12 Mart 2022 Cumartesi

Savaş manzaraları


İnsanlık dramı yazıldığı zamanlardır kimi kişilerin ne kadar özel olduklarını ispatladıkları anlar.
Polonya sınırına yığınlan milyonlar için bir şeyler yapmak, yardımcı olmak için kendilerinden vermeye hazır olan insanlar var. Polonyalılar, Almanlar, Moldovyalılar....
Kameralara yansıyan görüntüler, keşke hiç olmasaydı dediğiniz bu karmaşanın ortasında yaşlılara, çocuklara, genç ama güçsüz kalmışlara ellerini uzatmaya hazır olan insanları gösteriyorlar..
Küçücük bir karavanla kilometrelerce öteden gelen Polonyalı genç bayan, buz gibi soğukta titreşen insanlara çorba dağıtıyor. Bir diğerleri çocuklara çörekler tatlılar veriyorlar. Genç, gönüllü insanlar, bir anda ateş çemberine dönen şehirlerden annelerinin kucaklarında kaçırılan bebeklerin ağlamalarını teskin etmeye çalışıyorlar.
Sadece üzgün olduklarını belirtmekle yetinmeyen kocaman yürekli insanlar var dünyada...Kendilerinden bir iki damla göz yaşı ve üzgünüm sözlerinin dışında şeyler vermeye hazır insanlar...
Bundan sayılı günler öncesine kadar normal bir yaşam süren, diğerleri gibilerinin bir günden diğerine tek bir kişinin değiştirdiği kaderlerine herkes isyan ediyor. Ve bazı insanlar isyan etmenin ötesinde, onlar için bir şeyler vermek için savaşıyorlar.
Almanya sınırında onlara evlerini açmak için bekleyen melekler var.
Dünyanın her bir ucundan gelen doktorlar var. Yaralıları tedavi etmek için.
Nereye ateş ettiklerini bile bilmeyen Rus askerleri sadece vuruyorlar. Bazen çocukları, bazen sakat insanları hedef alıyorlar...
Kardeş kardeşi vuruyor.
Bugünlerin hesabını unutmayacak insanlar. Düne kadar birbirlerinden nefret etmek için sebepleri olmayanlar, nesillerin unutamayacakları yeni yepyeni hesaplar açıyorlar. Yaralar kapansalar da bir gün, geriye kalanların zihinlerine yerleşen dehşet silinmeyecek.
Bir diktatörün ektiklerini nesiller biçecek.
Geçen akşam Polonya'daki sınırda, soğukta bekleyenlerin orasında bir yerde, İtalya'dan, yine onlara dost birisi geldi yanlarına. Upuzun yollar teperek... Bir piyanist... Eski pianosunu meydanda kurmuş çalıyordu.. Tüm ümitlerini bir anda kaybeden insanlara bir kaç nota çalıyordu meydanda..
John Lennon'un bilindik bestesini, buz gibi rüzgarın kestiği parmaklarıyla yorumluyordu. Günlerce bomba sesleri duyanlara müzik dinleterek bir an için dehşeti unutturmak için çabalıyordu.
Korkudan ve soğuktan titreyen bedenleri teskin emek için çalıyordu.....
Ne kadar süreceği belli olmayan bir savaş yüzünden mülteci durumuna düşen insanlar... yuvalarını, okullarını, vermeleri gereken en önemli sınavları, üniversitelerini, iş yerlerini arkada bırakmışların bir anda kaybolup gitmiş hayatlarına nereden nasıl devam edeceklerini bilmeyen, genç yaşlı kulaklara "Living life in peace!"; Barış içinde bir hayat hayaliyle gelmişti İtalyan piyanist...

Şimdilik, savaşın günleri sayılıyor.. Sanırım 18. gün oldu...
Ukraynanın çok ötesinde bir yerlerde...çoktan yıkılmış hayatların hesaplarıni tutan yok...(Sanırım olaylara tepkiler global etkilere göre değişiyor )

Yemen'de kaç çocuk öldü sayan var mı? 
Oraya da bir piyanist gitseydi keşke!!!



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder