Barış mı savaş mı; durumu belirleyecekler karşımızdaki İslamcı örgütler olacak.
Geçtiğimiz 10 Mayıs'ta Hamas'la son çatışma Yeruşalayim'deki olayların zirve yapmasıyla patlak vermişti. 1967'de Israel'in Doğu Kudüs'ü Ürdün'den almasının yıl dönümünde yer alacak bayrak törenleri üzerinden Hamas'ın yağdırdığı tehtidler ve sonunda Yeruşalayim'e attığı roketlerle başlayan çatışmaydı bu.
Hiç bir ülkenin kabul edemeyeceği koşullarda yaşamamızı bekleyen dünyaya karşı kendimizi savunmak için başlayan, kimsenin istemediği bir çatışma daha. Masum çocukların ödediği bedel ve tüm dünya'da büyüyen Israel ve Yahudi nefreti.
10 Mayıs'ta büyüyen olaylarla yapılamayan bayrak geçidinin bu perşembe günü düzenlenmesi bekleniyordu. Gençlerin ellerindeki bayraklarla, müzikle yapacakları geçite karşı yeniden Hamas tehtidler savurmaya başladı.
Gazze'nin son sözünü söylemediğini belirten Sinwar, ellerinde daha fazlasıyla uzun menzilli roketler olduğunu, bunlarla Israel'in merkezini tekrardan vurmaya hazır olduklarını söyledi. Ellerinde roketler ve yerin altında Israel tarafından yok edilememiş km'lerce uzunlukta tüneller olduğunu ve bu defa Israel'i pişman edeceklerini söyledi Sinwar.
Bir sonraki savaşta Ortadoğunun çehresinin değişeceğini iddia ediyor Hamas.
Dünya Gazzeye ağlıyor. ( Anlıyorum) . Ağlamasınlar demiyorum. Gazze'de yaşayan, ve bizim karşımızda, düşman safhında olmaktan başka hiç bir suçu olmayan hiç bir günahsıza karşı nefret duymak neden? Gazze'de yaşayan,. sokaktaki insanla benim ya da bir başkasının arasında ne gibi bir sorun var?
Dünya ise Israel'den nefret ediyor. Ve her Israelliden! Kızımın arkadaşı, son Malta seyahatinde tanıştığı gençten bir mesaj almış; "Siz Filistinlileri neden öldürüyorsunuz? "diye.
Kızımın arkadaşı, 22 yaşında. Müzik Akademisinde okuyan genç bir kız. Tek ideali müzik yapmak. Güler yüzlü, tatlı bir kız. Bir de onu sevecek genç bir erkek bulmak hayali de var tabi. Kızımla biraraya geldiklerinde en çok konuştukları şey yine müzik ve eğitimleridir. Tabi kimi çocuksu kahkahaları hiç eksik değildir ikisinin.
Oğlum gibi onun da adı Gal. Kimseye haksızlık yapmayı sevmeyen, dürüst bir genç bayan. Askerlikteki göreviyse , Israel Hastanelerinde tedavi görmeye geleceklere yardımcı olmaktı. Askeriye içinde mevcut bir bölük bu. Amaçları Filistinlilere yardım etmek. Bu çerçevede Gal hizmet süresi boyunca bir çok Arapla yakın ilişkide olmuş. Ve bu Filistinlilerden birinden askerliğini tamamladığınds kocaman bir hediye sepeti almış. Halled beni çok seviyordu diyor Gal. Onunla her zaman iletişimde olduğum için artık iyice dost olmuştuk. Ona en pahalı parfümlerden biriyle birlikte bir sürü çikolatalar, şekerlemelerle dolu bir hediye sepeti yaptığında o görünmez dost Gali çok şaşırtmış ve Gal çok mutlu olmuş tabii. Hala Halled'ín adını andığında bilemezsin ne tatlı bir insandır der durur. Sonuçta Gal Araplardan nefret etmek şöyle dursun, aralarından çok dost edinmiş bir genç bayan.
Şimdi, Malta'daki genç adamın ona; " "Siz" neden Filistinlileri öldürüyorsunuz ? " sorusunu cep telefonunda okuduğunda, kendi şahsına ne hissedebilir genç bir bayan. Birincisi Gal kimseyi öldürmedi, öldürmüyor. Bir gün öldüreceğini de hiç zannetmiyorum. Onun Filistinlilerden kesinlikle nefret etmediğini de biliyorum. İkincisi, insanların iki tarafın neler geçirdiğini bilmedikleri bir çatışmada size direk katil gibi yaklaştıkları bir soruya karşılık ne hissedebilir herhangi, alelade, tek suçu Israelli olmak olan birisi. Nasıl bir cevap vermesi gekir o genç adama ve karşısına geçen dünyaya! Zaten içinden çıkılması zor bir sorunun direk tarafı olan bir insan olarak. Zaten, genç bir insan olarak, dünyanın her yerinde gezmeye gidilen yaşta, kırk derece sıcakta, üzerinizde kalın üniformalarla devlete karşı zorunlu hizmet vermek zorunda olduğunuz bu bölgede yaşayan ve tüm güçlüklerin bedelini direk ödeyen biri olarak ne diebilirsiniz? İnsanlar ne bekliyorlar, küçük şahıslardan, sordukları böylesi suçlu yerine koyan sorulara karşılık!!? Malta'lı genç adamın sorusu karşısında üzüldüm ve kızgınım dedi. Ben kimseden nefret etmiyorum. Tüm dünyaysa bana karşı gibi hissettim o an! Ama benim suçum ne?
Arada Hamas tehtidlerine devam ediyor.
Perşembe günü bu yürürüyüşün yapılması halinde tepemize yeniden roketler atacaklarmış.
Israel polisi ve iç güvenlik birimleri Hamas'ın bu tehtidlerini ciddiye alarak şimdilik bu geçit törenini ileri bir tarihe ertelediler.
Arada Katar'dan gelen para da var. Israel bu paranın Hamas yoluyla Gazzelilere ulaşmasına bu kez karşı çıkıyor. Çünkü bu paraların ihtiyacı olanların ellerine geçmesini istiyor. Hamas ise arabulucuları reddediyor. Ve eğer para bir an önce eline geçmezse yine roketler atacaklarını iddia ediyor. Buyrun bir tehtid daha!
Dünya, direk ya da endirek olarak, Israel'e karşı Hamasa destek çıkıyor.
Bana sorarsanız Hamas deyince tüylerim ürperiyor. Hamas bana çok şeyi hatırlatıyor. Mesela II. İntifada'da, Israel'de yaşadığım ilk senelerimi. Otobüslerin havaya uçtuğu zamanları hatırlatıyorlar bana. Çocukların, kadınların, sabah işlerine gidenlerin kafalarının, bacaklarının, kollarının koptuğu, ceset parçalarının binaların duvarlarından kazınmak zorunda kalındığı intihar saldırılarını yaşadığımız günleri hatırlatıyorlar bana. Kafelerde, restolarnlarda, okula gidenlerin beklediği otobüs duraklarında haftada bir ya da iki patlayan bombaları. Bir iki sene içinde 1000'den fazla sivilin acımasızca parça parça edildiği günler unutulur gibi değiller. Bu eylemlerin arkasında Hamas ve Islami Cihad vardı.
2006'daki son Gazze seçimlerinde (!) , Fatah'a karşı zaferle çıktıklarında Fatah'ın adamlarını binaların damlarından aşağıya atanlardan kurulu bir örgüt bu. 2014'teki Gazze-Israel çatışmasında ise Gazze'de Israel'in yararına ispiyonluk yaptıkları iddialarıyla yakaladıkları gençleri canlı canlı motosikletlerin arkasına bağlayarak en acımasız şekilde öldürüp, Gazze sokaklarında cesetleri örnek olsun diye sürenlerden meydana gelenler. Camilerin, hastanelerin, ambulansların cephanelikleri saklamak için kullandıklarını bildiğimiz insanlar bu insanlar.
Son günlerde, kuzeyden ve güneyden olan tehtidler hiç bitmiyor. Kuzey'de Hizbullah geçtiğimiz hafta son tehtidini savurdu; "Eğer Yerusalayim'de kırmızı çizgiyi aşarsa İsrael bu kez onlara süprizimiz var der gibiydi öksüre öksüre konuştuğu son tayında Nasrallah. Bu kez, Ortadoğunun çehresi değişecek diyorlar onlar da.
Hizbullah'ın elinde 150.000 roket var, Bu roketleri Hizbullah'a kim verdi sanıyorsunuz? Avrupa'nın Israel'e karşı desteklediği İran. Batının, medeniyetin ve insanlığın düşmanı olan radikalleri Israel'e tercih edenlerin destekledikleri terör devleti tarafından büyütülen radikal grup kendince Israel'e saldıracağı en uygun zamanı bekliyor.
Hamas, ise kendi halkının sefilliğinden istifade eden, bununla beslenen, bununla kendini ayakta tutan radikal bir örgüt. Dünya Israel'e karşı durdukça onlar daha da cesaret topluyor güçleniyorlar. Dünya Israel'in elini kolunu bağladıkça bu radikal örgüt ona verilen paraları direk cebine indirmeye kalanla da tüneller kazıyıp, roketler yapmaya devam ediyor. Halkı bastırırken, bir kısım insanın sefa sürdüğü bir yer olmaya devam ediyor Gazze.
II. Dünya savaşının ardından Birleşmiş Milletlerden aldıkları parayla bir teknoloji devi haline gelen Japonyaya karşılık, bugüne dek Japonların iki katı yardımla halkını süründürmeye devam edenlerin Gazzelilere yaşattıklarının hesabınıysa kimse sormuyor.
Hamas, sefillikten besleniyor. Hamas bir yetmiş yıl daha geçse Israelí tanımayacaktır. Çünkü bu koşullar Hamas'ın işine geliyor. Şu an büyük bir kırılganlık içinde bulunduğumuz bu sözde ateşkes günlerinin hiç yoktan yeni bir çatışmaya yerini bırakması olası görünüyor. Herşey Hamas'a bağlı.
Israel bulunduğu koşulları belirleyenin karşısındaki terör örgütü olan tek demokratik ve sözde özgür ülkedir.
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder