16 Şubat 2022 Çarşamba

Bir kule inşa etmek 

Danielle'in bir yaşında iken küvetin içinde oynadığı bir günü hatırlıyorum. Boy boy, renkli küçük kalıpları sıraya göre iç içe koyuyordu. En büyüğünden, en küçüğüne beş altı renkten oluşan  kovacıklardı bunlar. Suyun içinde kah ellerini çırparak, kah sevinç çığlıkları atarak,  huzur içinde, kimi anlar kendi kendine sessizden bir şarkı mırıldanarak keyifle oynadığı günlerden bir gündü yine...

Onun için bu küçük kovaların boylarını, sıralarını şaşırmak diye bir durum söz konusu değildi. Daha dün dünyaya gelmiş bu çocuk elindeki oyunu gayet iyi bellemişti. Saniyeler içinde birbirlerinin içlerine yerleşen kovalar, rengarenk bir bütün oluşturduğunda ondan ve benden mutlusu yoktu.

Sadece bunu izlemek bile yeterliydi.

Cocukların gösterdikleri en minimal başarıları, küçücük jestleriyle, mimikler ve sizi isminizle çağırdıkları  o ilk günlerde kalbinizde duyduğunuz sevinci tarif etmek zor.

Danielle'in en sevdiği oyunların içindeydi; puzzle'lar, üst üste dizilen bloklar. Ve o küçük tahta bloklarla oynamayı belki onun kadar ben de severdim.

O bloklardan kule yapabilmek için gösterdiğimiz çaba keyif verirdi bana da. Birinciyle başlayıp, gittikçe yükselen bir kule inşa etmek.

Ardı ardına birbirlerinin üzerlerine koyduğunuzda, kule yükseldikçe, göstermeniz gereken itina ve dikkatte aynı oranda yükseliyordu.

Yaşamın kendisi gibi. Hayatın bir çeşit puzzle, bir çeşit kule gibi nasıl da parçalardan oluştuğunu hatırlatıyordu bu oyun.

Yaşam ve bu yaşama ait olan herşeyi; insan ilişkileri, kariyer, sevgi bağları....

Bir şeyleri inşa etmek için gösterdiğimiz özen, çaba, gayret, itina...

Alınan sonuç  gösterilen gayret kadar değerli oluyor.

Ve hayat bir hedefle başlıyor ve o hedefte bir bedelle geliyor.

Bir damla mutluluk için gösterdiğimiz çaba bazen kocaman olabiliyor. Yine de hayat herşeye deger diyorsunuz.

Hiç bir şey karşımızdaki insan için yaptıklarımızın karşılığındaki sevginin yerini almıyor.

Bize yakın insanlar için hissettiklerimiz, onlar için yapabileceklerimiz...

Fakat  sonunda biri gelip, itinayla, emekle inşa etmeye çalıştığınız herşeye bir tekme attığında, hayatın anlamını, bazı şeyleri sizden çok farklı kavrayan, çok farklı açılardan bakan bir insanın gayretinizi, hissettiklerinizi,  görememesi bizi ne kadar üzse de, hayatın zor yönlerini, bazen en basit olayların en yıkıcı şekilde  sizi sarsabildikleri gerçeğini çıplak haliyle karşınızda bulabiliyorsunuz yeniden. 

Aynı canı taşıyan insanlar hakkında dahi yanıldığınız gün bir defa daha anlıyorsunuz ki,  "Hiç bir şey zorla yürümüyor!"

Gösterdiğiniz iyi niyeti katiyetle görmeyenler tüm size ce emeğinize bir tekme atmak için bir kenarda bekliyorlarsa  inşa ettiğiniz  kuleler mutlaka yıkılır.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder