5 Nisan 2022 Salı

İmamların savaşı

İki hafta evvel ilk kez gittiğim Bar'ta'da kasabın şehrin orta yerinde ineği yere nasıl yığdığı günlerce  aklımdan gitmedi. Yan yana dizili dükkanların ortasında, bir kasabın girişinde her gün meydana gelen olağan kesimlerden biriydi bu.  Kestikleri hayvanların parçalarını dükkanın girindeki demir çubuklara asanların olağan yaşamları. Hebron'da da böyleydi diye anlatır kızım. Etler kasap dükkanının girişinde asılı olurmuş.

Koca bir hayvanın boğazını şehrin ortasında, çocukların gözleri önünde  kestiklerinde insan algılayışında bir şeyler değişiyor sanki. Kocaman bir bıçak elinde olmak üzere, bir adamı böyle bir eylemi yerine getirirken seyretmenin insanda nasıl bir etki yapacağını düşünmek!!

Vahşeti basite indirgemek olmuyor mu bu??!!...Günlük hayatın bir parçasına çevirmek. Bu tip şeyleri olağan kılmak.

Kimi şeyleri hala aşamamış olan grupların yaşadıkları hayatların getiri ve götürülerine verilebilecek cevaplardan biridir bu kesim. Medeniyetle gelen kimi kuralları topluma sokamamak zaten sorunun bir parçası. Kimi insanı  kuralların eksikliklerinin toplumları nasıl etkilediğini görmek bu şekilde mümkün.

Bir hayvanı herkesin gözü önünde katlettiğinizde vahşeti sindirmeyi öğrenen çocukların daha ileride insan cinayetlerini de olağan görebilmelerinin yolunu açıyorsunuz.

....................................

Bir kez daha, Jerusalem'de, eski şehrin tarihi kapılarından birinin çıkışında dünya kopuyor.

Son günlerde yeniden polislerle çatışan gençler ortamı karıştırmaya çalışıyorlar. Ramazan'ın gelişiyle her zamankinden daha çok insanın üşüştüğü bu yerlerde yeniden bir şeyler oluyor.

Shaar Sh'chem ya da diğer adıyla Şam Kapısı, 16. yüzyılda, Roma İmparatoru Hadrianus tarafından, aynı yerde yaptırılan şehir duvarlarının kalıntılarını yenileten Sultan Süleyman tarafından inşaa ettirilen kocaman girişlerden bir tanesi Sha'ar Sh'chem. Bugünlere dek  farklı inançları bir şekilde biraraya getiren bu alanı çevreleyen duvarların bulunduğu yer hala tam olarak huzura kavuşmamış görünüyor.  Ramazan'ın gelişiyle bir kez daha saldırılar başladı.

Bugünlerde Paskalya'ya doğru yeniden perhize giren Hıristiyanların da inananları aynı şehrin eski patikalarında dua etmeye gidiyorlar. Huşu içinde, sessizden bir geçiş onlarınkisi. Kimse onlardan ne korkuyor, ne tedirginlik hissediyor. Onlar bu dünya'nın kurtuluşu için çanlarını çaldırmaya devam ediyorlar.

Ve yine biz Yahudiler Pesah'ı konuşuyoruz bir kez daha. Önümüzde, yeniden  "özgürlük" kavramını hatırladığımız bir bayram var. Ve yine Pesah'a denk düşen hamsinlerle gelen kum firtinalarına rağmen yapılacak bahar temizliğinin arkasından bu bayramı karşılamak için hazırlanıyor bir çokları. Bizim için esaretten özgürlüğe geçtiğimiz zamanlara işaret ettiği için bu bayram hep düşündüğümüz hep tartıştığımız bir şey daha insanın bedensel özgürlüğünün yanında manen esaretten kurtulmasının anlamı!

Üç din bu yıl bir kez daha aynı döneme denk gelen bu kutsal günlerde ortak değerler için anlaşabilirlermiydi acaba??

Her namaz çıkışlarında gördüklerime bakılırsa bunu hayal etmek kolay değil.

Geçen baharda eşimle yine eski Yaffo'nun tepesinden kıyıya inen dar sokaklarından birinde yürüyorduk.

Tepedeki Alaaddin adlı, Yaffo'nun en eski restoranlarından birinin hemen bitişiğindeki merdivenlerden aşağı inerken, aynı hizada her daim gözüme çarpan, tek minareli minicik bir cami vardır. Aynı yolun aşağısındaki bir başka caminin dışında....Tam oradan geçerken, içeride, yerlerdeki halılarda oturan erkekleri gördüm. Sanırım aynı anlarda imam onlara vaaz veriyordu. İmamın vaazını pür dikkat dinleyen müminlerin kulaklarına çalınan sözler ya da cümlelerden bir tek kelime bile anlamazken sadece hışımla konuşan din adamının öfkesini duyuyordum. Adamın neye öfkelendiğini gerçekten bilmiyorum. Ancak o an o yerde huzur değil de bir hiddet vardı. İmam kime ve neye hiddetliydi acaba??  Her gün duaya gelmeyen bir inanana Tanrının ne ceza vereceğini mi söylüyordu onlara??  İslamın gereklerini yerine getirmeyenleri Tanrının cennettine almayacağımıydı, bu Allahın 1.5 milyarlık grubunun sürüsüne bereket imamlarından bir tanesinin verdiği mesaj??

Ben inananlarına hiddetle seslenen bir din adamını dinlemeyi tercih etmezdim. Din hiddet içermemeli. Din insanın yüreğini sevgiyle okşamalıdır. Bir imam onu dinlemeye gelen  Müslümanlara vereceği mesajla onları gerçekten iyi insanlar yapmak için çalışmalıdır.

Bugünse Kutsal Topraklarda bir kez daha imamlar etrafı kızıştırmakla uğraşıyorlar. Tanrı için oruç tutanlar, Tanrının adıyla huzur bozmak için çatışmaya teşvik ediliyorlar.

Başka dinlerden camilerine, inançlarına karşı hassas olmalarını bekleyenler, başkalarının kutsal saydıklarını yıkıp geçmekten çekinmiyorlar.

Birileri  inanç özgürlüğü adına istedikleri gibi vaaz verebilmeleri için onlara gereken imkanları sağlarken, onlar aynı imkanları başkalarının değerlerini yıkmak için kullanıyorlar.

Birisinin dua etme özgürlüğü başkasının yaşam özgürlüğünden yüksek olamaz.

İran'dan gelen mesajlarla etrafı ateşe atmak isteyen din adamlarını görevlerinden def etmek için çok düşünmenin kimseye faydası yoktur.

Birilerinin çanları üç beş çapulcunun cehennemlik ağızlarından çıkan kelimelere kaldıysa eğer, etrafı yangın yerine çevirmeden, bu insanları takip altına alıp, görevlerini kötüye kullanan din adamları için başka alternatif çözümler olduğunu kanıtlamanın zamanıdır.

Yarın öbür gün bu topraklarda kan dökülmesi için etrafı ayaklanmaya itenlere bu zevki vermek büyük bir hatadır.

Bu insanlar Ortadoğunun her karışında gördüğümüz kanı Yahudi ülkesine taşımak istiyorlar. Bu insanlar, kendi hükümleri altındaki hiç bir yerde görmeye alışkın olmadıkları insanca yaşam kurallarını yıkmak istiyorlar. Israel Devleti onları rahatsız ediyor. Amaçları bu devletle barışmak değil. Şimdi İran ve onunla bir olanlar içimizdeki radikalleri ayaklandırarak buraları cehenneme çevirmek istiyorlar.

İran bu şekilde Israel'i bertaraf etmek için çalışıyor.

Israel Meclisi Dışişleri ve Savunma Konseyi başkanı Ram Ben Barak, devam eden terörle baş edebilmek için olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalınabileceğini söylerken dün İslami Cihad Örgütünün yayınladığı bir fotoğrafta, üzerinde patlayıcılarla yüklü bir intihar bombacısının başı çektiği silahlı adamlarıyla Israel'e ne gibi bir mesaj vermeye çalıştığı bellidir.

Tüm bunlara rağmen hayat burada devam ediyor. Yeni bir günde gözlerimizi güneşe çevirmeye devam ediyoruz. Israel Devleti hala daha onların düşündüğünden güçlüdür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder