"Kadınlar Günü" üzerine
Bugün, "Dünya Kadınlar Günü". Batı'da, Doğu'da, modern ülkelerde, kimi çağ dışı zihniyetin yeterince ağır bastığı yerlerde dahi, kısmen de olsa bu konu üzerine iyi kötü bir kaç satır bir şeyler yazılıp çiziliyor.
Çoğu insanın "Kadın Hakları " hakkında genel bir bilgisi olsa da, toplumun ileri gelen kişilerinin, halka dünden bugüne kadının, sosyal, ekonomik ve siyasi statüsü üzerine vermeleri gereken çok fazla mesaj mevcut.
Uzun insanlık tarihinin bugünlere dek tam olarak aşmayı beceremediği problemlerden biri olan kadın erkek eşitliği konusu üzerine insanları çok daha fazla aydınlatmak önemlidir. Bu konuda dünya genelinde çok daha fazla çaba harcamak gerekmektedir. Bunu biz kadınlar kesinlikle biliyoruz. Belki de, biz, moden toplumlar içinde yaşamak şansına sahip olan kadınlar bu konu üzerine çok daha bilinçliyiz.
Sonuçta Kadın Haklarının en çok dile getirildiği yerler Batı ve Batı kültürüne yakın olan ülkelerdir.
Ancak Batıda bile Kadın Haklarının yüzde yüz elde edilemediği biliniyor.
Dünyanın en modern toplumlarında bile hala yaşanmaya devam edilen sorunlara ve eksiklerin mevcudiyetine karşılık Doğu'da, Afrika'da kadınların durumu çok çok daha zordur.
Bulundukları berbat şartları doğal gören kadınların yaşadığı bu toplumlar sorunun düşündüğümüzden daha karmaşık olduğunu da hatırlatıyorlar insana.
Bugüne dek kadınlar içinde azımsanmayacak bir yüzde yaşadıkları ikinci sınıf hayatı, köle düzenini doğal karşılayacak kadar bilinçsizler.
Ya da olaya farklı bir yönden baktığımızda, yeryüzünde hala daha bir çok toplumda, kadınlar sistematik olarak cahil bırakılarak, bilerek ve isteyerek sömürülmekteler.
Bir nesilden diğerine, anneden kıza, yaşadıkları şartları, olması gereken bir durum olarak düşünen o kadar çok kadın mevcut ki. Öncelikle birilerinin bu insanları uyandırması gerekiyor.
Ve bu şekilde, Kadınlar Günü'nün, kadın haklarının, yeterince konuşulmadığı, bu mevzunun kulak arkasına atıldığı, ataerkil düzenin mevcut düzenleri olduğu kimi toplumlarda sadece kimi kadınların tek başlarına bir şeyleri yıkıp, sahip olmak istedikleri eşitliği elde etmeleri çok zor olacak gibi görünüyor.
Kadınların köle zihniyeti içinde yaşatıldığı üçüncü dünya ülkeleri ve endüstrileşme yolundaki bir çok yerlerde, Batı'ya nazaran bu konu çok daha az konuşulmakta.
Sorunda burada başlıyor. İnsanların konuşma özgürlüğü olduğu, kendi haklarını korumak için girişimlerde bulunabildikleri hukuk devletlerinde problemler ve konuyla ilgili yasalar gündeme getirebildiği oranda bir ilerleme sağlanabiliyor. Diğer ülkelerde bu mevzu çok basit bir bağlamda kaldığı sürece kadınların, toplumsal ve bireysel haklarını elde etmek etmeleri, sorunlarını aşmaları mutlaka çok daha zorlaşıyor.
Kadın erkek eşitliği için gereken anlayış toplumun temelinde hiç olmadığı sürece, sorunun birinci derecedeki tarafı olan erkekler ataerkil anlayışa sonuna kadar bağlı kalmaya devam ettikleri sürece, babadan oğula, erkeğin kadının üzerinde kurduğu patronluk anlayışı ve bu kültürün devamı söz konusu oldukça hiç bir şeyi değiştirmek mümkün olama. (Ki neden olmasın?? Bu toplumlarda bu anlayışla, toplumun belli bir bölümü istediğini yapmak ve yaptırmak şansına sahipler. Eşitlik veripte ne yapacaklar??
Erkek egemenliğini koruyan toplumsal kodların dışına çıkılmadığı sürece, bu toplumlardaki kadınların bir şeyleri değiştirmeleri imkansız olacak. Binlerce yıldır devam eden toplumsal yapının değişmesi için çok köklü bir devrim gerekiyor. Bu devrimse kültürel bir ön değişim sonucu gelebilir ki şimdilik o değişimi gösteren işaretler belki sadece bazılarında, o da son derece minimal düzeydedir.
Kısaca bu bize özel günde her birimizin anlamlı mesajlarımızın kendi çevremizde belli bir farkındalık getirebileceğini unutmamamız önemlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder