Yıllar evvel, ne Batı Şeria, ne de Gazze'yle aramızda herhangi güvenlik çiti ne de güvenlik duvarları mevcuttu. Bu yerlerden Israel tarafına geçen insanlar buralarda çalışırlardı.
Filistinliler Israel'de inşaat ve yapı sektöründe, özel iş alanları içinde istihdama katılırlarken geçen zaman bir çok şeyi olumsuz yönde değiştirdi.
Özellikle II. İntifada sonrası Al Fatah yerine Gazze'de Hamas'ın kontrolü ele geçirişiyle Israel güvenliğini gittikçe daha çok tehtid edişi, yine Batı Şeria'dan çıkan intihar saldırıları, iki halkı birbirinden neredeyse tamamen kopardı. Israel'de gittikçe kaybolan can güvenliğini geri kazanabilmek için, karşı taraftan gelen saldırılara son verilmek istendi.
Canı isteyen her Filistinlinin Israel'in her gün farklı bir noktasında kendisini patlatmaya başladığı gün bir dönem kapandı. Her Filistinlinin Israel tarafında özgür gezdiği günler bitti. O günlerden sonra özel kağıtlarla, izinle çalışmak durumları başladı.
Durdurulamayan terörü engellemek, bitmeyen sivil kayıplarına bir son vermek adına ilk kez II. İntifada döneminde güvenlik çitleri ve güvenlik duvarları örülmek üzere, iki tarafı birbirinden " kesin " (?!) bir sınırla ayırmak söz konusu oldu.
10 gün evvel bulunduğum yerleşim yerine ellerimizi kollarımızı sallaya sallaya girdiğimizi saymazsak tabii. Sonuçta herşey biraz lafta. Benim onların bir köyüne, yerleşim yerine rahatça girebilmiş olmam mümkünse eğer, aynı şekilde onlar da bizim tarafımıza aynı rahatlıta geçebilmeleri mûmkün demek ki.
Bir yerlerde güvenlik kontrolü yapılırken başka bir noktada ister arabanızla ister yaya olarak, kimsenin engeliyle karşılaşmadan geçip gidebiliyorsanız, daha başka noktalarda bulunan çitlerin anlamı nedir ben pek bilmiyorum??!!
Şimdi yeniden bu konular gözden geçiriliyor.
Adlında Gazze'de yaşayan insanlara özgür ve rahatça düşündüklerini söylemek şansını verebilseydiniz, bir çokları, Israel'de çalıştıkları günleri özlüyorlar mutlaka. Bir çokları Hamas'tan evvelki yılları mumla arıyorlar. Burada çalışabildikleri zamanları, Israel'le iş yaptıkları günleri. Hatta Israel askerinin Hamas Militanları yerine Gazze sokalarında dolaştıkları günleri özlüyorlar. Bunu biliyoruz.
Hamas'ın kurduğu korku cumhuriyeti, İslamcı zihniyetin ve katı kuralların, kendilerine karşı duranlara yapabildiklerinin hesabını tutan ve denetleyen hiç kimse olmadığı sürece Filistinlilerin kendi insanları tarafından yaşadıkları zulüm ve işkenceler aynı şekilde devam edecek.
Radikallere karşılık sindirilmiş bir halk var. Özellikle Gazze'de.
Aslında, Batı Şeria'da da demokrasi yok tabi. Al Fatah ya da Hamas, biri İslamcı diğeri sözde laik olmakla birlikte hepsi aynı kafada. Kimse ne bir yerde ne de diğerinde özgür fikrini söyleyebilecek kadar serbest değil. En çok kendi yönetimlerinden çekiyorlar. Kimse, bırakın silahı, Israelle konuşalım artık diyebilecek cesarete sahip değil o topraklarda!
Bunu söyleyecek kişinin yaşatılmayacağını her biri bilir. Onlar gibi düşünmeyeni yaşatmayan bir toplumdur bu!!
Esas ilginç olansa, bir taraftan kendi adamlarının zulmünden şikayet etseler de diğer taraftan her birini kendi zihniyetlerinin getirdiği kapalılıktan kendilerini kurtamayacak kadar da muhafazakadirlar..."hepsi"!!
Ancak çoğunun en çok ihtiyaçları oldukları şeyse şu an yemek!! Bir geçim kaynağı!!
Israel onların elektriğini, suyunu karşılaşasa da bu yetmez. Ya da her gün tonlarca mal yüklü kamyonlar, gıda ve ilaç soksalar da yine de bu insanlar işsizliğin getirdiği şartlar içinde zorlu bir yaşam yaşamaktalar. Onlar, güvenlik kaygılarının, radikal fikirlerinin esiridirler.
Hala devam ettirdikleri küçük esnaflık, tarım ve yine küçük sanayiyle balıkçılık dışında, dar bir alanda kalmanın zorluklarını yaşıyorlar mutlaka.
İslamcı gruplar verilen paraların büyük bir kısmını silahayatırmaya devam ederlerken Müslüman Kardeşler'den, İran'dan gelen yardımlarla palazlananlar diğerlerini süründürülüyorlar.
Tel Aviv'de Eben Gevirol Caddesi üzerinde küçük bir yer işleten bir Gazzeli tanıyoruz biz. Gayet efendi bir insan. Burada özel izinle çalışamaya devam eden kimi Gazze'lilerden biri bu. O ve onun gibiler için tek bir gaye var; ailelerinin geçimlerini sağlamak.
Ve bazen yine de kimi normatif diye adlandırılan ailelerin içlerinden bile çıkabilen radikaleze olmuş tipler bir gün silahla etrafı taradıklarında bir kez daha kime ve neye inanacağınızı bilemiyorsunuz.
Geçtiğimiz gece Batı Şeria'da bir yerlerde gecenin karanlığında, Israel Güvenliğine ait özel tim yine bir hücre evine baskın yaptı. Üç teröristi, Israel'in merkezinde yeni bir katliam gerçekleştirmeye az zaman kala makineli tüfekleriyle ele geçirdiler.
Üç azılı teröristin bulundukları evde çok sayıda cephane mevcuttu. Bu operasyonda bir Israelli asker çok ağır yaralandı.
İslami Cihad Örgütü bunun üzerine Israel'in kendilerine karşı savaş açmış olduğunu ve buna roketlerle karşılık vereceklerini bir tehtid mesajıyla yayınladılar.
Hamas sözde şimdilik olaya karışmaz gibi görünse de, bunun çok büyük bir anlamı var mı bilmiyorum. Çünkü Gazze'de selefiler ya da başka Cihadistler kuvveti ele geçirmek isterken, onlar da Israelle çatışmaya girebiliyorlar.
Aralarından biriyle el sıkışsanız, diğer bir grup buna karşı çıkabiliyor.
Filistinlilerin içlerinde savaş istemeyenler olması durumu düzeltmeye yetmiyor. Kendi insanlarını maşa gibi kullanan radikaller oyunun kurallarını belirleyenler.
Bir de içimizdeki Israelli araplar var. Ve en kötüsü Daesh ve Hamas'ın radikalize ettiği Israelli Arap gençlerin dışarıdan gelen kışkırtmalardan etkilenerek eyleme geçmeye çalışmalarıdır.
9 milyonluk nüfusun içide yaşayan 2 milyon Arabın yüzde 90'i günlük yaşamlarına devam etmeyi tercih etseler de aralarından çıkan küçük bir yüzdenin çıkardığı problemler yetiyor!!
Israel'in en büyük sorunu Radikal İslamdır. ( radikal islam?!)
Ve tüm bunlara karşılık, Birleşmiş Milletler tarafından Israel'e karşı yeni bir kınama kararı daha çıkmış. Bu karara evet diyenler arasında Almanya ve Fransa da var.
Dünya bizi kınamaya devamederken biz de kendimizi korumaya devam etmek zorundayız.
Başka bir Yahudi Devleti daha olmadığına göre seçeneklerimiz fazla değil!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder