Uzun bir dönemin ardından Gal'le ilk kez konsere gitmek!
Gal dört beş yaşlarındayken onunla sinemada film izleme deneyimlerimden birini anımsıyorum. Böylesi problematik bir çocukla sinemaya gitmeyi denemenin başlı başına bir macera olduğunun farkındaydım. Her an her durumda nedenini bir türlü anlamadığım çığlıklarını göze alarak o güne dek onu pek fazla kalabalık ortamlara sokmanın zevkine varamamış bir anne olarak bu işin çok eğlenceli olmayacağından emindim. Ancak diğer taraftan başkaları gibi olabilmenin özlemiyleydim. Diğer anneler gibi çocuğunu son çıkan filmlere götürmek istiyordum ben de. Onunla en olağan şeyleri keyifle yaşamak istiyordum fakat Gal'le değil sinemaya gitmek aşağımızdaki parkta diğer çocuklar gibi oyun oynamayı dahi beceremiyorduk.
Sözün kısası, dört yaşında gittiği yuvada, diğer tüm çocuklarla birlikte ki zaten bu "Konuşmada geciken çocuklar" için özel ve az sayıda öğrencinin eğitim gördüğü bir yuvaydı. Sonuçta o yuvada sanırım altı çocuktan biriydi Gal. Hep birlikte gittiğimiz bir filmdi bu.
Bendeki heyecan büyük, bakalım Gal nasıl davranacak. Biletler alındı..İçeri girildi, ışıklar söndü ve reklamlar başladı.. Bir kaç reklamın sonunda Gal, "Anne ne zaman bitecek? "diye sordu.
Filmin her bir kaç dakikasında beni tualete taşımasının dışında o gün ve her gün Gal sadece ve sürekli şikayet etti. Bu hiç bir dönem ne bitti ne de azaldı.
O ilk yuva yılları, okulda gürültülü geçen günler onun için hep eziyetti.Müzik olsun, müzikli aletlerin çalındığı herhangi bir faliyet olsun Gal hep krizler yaşıyordu. Yuva Öğretmeni bana kulaklarını tıkamak için bir çift kulak tıkayıcı almamı önermişse de Gal onları da takamadı.
Geçen zamanla Gal müziği çok sevmeye başladı. Hatta bir ara bunun beni çok ümitlendirmesiyle onu piyano derslerine götürmeyi denemiştim. Ve o derslere girmemek için çığlıklar attığında sonunda bütün şevkim bir kez daha kırılmıştı.
İlk kez bu son senelerde arabada sevdiği şarkıları dinlediğimizde benden müziğin sesini daha ve daha çok açmamı ister oldu.
Ve Gal geçen senelerle bizimle sinemaya ya da konsere gitmeyi kabul etmese de okuldan onları götürdüklerinde çaresiz boyun eğer oldu..
Geçtiğimiz sene, neredeyse bir buçuk yıl ne sinema ne konser hiç birimiz için mümkün olmadı. Korona küçük mutluluklardan bile insanları bir dönem mahrum bıraktı.
Korona başlamadan gittiğim son bir kaç konserden ikisine çok büyük bir heyecanla bilet aldığımda zaten hayal kısıklığı yaşamıştım. Senelerce dinlediğim Amerikalı soul sanatçısı Dionne Warwick'ín iki kerelik bir Konser için Tel Aviv'e geleceğini duyduğumda bu kadını mutlaka canlı dinlemek şansını kaçırmamam gerektiğini düşündüğümde konserden büyük bir hayal kırıklığıyla çıkacağımı tahmin etmemiştim. Sesi ve şarkıları bugüne kadar çok hoşuma giden bu eski dönem müzisyenlerinden olan şarkıcı sanırım yaşının yetmişi geçmesi yüzünden eski performansını kaybetmişti. Çok durgun, çok soğuk, seyirciyle çok fazla iletişim kurma çabası olmayan bir sanatçı çıkmıştı karşma..
Ve Korona'dan çok kısa bir süre evvel bu kez Lara Fabian denememiz de öyle çok tatminkar bir geceyle sonlanmadı. Dinlemekten çok hoşlandığım bir yığın şarkısı yerine çoğu tanımadığım şeyleri seslendirmesinin dışında sahneye büyük bir orkestra yerine çok basit bir grupla çıkınca, performansı da yine çok yüksek gelmemişti bana.
Geçtiğimiz ay ilk kez artık neredeyse bir buçuk seneden sonra konserlerin başlayacağını açıkladıklarında Danielle bize Israelli popüler bir sanatçıya bilet almayı önerince ben hemen ,"Neden olmasın!" dedim. Danielle kendi arkadaşlarıyla gidecekti. Bize de Gal'le birlikte ayrıca yer ayırınca Gal' e İvri Lider'i sen de seversin dedim. Gal karşı çıkmadı. Ancak her gittiğimiz yerde hayatından şikayet eden oğlumla uzun zamandan sonra gideceğimiz konserin nasıl olacağını tahmin etmek zordu.
Dün Tel Avivín en büyük parklarından birinde, Park Leumi'de küçük sayılacak bir Amfideydi konser. Ve Gal'e ilk dakikalarda hayatından memnun olup olmadığını sorduğumda, şimdi evde olsak daha iyi olurdu dedi ilkte. Onun genelde evde de pek memnun olmadığını hatırlattım önce . Ve sonra konser başladı. Hoparlörlerin hemen yanında olduğumuzu farkettiğimde bunun iyi bir fikir olmadığını düşündüm önce . Ama sanatçı müziğine başladığında öylesi bir enerjiyle seyirciyi bir neşe çemberinin içine soktu ki baktım oğlum bile şikayet etmiyor. Müziğin temposu hepimizin içindeki o monotoniyi bertaraf etti birden. Yaş ortalamasını yükseltenler arasında olmamı önemsememeye çalışarak ellerimi çırpıp, en önde dans edenlerin arasına karıştım. Genç kızlığım aklıma geldi bir an. Dans ve müzik kadar beni mutlu eden bir başka şey yoktu sanırım. Bugün de bu böyledir. Bir yerde tempolu bir şeyler çalmaya başlasa yerimde duramam ben. Kimse dansetmese bile umurumda olmaz. İçimdeki tüm olumsuzlukları, üzüntüleri bir çırpıda unutmanın en kısa yolu, güzel tempolu bir müziktir.. Latin, rock and roll, disco vs... farketmez.
Ve Gal o gürültünün içinde anne Danielle'e söyle gelecek sefer bize bir bilet daha alsın dediğinde benden mutlusu yoktu!
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder