Otist bir çocukla Korona günleri!
Dün sabah oğlumun saat yedide yanıma gelmesiyle uyandım. Aslında en az iki saat evvel gördüğüm rüyanın etkisiyle gözlerimi çoktan açmıştım. Fakat evde durmak zorunda kaldığımız şu son günlerde yataktan çok erken kalkmak işime gelmiyor.
Son bir haftada adeta bir anda hayatımızın şekli değişiverdi. Ortaya çıkan bir virüs kimsenin aklının kenarından geçmeyecek kadar karıştırdı herkesin yaşamını.... Benimse bu son günlerin karmaşası rüyalarıma bile yansımış. Engelleri aşıyordum uykumda, annemle beraber.. Bu virüs ortaya çıktığından beri en çok endişelendiğim kişilerden biri de doğal olarak annem.
Neyse, parçalı bulutlu bir uykunun ortasında yanıma gelen oğlum sabahın yedisinde aşağıya inecem diyor bana. Gal, bu saatte ne yapacaksın aşağıda.. Sallanıcam..
Gal 15 yaşını geçti ve uzun senelerden sonra ilk kez bu son altı aydır korkularını yenerek kendi başına biraz olsun dışarı çıkmayı öğrendi. Çok geç kazandığı özgürlüğü onun için çok değerli. Sekiz dokuz yaşlarında yapması gereken şeyleri o şimdi yapıyor. Aşağı inip salıncaklarda sallanmak istiyor. O koca bir çanak gibi büyük salıncağın içine güzelce yerleşerek ileri geri sallanırken yattığı yerden bir yandan gökyüzünü seyrediyor. Hayallerinde neler olduğunu sadece o biliyor. Aslında bazen ben bile hala salıncakta onunla sallanırım. Midem bulanana kadar.. Sonra kalkarım.. Hemen evimizin arkasında var bir oyun bahçesi, bir tane de on tarafta..
Gal'e bugünlerde bahçede sallanmak çok akıllı bir iş değil desem de kime konuşuyorum ki ben. Oflanıp puflanmaya başlıyor hemen. Ama sen işitmedin mi bu virüs yüzünden dikkatli olmak lazım değil mi? Daha cümlemin ortasında bana oooooo yapıyor . Krize girdi girecek saniyeler içinde biliyorum. Gal, Alcogel'i yanına al lütfen, ellerini ağzına koyma ve sallandıktan sonra ellerini sil. Uyarılarımın ne değeri var bilmiyorum.. Neyse dün akşam ilk kez televizyon'da oyun alanları üzerine resmi ağızlardan yapılan uyarıları duyunca Gal bugün artık salıncak lafını ağzına almadı.
Evde saplanıp kaldığımız daha ilk günler bunlar. Otist bir çocukla bu iş nasıl olacak bilinmez? Bir yandan sağlığımızı korumayı başarmak ( ? ) diğer tarafta oğlumun bu kesin hapsi kabullenmesini sağlayarak en az rahatsızlıkla zamanı doğru değerlendirmeyi becererek ruh sağlığımıza en az zararla işin içinden çıkabilmek . .
Gal'in alıştığı tüm programı allak bullak oldu. Herkes gibi. . Dışarı çıkmak yok, insan yok, kimi terapiler, toplantılar, restoranlar ve geziler hepsine bilinmeyen bir tarihe kadar ara vermek ..... Aslında işin , viral yönü onu çok ilgilendirdiğinden değil. Virüsmüş, hastalıkmış, onu ne kadar endişenlendiriyor bilmiyorum. Onu esas meşgul eden şey yapmaya alışkın olup ta yapamadıkları sanırım. Girdiği stresse ister istemez benden kaynaklanan ya da etraftan yansıyan stresin etkileri ekleniyor. Haberlere ara vermeye gayret ediyorum. Kendim için ve onun için.. Onu bunu yapamazsın elini sil, dikkat et demekten ben yoruldum o ise bir kaç kez ağlama krizine girdi..
Bu çocuklar, ya da daha doğrusu otist insanlar çoğu zaman çevrelerindekileri ilgilendiren bir durum ya da olayın kendisiyle pek meşgul değillerdir. Hayatın içinde onları ilgilendiren bambaşka detaylar vardır her zaman. Onların kendi obsesif alışkanlıkları ve ilgi alanları gibi.. Başkalarının ilgilenmedikleridir bunlar hep Onların önem verdikleri olayın kendisi değil içindeki bir detaydır sadece.
Korona krizi devam ederken de Gal kendi günlük monotonisinin bir an için ortadan kalkmış olmasından huzursuz .
Dünya ters düz olsa da Gal gibi çocuklar aynı noktadan baktıkları resimde hep aynı şeyi görürler.
Bu günlerde geçecek. Ve gelecek nesiller tarih kitaplarında okuyacaklar 21. yüzyılda yaşadığımız bu salgını da . Bilgisayar çağına girmiş olan sözümona gelişmiş insanlığın bir anda bir virüs yüzünden düştüğü çaresizliği yazacak kitaplar.. Bilgisayar Çağı ya da Ortaçağ da olsa galiba farketmiyor. Günümüz dünyası aynen çok eskilerde olduğu gibi hala doğanın karşısında aciz kalıyor. Taa ki büyük çabalardan sonra birileri en sonunda çıkıp bir buçuk sene sonra insanlığı kurtaracak aşıyı hizmete sunana dek. Biz çaresizler grubu ise elimiz kolumuz bağlı, emirleri yerine getirip kendimizi korumaya çalışmaktan başka bir şey yapamıyoruz.
Yeniden, yakınlarım, sevdiklerim, sonra tüm insanlık için bugünlerin bir an önce bitmesini diliyorum..
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder