Şeyh Jarra
Şeyh Jarra, Yeruşalayim'in doğusunda, eski şehre çok yakın bir semt. Bugünkü nüfusunun çoğunluğu arap. 1948'de Israel'in kuruluş ilanının hemen arkasından başlayan Arap-Israel Savaşı'nda Ürdünün ilhak ettiği Ürdün vadisi ve Yeruşalayim'le birlikte o tarihlere kadar bu yerlerde yaşayan Yahudiler Ürdün tarafından kovulmuşlardı. Araplara göre bu topraklarda Yahudilerin yaşamaya hakları yoktu. 1948'de Ürdün tarafından Yeruşalayimin ilhakını BM tanımamıştı. Buralarda yaşayan Yahudilerse Yeruşalayim'in Batısına çekilmişlerdi.
Ürdün'ün bu yerleri ellerinde tuttukları dönemlerde Israellilerin Ağlama Duvarına yaklaşmaları yasaktı. Ve ilginç olan bugün Uluslararası sahnede sözde 1967 toprakları diyenlere karşılık Arafat 1964'te Filistin Kurtuluş Örgütünü kurmuştu bile. Yani, 1967 iddialarına karşılık Araplar 1964'ten bu yana bir yerleri kurtarmaktan bahsediyorlardı. 1967 Savaşı çıktığında Israel Ürdün Vadisini ve Yeruşalayimi Ürdün'den geri aldı.
Şeyh Jarra'da bugün yaşanan olay ilkte politik olmaktan çok özel bir davaydı. 1948'de Ürdün'ün burayı aldığı dönemde buralarda oturan Yahudilerin ellerindeki tapularla açtıkları mahkemeyi kazanmaları üzerine dört ailenin evden çıkmaları gerektiğine dair çıkan bir karar söz konusuydu. Buralarda senelerce geçerli bir belgeye sahip olmayıp kira vermeden oturan dört aileye karşı evlerin tapularını gösterenlerin başlattıkları bir davanın sonuçlanmasıyla ortaya çıkan politik çalkantılar Israelli Arapları dış destekli koca bir ayaklanmaya kadar getirdi.
Yıllarca yaşadıkları evlerden, Yüksek Mahkeme kararıyla çıkan boşaltma kararına karşı çıkmaları durumu iyice gerdi.
Israel Yüksek Mahkemesinin seneler süren davanın sonunda bu evlerin Yahudilere ait olduğunun ispatlanmasıyla Yahudilerin lehine tamamlanan kararı bütün dünyada büyük tepkilere yol açtı.
Israel Yüksek Mahkeme Yargıçlar tarafıkndan desteklenen kararın arkasında politik bir çizgi olmadığı bilinmelidir. Çünkü Israel Yüksek Mahkeme Yargıçları tamamen Israel politik çizgisinden ayrı yürüyen özgür bir kuruldur.
Israel Yüksek Mahkemesi Knesete halkın oylarıyla seçilen Milletvekillerinin ve Israel Sağının en çok eleştirdiği kurumlardan biridir. Neden mi? Çünkü bu kurul ilk baştan beri yanlış bir yasa tasarısı üzerinden kendini yenilemeye devam eden bir sistem kurmuştur. Israel'deki Yüksek Mahkeme Kurulu kendi içinde kendisini seçer. Yani ilk kurulduğu günden bugüne radikal sol görüşlü yargıçların ellerinden çıkan kararlarla yürütülen Israel Yüksek Mahkemesi bugüne dek farklı görüşleri kendi içine almaz. Yani Israel'de halk ne kadar sağ kanata oy verse de. Israel'de her ne kadar sağ hükümetler göreve gelse de, Yüksek Mahkemeden çıkan kararlar hep radikal solun kararlarıdır. Bu yüzden eğer Israel Yüksek Mahkemesi herhangi bir kararda Arapların yanında yer almamışsa burada ayırımcı bir idealizm peşinde politik hamleler aramak doğru olamaz. Çünkü karar radikal solun elinden çıkan imzayla verilmiştir.
Halbuki yargı ne bir tarafı ne de diğerrini kayıramaz. Yargı adil olmalıdır. Yargı terörü destekleyenlere arka çıkıyorsa bu yargıda sorun vardır.
Sonuçta liberal görüşlü kişiler tarafından monopolize edilen Israel Yüksek Mahkeme Kurulu bir taraftan Israel demokrasisini korumakla yükümlü olduğunu iddia ederken diğer taraftan sağ görüşlü hiç bir yargıcı seçmeyerek kendilerine kapalı bir kulüp kurmak üzere oluşturdukları sistemle sadece kendi istediklerine açık tutarak demokrasinin kabul edemeyeceği bir eyleme senelerdir devam etmekteler.
Yani Israel Yüksek Mahkemesinin bu dört aileyi ırkçı, politik görüşleri yüzünden evlerinden çıkarmış olabilecekleri iddiaları doğru olamaz. Sonuçta kararın mahkemeye sunulan belgelere göre verildiği açıktır.
Yahudileri bıçaklayan, arabayla ezen Arapları affedebilen, teröristlerin kendilerini ve karılarını senelerce besleyen, Yahudi çocuklarını boğazlarını kesmek üzere yataklarında öldüren teröristlerin Israel Hapishanelerinde en rahat şekilde yaşatan Israel Mahkemesinin Yahudilere ait olan bu tapuları görmezden gelemeyerek kararı bu dört aile için evlerini boşatlamaları gerektiği şekilde vermeleri, sonuçta 1948'de burada yaşayan gerçek sahiplerinin haklarına karşı çıkamamalarıdır.
Israel Yargısı gibi Israel Medyası da Israel Parlamentosunda kimin görevde olduğu farketmeksizin çoğu radikal sol olan kişilerin elindedir. Israel Basınında Arapların hakları Yahudilerinkinden fazla korunmaya çalışılırken hala daha Apartheid suçlamalarıyla karşı karşıya kalmamız gülünçtür.
Bu sabahsa yeni bir döneme gözlerimizi açtık. İki senenin sonunda kurulan Değişim Hükümetiyle, yeni bir hükümetle yolumuza devam edeceğiz. Değişim hükümetinin neleri değişitireceğini göreceğiz. 2009'dan beri başbakanlığı elinde tutan Netanyahu'ya karşı hiç biri çoğunluk olmayan, toplama oylarla biraraya gelmiş plüralist bir hükümetle yola devam edeceğiz. Orta sağ, orta sol, radikal sol, milliyetçiler ve "Israel düşmanı " (!) bir Arap Partisinin birlikteliğiyle kurulmuş bu yeni hükümet umarım herkes için olumlu şeyler getirir. ( Ama hala kimi dış basında hükümete katılan Milliyetçi partiyi konuşuyorlar. İçimizde bizi yok etmek isteyenlerin hükümete girmesine bir yorumları yok.. )
Bugünkü Israel'i en iyi tarif eden bu hükümetle yola devam etmek nasıl olacak göreceğiz. Her birinin yüzde beş, yüzde altılık oylarla toparladığı iki başbakanla yani birinin ardından bir diğeriyle yola devam edeceğiz. Milliyetçi akımı temsil ettiği halde sonunda Araplarla el sıkışan Naftali Bennett Netanyahu'dan görevi ilk teslim alacak kişi olacak. Bu kadar farklı fikirlerin ne derece birlikte bu işi götürebileceklerini yaşayıp göreceğiz. Dilerim çok kısa zamanda beşinci bir seçime gitmek zorunda kalmayız.
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder