Cephede kaybetseler de diplomaside kazanıyorlar.
Uzun bir 10 günün ardından yazacak çok şey var. Benimse kafam biraz yorgun, biraz karışık, biraz belirsizliklerin getirdiği soru işaretleriyle dolu.. Mısır ín aracı olduğu barış görüşmeleri Hamasín kimi olumlu açıklamalarına rağmen nereye gidildiği belli olmayan bir tonda devam ediyor. Karşılıklı beklentiler cevap bulabilirlerse eğer neredeyse iki hafta evvel yürürlüğe giren ateşkesi uzun vadeli bir antlaşmayla onaylamak mümkün olacak.
Bu arada bu son çatışmanın yankıları içeride ve dışarıda devam ediyor. Israel'de, Hamas'a indirilen darbe açısından başarılı olduğu söylenen operasyonun Israelín gün geçtikçe uluslararası sahnedeki desteğini azalttığı biliniyor. Hamas ise tüm kayıplarına rağmen uluslararası medyadaki başarısıyla Israel'e karşı büyük bir galibiyet içinde. Sivillerin içinden sivilleri vurmak kadar etkili bir silah yok sanırım.
Geçen hafta Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Israel'ín bu yolda devam etmesinin bu ülkenin hızla Apartheid olma yolunda olduğunu gösterdiğini söylemiş. Ve tabi Netanyahu buna hiddetle karşı çıkarak, Fransız Dışişleri Bakanını kınamıştır.
Her ülke kendi iç ve dış politik hesaplarına göre bir diğer ülkeyle olan ilişkilerine ayar verir. Fransanın Ortadoğudaki aktif politiklari, Israelín çekişmede olduğu Lubanan'la olan yakın ilişkileri. kendi içinde yaşayan milyonlarca müslümana karşı hissettiği sorumluluk uzun senelerden beri Israel'le olan ilişkilerini doğal olarak bu çıkarlar çerçevesinde etkilemiştir mutlaka. İki ülkenin bir çok konuda ortak noktaları olmasıyla birlikte Fransa'nın Araplarla olan çekişmesinde Israelí desteklemesi düşünülemez.
Ve Fransız Dışişleri Bakanı her ne kadar Israelín bulunduğu zor durumu bilse de Filistinín haklarının arkasında olduğunu göstermek zorunluluğu onu Israel'e karşı konuşturmaktadır.
Bir taraftan Apartheid ülke olduğumuz açıklamalarını okurken, diğer tarafta, telefonda aradığım şirketin otomatik sekreteri , Arapça için ikiye basın diyordu!
Israel'de, kurulma aşamasındaki yeni Değişim Hükümetinden bahsetmeden geçmek mümkün değil. "Siyonizm karşıtı", İslamist Ra'am Partisi Mansur Abbas Koalisyon görüşmelerinin en çok konuşulan taraflarından biri. Bu Koalisyonun kurulabilmesinin şartlarından biri de Mansur Abbas'ın ( Israel ín varlığına karşı olan bir partinin ) desteğidir. Ama Fransız Dış İşleri Bakanına bakarsanız Israel Apartheid. İnsanlara Apartheid'ın ne demek olduğunu bir daha hatırlatmak lazım.
Benim ülkemde yaşayan Arap kadınlarının hiç bir bölge ülkesi kadınlarının sahip olmadıkları hakları var. İyi ki de buradalar. Seslerini çıkarabildikleri tek ülke Israel. Bağırıp çağırabildikleri tek sokaklar Israel sokakları. Polise küfür edip, el kol hareketleriyle hakaret edebildikleri tek bölge ülkesi İsrael.
Büyüdüğü Lod Şehrinin orta yerinde yakalandığı Arap göstericiler tarafından linç edilen Yahudiler, yine çok kızdıkları için ellerine geçen ilk Yahudiyi sokak ortasında döve döve öldürebilen arapların yaşadığı bir ülke Israel. Lod şehrinde bir camide, "Elinize alın bıçağı ve çıkın Yahudilerin boğazını kesin!"diyen imam bir hafta sonra hala tutuklanmamışt aynı Israel'de.
Avrupa'da, Israel sokaklarında bu ülke bir gün bizim olacak diye bağırıp çağırarak pankartlar taşıyan Araplara duydukları sempatiyi anlıyorum. Hepinizin tek ortak noktanız Israel nefretiniz.
Geçtiğimiz hafta, İngilltere'de yayınlanan, ve yüksek ratinge sahip gece programı Last Week Tonight With John Oliver " da satirik monologlarıyla tanınan komedyen John Oliver'in Israel'i hedef aldığı on dakikalık monoloğu epey yankı yaptı.
Israel'i proporsyonel olmayan saldırılarıyla eleştiren komedyene göre iki tarafın da çektiği bu saldırılar da açıkça bir taraf çok daha büyük bir bedel ödemekte. Israel'in kendini savunabildiğini ancak karşı taraftaki sivillerin acımasız bombalardan kaçabilmelerinin mümkün olmadığını hatırlattığı monologta, Israel'i tüm olanlaradan sorumlu tutarken, bir tarafta ölenlerin hesabını hep aynı kişiye çıkarmış. Hamas teröristlerini militan olarak nitelerken bir kez olsun yaşanılanlarda "terörist"grubun adını ağzına almamış. Hamas'ın acımasızlığını bile bile örtpas etmeye çalışırken ne yaptığının eminim ki farkındaydı Oliver.
Bir tarafın kendisini korumak için savaşmabilmesi diğer tarafa saldırmak lüksünü vermez. Bir tarafta daha az ölümler olması seni bu kadar sinirlendiriyorsa, senin üzerine bir haftada 4500 füzenin atıldığı bir yerde kalıp karşılığında nasıl davranacağını görmek istediğimi söylemek isterdim ben de!
Israel'deki ölümlerin çok daha az olması onu açıkça sinirlendirmiş görünüyordu.
Ve en önemlisi de Hamasín Israel'e yönlendirdiği roketlerden bazılarının Israel tarafına ulaşamadan Gazze'de düştüğü için yaşanan ölümlerin bir çoğunun Hamas'ın kendi silahlarından çıktığını da biliyor mu acaba Oliver??!!!
Ölen hiç bir çocuğun acısını azaltmayacak açıklamalara gerek bile yok aslında. Kimse hiç bir çocuğun ölümüne sevinemez. Ve sevinmiyor!!
Fakat, bu bölgede yaşananların hangi koşullarının sonuçları olduğunu kaç kez yazmak mümkün? Kaç kez, insanlara sivillerin nasıl kullanıldığını anlatabilirsiniz?
Onlar zaten sadece kendi inanmak istediklerine inanıyorlar
Hamas ta bunu biliyor ve kullanıyor. Cephede kaybetseler bu savaşı medya yoluyla diplomasi de kazanıyorlar.
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder