Israel nüfusunu nasıl bu kadar hızlı aşılamaya başladı.
Kimi gün yaptığım işlemlere göre, bir yirmi dört saat içinde zaman zaman kaç kez tuşladığımı bilmedigim nüfus numaramın buraya göç ettiğimden beri ilk ezbere öğrendiğim şeylerden biri olduğunu düşündüm.
Nüfus kağıdınız resmi bir merci karşısında kim olduğunuzu gösteren bir kimlik olmasının ötesinde sizin de aynı mercilerden, devlet karşısında ne gibi haklar talep etmeye hakkınız olduğunu da belirler..
Israel nüfusunda kayıtlı olan bu numaram bu ülkede dini ve dili ne olursa olsun her Israellinin ( Israel vatandaşı olan Yahudi ya da Müslüman Arap, ya Çerkez, dürzü veya bedevi..... ) sahip olduğu hakların anahtarı olan seydir.
Geçmişte, doğup büyüdüğüm Türkiye'de de aslında nüfusumun üzerinde bir numara olduğunu hatırlarım.
O numaranın bir işlevi olması gerektiğini bile düşünmemiştim, belli zamanlara kadar.
İnsan yaşadığı sistemin kendisine verdikleri ve vermediklerine göre ya akıllanıyor ya aptallaşıyor sanırım.
Hayatım boyunca pek kullanmadığım bir numara sadece resmimin yanında kayıtlıydı...
Bu numaranın tek bir özel önemi vardı. Devlet benim kim olduğumu biliyordu, hakkımda kimi temel bilgiler devletin elindeydi. Ve resmi makamlar beni bir şekilde takip altında tutmak şansına sahiptiler.
Ancak benim bu numarayla vatandaşlık haklarına sahip olduğumu gösteren bir işaret pek mevcut değildi.
Hiç öyle bir hak varmıydı ki?
Türkiye'de her hususta kendimizi sadece kendi ellerimizle koruyabildiğimiz kadar korurduk.
Kendi kişisel gücünüzün yettiği kadar.. Öncellikle bu iş paranın yardımıyla olurdu ve kimi tanıdık yoluyla elde edebilecekleriniz de vardı..
Fakirseniz sürününürdünüz.
Israel'e geldiğimdeyse ilk günden bir sağlık sigortam olduğunu anladım...
Yaşadığım yerde bana verilen bir listeye göre seçtiğim bir aile doktorum vardı.
Çok genç bir doktor çıkmıştı karşıma..
Adamı sadece aile doktoru değil, psikolog gibi aldığımı anımsıyorum..
Daha çok yeni bir doktor olmasının verdiği bir sabır vardı onda....
Arkadaşımı da hemen ona taşımıştım.
Adam sadece doktorumuz değil, ilk yardımımız olup çıkmıştı. ( İstisna bir durum olduğunu kabul etmem gerek)
Israel'de aile doktoruna her bir kaç vizit'ten sonra küçük bir ücret vermek durumundaydık, O da banka hesabımızdan inen bir şeydi.
Burada sağlık sistemi daha Israelín kuruluşundan çok öncelere. 1910'lara dayanan bir şeydir..
İstadrut denenen kurumla ilk adımları atılan bu sistem buraya yerleşen Rus Yahudilerinin, birlikte yaşama başlarken attıkları ulusal temellerden biriydi.
Herkese ulaşan bir sağlık sistemi kurmak.
Bugün Israel'de dört büyük kuruluş tüm nüfusu kapsayan sistemin parçasıdırlar.
Sizin sağlığınızı ( hasta olamadan evvel!!) sizden çok korumakla yükümlü dört büyük sağlık kuruluşu..
Kırklarımın sonuna geldiğimde beni benden fazla korumaya çalıştıklarını daha iyi anladım..
Aslında ilk günlerden bu sistemin kolaylıklarından faydalandığımın farkındaydım.
Fakat yaşınız ilerlemeye ve kimi hususlarda artık risk grubu içine girmeye başladığınızda bunu daha çok anlıyorsunuz.
Son bir kaç senedir politik sistemde yaşanan tüm belirsizliklere ve kaotik ortamın getirdiği politik güvensizliğe rağmen yapılan araştırmalar Israellilerin büyük çoğunluğunun Israel'deki sağlık sistemine, üye oldukları sağlık kurumuna güvendiklerini ortaya koymuş.
Ben se son bir sene Corona yüzünden bir kaç sağlık testimi hep ileri tarihlere atarak sözde kendimi korumaya ( korkudan 😄 ) aldım.. Memografi , jinekolojik kontoller gibi kadınların ihmal etmemeleri gereken kimi rutin şeyleri her defasında pandemiyi öne sürerek ileri tarihe attım.
Ta ki yok artık diyene kadar!
Zaten memografimin tarihi geçmeden Sağlık kurumundan bana kağıt geldi..
Ne kadar tedirgin olsam da yazı masamda bilerek gözümün önüne koydugum kağıda bir kaç gün sadece şöyle arada bir bakmakla yetindim...Sonunda telefon açıp randevu aldığım güne dek!
Onlar duruma göre bazen kırkına, bazen ellisine gelen her kişiyi yapmak zorunda olduğu rutin kontrolleri için arayıp hatırlatıyorlar.
..........................
Israel, nüfusunu Corona'ya karşı aşılamakta gösterdiği hız konusunda dünya' da bir hayli ilgi topladı.
Almanya, Fransa ya da Hollanda gibi Sağlık Sistemleri mükemmel olan bazı ülkelerin nüfuslarını Corona'ya karşı aşılamakta gösterdikleri yavaşlıksa bu defa tartışma konusuna dönüştü.
Yakın zamanda Israel'de beklenen seçimlerin Netanyahu'yu çok daha hızlı harekete geçirtmiş olduğu ihtimali dışında , Israel Sağlık sisteminin böylesi bir toptan aşı kampanyasını götürebilecek deneyime sahip olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.
Israel'de her sene nüfusun azımsanamayacak bir bölümüne grip aşısı yapılmasından başka, İsrael felaket zamanlarında organize olarak toplu hareket etmeğe alışkın bir ülke.
Savaş sırasında, kimi özel durumlarda , sadece devlet ve yarı özel sağlık kurumları değil, askeriyenin öncülüğünde kurulan merkezlerde insanlara gereken yardım ulaştırılır.
Buna Corona testi yapılan merkez çadırlar ve aşı yapmak için miluime çağrılan paramedik askerler dahildir. ( Israel'de kırk yaşına gelene dek her erkek senede kırk gün askeriye'de mecburi görev alır, bunun adı miluimdir )
Yüksek fiyatlardan kaçınmayarak Pfizer'la anlaşarak büyük bir stok aşı getiren devlet ilk iki hafta içinde bir milyon insanı aşıladı bile.
Aynı tarihte Fransa'da bir haftada'da sadece 5000 kişi aşılanmıştı 😢
Fransa'da ağır işleyen bürorasiye karşılık, Israel'de huzur evlerinde yaşayan yaşlıların en az yüzde ellisini yine ilk iki haftada aşıladılar.
Bir taraftan sağlık kurumlarındaki yeterli istihdam, diğer taraftan tecrübe sahibi sistem ve Israel'de böyle zamanlarda gönüllü hizmetten kaçınmayarak uzun saatler çalışmak için baş vuran çok insan olması da bunda etkilidir.
Planlama ve hazırlık hataları dışında uzun zaman Avrupa virüs'ün belki kendiliğinden kaybolacağını ümit etti.
Almanya ve Fransa hangi şirketin aşısının daha güvenilir olduğunu bilmemenin ikilemiyle hareket ederlerken, uzun bir zaman hangi aşıya onay verip vermeyeceğinin tartışmasını yaparken Israel Pfızer'la anlaşmayı kapatmıştı bile ......
Avrupa bir taraftan kararsızlığının, diğer taraftan mükemmeliyetçiliğinin getirdikliyle hareket eden sistem yüzünden şimdi daha fazla zaman kaybı yaşıyor.
Israel'de yaşlıları bir an önce aşılamaya gayret gösterirlerken Fransa'da aşılar özel onayları bekliyor. Ardından her yaşlı beş gün evvel doktor kontrolünden geçirilip sonra aşılanıyor; amaçları her ne kadar insanları aşının yan etkilerinden korumak olsa da sonuçta bu harcanan zaman içinde çok daha fazla insan kaybeldildiğini de kesinlikle unutmamak gerekir.
Arada Modern Aşının dogdugu yer olan Fransa aşı yaptırmak konusunda en isteksiz insanların da ülkesi. Fransa'da nüfusunun sadece yüzde kırkı aşıya olumlu bakıyor. bu kuşkuculuk ta acaba sistemi daha da ağırlaştırmış olabilir mi?
Aslında Israel'de de hızla aşılanmaya geçilmeden evvel çok fazla insan aşıya karşıydı fakat kampanya başladıktan itibaren çoğu kişi fikir değiştirdi. Bir anda mutasyona uğrayan virüsün çok daha hızlı yayılmaya başlaması, diğer taraftan Israel'deki büyük hastanelerin başhekimlerinin, profesörlerin media'da aşının güvenilirliğini sürekli tasdiklemeleri insanları ikna etmişe benziyor.
Avrupa'da son günlerde en çok İngiliz Oxford/Astra/Zeneca adlı aşıya ümit bağlamış gibiler.
Çünkü özellikle Pfızer -70 derecede depolanması gerekirken, Oxford aşısının hem maliyeti çok daha düşük, hem stoklanıp , tranferlenmesi daha kolay deniyor.
Şimdilik Israel'e hem Pfızer hem de Moderna stokları geliyor yeniden.
Türkiye'de ise aşının parayla satılacağı söylendi.
Sonradan okuduğuma göre Çin aşısı bedava diğer aşılarsa eczanelerde parayla satılacakmış.
Dilerim şimdilik kendilerini kurtarmak için savaşan devletler, bir an once digerlerini de unutmazlar!!!
Batya R. GALANTI
Fransa'da 10 kişiden 6'sı Corona aşısı olmak istemiyormuş. Şu anki istatistiklere göre.
Zaten şimdilik Corona aşısı tam olarak anlamadığım sebeplerden dolayı
Israel'de aşı kampanyası yola çıkmadan günler önce bir çok insan ya etrafta gezen teoriler yüzünden korkutuldukları için ya da sadece aşının yan etkilerinden çekindiklerinden asi olmak konusunda çok gönüllü görünmüyorlardı.
Fakat Israelí bir an önce bu pandeminden kurtarmanın yolunu arayan başbakanın gösterdiği çabalar sonunda Pfızer ev Moderna gibi firmalarla herkesten evvel milyonlarca aşı temin etmeyi başarmasının sonunda son hızla başlayan asi kampanyası bir çoklarının fikirlerini değiştirmelerine de yardımcı oldu.
Ünlü insanların bu kampanya'da etkileri olduğuna inanıyorum. Televizyonlarda aşı olmanın pnandemiyi arkada bırakmamız için ne kadar büyük önemi olduğunu anlattılar. Öncü oldular.
Büyük hastanelerin baş döktorları ve tanınmış profesörler ,insanların asidan korkmaları için sebep olmadığını sık sık açıkladılar...
Asi binlerce insan üzerinde denenmiş ve onaylanmıştı.
Diğer taraftan doktorlar aşının güvenirliğinden kuşkumuz olmaması üzerine telkinde bulundular.
Ben de bir taraftan hiç bir zaman bu tip bir asi yaptırmamış olduğum için işin başında baya çekiniyordum.
Fakat sonuçta eşim olunca bana da birden cesaret geldi.. Birden bire bir çok insanı sırada aşı olurken gördüğümde, iki gün evvel Facebook'tan tanıdığım bir doktor arkadaşımın da aşı olduğunu bildiğimden son anda ani bir kararla iskemleye oturuverdim.
Ancak şimdi okuduğuma göre Fransızların yüzde altmışı asi olmak istemiyorlarmış.
Birden bire kimler daha akıllı acaba diye kuşkuya düşsem de benim için artık geç artık.
Diğer taraftan inanıyorum ki orada da asılara tam tempoda başlayana dek böyle düşünenler çok olsa da asılar başlayınca inanıyorum ki bu insanların içinden bir çokları fikirlerini değiştireceklerdir..
Israel'de de asılar başlayana dek çoğunluk kuşkuyla bakıyordu buna , şimdi herkes asıya koşuyor bir an evvel .
Bir an önce norml yaşamlarına dönmek için, seyahatlere yeniden çıkabilmek, restoranlarda yeniden yemek yemek..herşeyden önce iş yerlerini yeniden açabilmek için asi şart!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder