmen modern matematiğin kimi temel şeylerini öğrenirlerken ona, hesap makinesini kullanmasına izin veriyorlar..
Gal'in dokuz yaşından bugüne devam eden bir grup toplantısı vardır.. İşte, daha ilk zamanlardan bir kez o toplantıya götürmüş dışarıda bekliyordum..Toplantının sonlarına doğru yanımda yavaş yavaş birikmeye başlayan bir grup genç çocuğa dikkat etmiştim.. Dokuz yaş grubunun ardından onlar da aynı rehber kadınla toplantıya gireceklerdi.. Yaklaşık on kişilik bir gruptu bu.. Yirmili yaşlarda olan bu gençlere dikkat ettiğimde bazı tekrar hareketleri ve kimilerinin seslerindeki vurgu ve mimikleri dışında neredeyse diğer insanlar gibiydiler..Aralarındaki konuşmalar diğer insanlardan çok farklı değildi. Ama yine de otist olduklarını hemen anlamak mümkündü.. O gün ilk kez böylesi bir grubu bu kadar yakından izleme fırsatı bulduğumda Gal'in geleceğini bir şekilde gözlerimle görür gibi olmuştum.. Kimilerinin kız arkadaşları vardı; el ele geldikleri toplantı için dışarıda beklerken aralarındaki sevgiyi gördüğüm zaman acaba bir gün Gal'in de sevdiği, beraber olacağı bir kız arkadaşı olabilir mi diye ümitlenmiştim..
Gal'in bugün getireceği karnede yazılı olan notların pek bir önemi yok ..
Ben Gal'in mühendis ya da doktor olmayacağını biliyorum. Onun için hayal ettiğim gelecek, bir gün, kendisi gibi "yüksek fonksoynlu " kimi otist gençlerle birlikte bir evi, bir hayatı olması!! Kendine göre , tek düze de olsa bir işi ve belki de sevdiği bir kızın onunla iyi ve kotu gunlerini paylasmasi!!
Baty Ruso Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder