7 Mart 2022 Pazartesi

Bırakın evreni kendi halinde daha güzel

Doktor ve asistan bir taraftan ağzımın içine gömülmüşler sanki. Adam kemiğime delik açmakla meşgul.  Ağzımın kenarından sarkan inceden bir hortum.  Ve asistan diğer taraftan doktorun direktiflerine göre çekmeceden bir şeyler verirken ikisi sürekli konuşuyorlar. Bense ne konuştuklarını kesinlikle anlamıyorum. Belki de, her dilde aşağı yukarı benzer olan kelimeler dışındakileri anlamıyorum diyeyim.

Dr. Andrei, Rus mu yoksa Ukraynalı mı en ufak bir fikrim yok. Yanındaki, uzun boylu sarışın bayan asistanın geldiği ülke ve şehrin neresi olduğunu da bilmiyorum. Prosedürün heyecanıyla, merak sorularımı o an için kendime sakladım.  Tek bildiğim, her defasında fonda hafif klasikler çalan minik klinikte bu kez sadece Rusça haberler var. Hayatlarına bir yerde her zamanki gibi devam etmeye çalışırlarken düşünceleri belli ki bu savaşla meşgul. Israel'in Rişon şehrindeki bu küçük iş yerinde para kazanmak için ter dökerlerken, bulunduğumuz yerden çok uzaklarda, kuzeyde bir yerlerdeki karmaşa belli ki onları da yeterince etkiliyor.

Son durumu aralarında tahlil ettikleri kesin. Yıllar evvel bıraktıkları bu bölgede bir anda çıkan çatışmalar sadece onları değil tüm dünyayı endişelendiriyor. Ancak onlar için geride canlarının bir bölümünün kaldığı bu topraklar başkalarından çok daha fazla şeyler ifade ediyor.

Onlar arkalarında sadece bir ülke, bir şehir değil belki de bir ev, bir yuva, bir aile bıraktılar. Belki kardeşleri bombardımandan kaçanlar arasındalar.

2014'te Ukrayna tarafından desteklenen ayrılıkçı milislerle Ukrayna ordusu arasındaki savaştan kaçanlar bu kez kuzeyde, bir ikinci kez bombardımanlar ve çatışmalara yakalanmışlar diye yazıyordu dün İngiliz sitesi BBC..Ukrayna'nın güneyindeki savaştan, bir kaç yıl evvel kaçarak geldikleri, Kiev yakınlarında kiraladıkları evin penceresinden çektikleri görüntülerden sonra yeniden yollara düşmek zorunda kalanlar...

Dün bu ülkeyi biraz daha fazla tanımak istedim birden. Ukrayna'nın savaş öncesini görmek, normal bir gününü yaşamak istedim görüntülerde. You Tube'da bundan bir kaç ay evvel çekilmiş gezi videoları izledim. Bundan bir iki sene evvel çekilmiş kimi video çekimleri aradım. Bugün bombardıman altında olan şehirleri huzur içindeyken görmek için.

............................

Bu sabah evden çıktığımda, her zamanki gibi kuşlar heryerde cıvıl cıvıl ötüşüyordu. Yeni bir günün sessizliğini hissedebilmek şansına sahip olduğumuz için bir kez olsun şükrettik mi acaba?

Barışın hayatın en doğal parçası olduğu şehirlerde yaşayan insanlar ne kadar şanslı olduklarını anımsatırlar mı hiç kendilerine? Kaç kez evlerinden çıkmaktan korkmak için bir sebepleri olmadığı için Tanrıya teşekkür ederler?

Yataklarında huzur içinde uyuyabildikleri için??.. Bombalardan kaçmak zorunda kalmadıkları için? Çadırlarda uyumadıkları için? Sakat, çocuk, hasta ya da güçsüz oldukları halde, bir yerden diğerine kilometrelerce yürümedikleri için?

Bir parça ekmeğe hasret kalmadıkları için?

Kendilerine ait bir sıcak bir yuvaları olduğu için?

Öldürülmekten korkmadıkları için?

Yeryüzünde, doğanın insanlara verdiği mükemmelliğin bozulmadığı şehirlerde doğup yaşayabilme şansına kaç insan sahip acaba?

Yolların kenarlarında açan çiçekler rengarenkti bu sabah.

İnsan elinin bozmadığı her yer çok güzel bu evrende. Dünya en yalın haline bırakılabilseydi keşke. Hiç dokunmamış olsaydık bu topraklara, ağaçlara, denizlere.

İnsan eli yapmaktan çok yıkıyor, bozuyor, yokediyor.

Ukrayna'da da düne kadar insanlar sabah işlerine gidiyorlardı.

Şimdi caddelerde cesetler var.

Yeniden bir ülkede,  bir nesil daha, bir yerlerde savaşı yaşıyor. Tek bir kişinin yıktığı barış köprüsü, iki milleti sonsuza dek ayırmaya yarıyor. Bir kez yıkılan dostluğu yeniden inşa etmekte zorlanacak o insanlar. Halbuki düne kadar sadece kardeştiler...komşuydular..benzerdiler birbirlerine.

Tarihse sanki bir anda sil baştan yazılıyor.

Soğuk Savaş çoktan bitti derken, sıcak, sıcacık bir savaş, dünyanın en olmayacak bir yerinde çıktı.

Üçüncü dünya savaşını görmeyiz derdik biz. ( Umarım yine görmeyeceğiz)

Nükleer tehlike 1945'te sonlanan o son büyük savaşın ardından bugünlere dek insanlığı bir delilik yapmaktan alıkoymuş gibiydi.

Şimdi birden bir kıvılcım çıktı.

Bu kıvılcımın bir anda yanlışlıkla  (!)  başka yerlere sıçraması demek evrenin sonunu getirmek demek olabilir mi?

Peki kimsenin bunu istememesi farkeder mi?

Bir deli yeter mi tüm evreni bir ateş topuna çevirmeye??!! Umarım yetmez!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder