16 Mayıs 2022 Pazartesi

Radikal solun destekledigi fanatiklerin Israel'i çökertme arayışları


                                                                                                             Tel Aviv Universitesi'nde Filistin Ogrencilere karsi Israel bayragiyla duran genc kiz
Geçtiğimiz sene yaşadığımız Gazze çatışmasında çok farklı olaylara tanıklık etmiştik. Geçtiğimiz sene, İran destekli Hamas ve Hizbullah gibi örgütler özellikle sosyal medyayı kullanarak, Israelli Arapları bize karşı kışkırtmışlardı. 

Geçtiğimiz sene ilk kez, Gazze'den üzerimize yağan binlerce roketin yanında bir de  Israelli Arapların bizleri içeriden hedef aldıkları günleri gördük.

Yani,  Yehuda ve Somron ya da Gazze'de yaşayan Araplar değil..Israelli Müslüman vatandaşlar bize karşı bir anda cephe oluşturduklarını gösterdiler... Bizim  içimizde bizimle birlikte yaşayan Israelli Araplar,  Israel nüfusunun yüzde 20'sini meydana getirenler, Israel nüfus cüzdanı taşıyan, Israel'de doktorluk yapan,  Israel hastanelerinde hemşire olanlar, Maccabi sağlık kuruluşunda eczacı olarak çalışanlar, Tel Aviv Üniversitesinde yüksek lisans öğrenimi gören, Israel'deki kimi avukatlar içinden bazıları... bir anda birileri tarafından bize karşı kışkırtıldılar. Belli ki bir anda bu ülkeyi içten yıkabileceklerine inandırılmış olanlar vardı. Onlar  bir rüyanın içine girmişlerdi. Ya da girdiler!!

Son senelerde,  Israel'e kızgınlığı artan molla rejim bizimle gittikçe yeni yeni mücadele yolları aramaya başladı. Cyber ataklar karşılıklı devam ederken,  son Gazze Savaşı sırasında bize karşı bir ikinci cephe oluşturma fikrinin ilk uygulamasını, promosunu da ufaktan yaşadık.  Önümüzdeki savaşlarda, içimizdeki Arapları bize karşı ayaklandırarak ülkemizi dört bir yandan gelecek daha zor bir mücadeleye doğru itmeye devam ediyorlar.

Kendi ülkemiz sınırları içinde neler yapmamız ya da yapmamamız konusunda bizi  uyaracak ya da tehtid edecek  kadar kendilerinde güç görenler var son zamanlarda.   Israel'in neresinde bayraklarımızla gezebileceğimizi tayin edecek kadar güçlendiler. Israel'i yönetenler bu tip şeylere göz yumdukça,  onlara bu olanağı tanıdıkça, onların bizlere koydukları şartlara boyun eğdikleri sürece kendilerinde daha fazlasını yapmak için güç görmeye başladılar.

Geçen yılki çatışmalarda bir anda yaşadıkları şehirleri ateşe veren, Yahudilerin evlerine girmeye yeltenen, sokaklarda Israellileri linç etmeye kalkanları unutmadık.  Yahudi devletinin sınırları içinde Tora rulolarının sokaklarda nasıl yakıldıklarını gördük....Evet, bu saldırıların arkasından bizden çıkan kimi serseriler de onlara aynı dilden cevap vermeye kalktılar ki bu bizim için en olmaması gerekendi. Çünkü bu tip karşılık vermeler sadece başlayan bir ateşi daha da büyütmeye sebebiyet verir.  ( Asayişi devletin güvenlik kurumlarına bırakmak her zaman en doğru yoldur.) 

Fakat, hükümet içindeki radikal sol ve İslamcı partilerin arkalarından giderek, koalisyonun ( her ne pahasına olursa olsun )  dağılmaması ve yeni bir seçim yolunun açılmaması ( ki yeni bir seçimin hepsinin politik hayatlarının sonu demek olduğunu bildikleri için)  adına her duruma amenna demeye devam eden sözde sağ eğilimli, yüzde beş oyluk başbakanımız son dönemlerde içimizde bu ülkeye ve bütünlüğüne karşı kalkanlara,  ülkenin güvenliğini tehtid eden gruplara karşı durmayarak, onlara  ödünler vermeye devam ederek, İran'ın kışkırmalarına gelen kimi anarşistlerin Yahudi Devletinin onlarla mücadele edecek güçten mahrum olduğu imajını vermeye devam ediyor. Bu da onları bize karşı daha da saldırgan davranmaya itiyor.

Bir taraftan, İran güdümlü terör örgütleri ve içimizdeki ve yanımızdakileri bizlere karşı kuranlar var... bir diğer tarafta Israelli Araplar içinde bu akımlara ses veren yine kimi radikalize olmuş gruplar mevcut. 

Tüm bunlar yetmezmiş gibi,  bir de Yahudiler arasında kimi sol radikaller, sol media, Israel Akademik çevresinin büyük bir bölümüyle, demokrasi  palavraları ağızlarından düşmeyenler  var. 

Yaşadığımız bölge Avrupa'nın göbeğiymiş gibi davranmaya devam ederlerken, süslü entellektüel takımının yapmacık ve gerçek dışı mülayimliklerinin getirdiklerinin hesabını sonunda yine biz vermek zorunda kalacağız.

Siyonizmi dünyada "ırkçılıkla" bağdaştıran Israel düşmanlarıyla aynı cephede kendilerini göstermek isteyenler ve yazdıklarıyla, kimi sanat gösterileri, tiyatro oyunlarıyla, filmlerle karşımızdaki düşmanlara çanak tutan Yahudi entellerin tek amaçları, kendilerini Batının içinde serpilen hümanist ve demokrat entel akımın bir parçası olarak göstermek kavgasıdır.

Kendilerini bu ülkede yaşayan, hakltan ve daha basit insandan... kısaca diğerlerinden ayırmanın bir parçası da bu kavgalarıdır. Onlar, "barışçıldırlar"(!). Onlar agresif değildirler, onlar demokrattırlar. Onlar sokaktaki basit insanla bir değildirler. Vahşi (?!) ve körü körüne milliyetçi (!)  olamazlar. Onlar akademik kariyerin bir parçası olarak, kimi "aydınlık"çevrelerin, kimi dünya standartlarının aradıkları özellikleri taşırlar. Aslında amaç sadece kendi ideallerini birilerine kanıtlamaktır belki de. Onlar sözde liberaldirler,  Arapların haklarını başkalarının haklarından önde tutarlar, onların bize yaptıklarını görmezden gelmek dahil olmak üzere, bizi yok etmek arzularını bile anlayışla karşılamaya hazır görünürler....Onları her halleriyle kabul etmeye gelmeye gelen bu çok entel insanlar,  kendi içlerindeki basit Yahudiye yukarıdan bakarlar. Çünkü onlar daha bilgili ve ölçülüdürler

Bizi içten fethedenlere göz yummak bunlar için demokrasinin bir parçasıdır.. Bizim bayrağımız siyonizm'in bir sembolü olduğu için onlara göre Arapları gücendirebilecek diye asılmamaları gereken bir bez parçalarıyken aynı enteller Filistin Bayraklarını asaanları sevgiyle selamlarlar çünkü demokrasiye göre içimizde yaşayan azınlıkların bayraklarını asmaları özgürlüklerinin bir parçasıdır. ( İki yüzlüler!!)

Ve bu iki yüzlü fikirlerle dışarıdaki düşmanlarımıza sempatiyle bakarak, kendi içimizdeki bölünmelere çanak tutan bu tip radikaller yeri geldiğinde bize saldıran  Arapların sırtlarını sıvazlayabilecek kadar kendi içimizdeki kendi düşmanlarımızdırlar.

Demokrasinin ve söz özgürlüğünün ülkemizin kuruluşundan beri bir parçası olması benim de en büyük gururumdur. Bu ülkede bizimle yaşayan kimi farklı grupların sözlerini istedikleri gibi ifade özgürlükleri ayrıdır, insanlara saldırmaya kalkmaları, ülkenin bütünlüğünü tehtid edecek hareketlerde bulunmalarıysa tamamen farklı bir şeydir.

Israel'de kimi entel çevrelerin Arapların bizi hedef alan tavırlarını görmezden gelmeye devam etmeleri ise inanılır gibi değildir.

Dün Tel Aviv Üniversitesi'nde Naqba Günü dolayısıyla,  ( Israel'in kuruluşu onlar için bir felaket günü olarak kabul edilmiştir), Filistinli öğrenciler, kampüs içindeki bahçede gösteri yaptılar. Ellerinde Filistin bayraklarıyla Israel alehinde propaganda ve gösteri yapan gruba karşılık başka bir öğrenci grubun karşılarına Israel Bayraklarıyla çıktığı anlarda, Filistinli öğrenciler Yahudi gençlere saldırarak onları dövmeye giriştiler. Yahudi öğrencilerden bazıları başlarına aldıkları darbeler yüzünden ilk yardım görevlileri tarafından olay yerinde tedavi görürlerken, üniversiteye gelen polisler kimi göstericileri tutukladılar.

Yine geçtiğimiz hafta, Israel Ulusal Radyosunda çalışan bir Arap genç, radyo'nun girişine, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla asılan bayrağa sinirlenerek bayrağı yerinden kaldırdı. Aynı radyo'da çalışan biri  ona bayrağı yerine koymasını söylediği için kendisine saldırarak dövmesi bizi artık şaşırtmıyor...Bu ve benzeri hareketler Israel'de son zamanlarda gittikçe artış gösteriyor.

Yine iki gün önce, Akko Şehrinde iki Yahudi genci Araplar linç etmeye kalktılar.

Israel demokrasisini bir zayıflık olarak algılayan bu insanlar , kendilerine verilen özgürlüğü, sadece demokrasiyi değil bu ülkeyi yıkmak için kullanmak istiyorlar. Keşke demokrasinin demokrasi kelimesinin anlamını ve değerini bilen bir toplumla yaşıyor olsaydık, Keşke temel yapıları bu sistemi uygulamaya yatkın bir toplumla yan yana yaşasaydık. Konuşanları, düşünenleri, karşı gelenleri linç etmeyenler, dövmeye ya da ve katletmeye kalkmayan gruplarla barışı arıyor olsaydık.

Şu an için her gün çevremizden duyduğumuz şeyler..tehtid...insanlara, bayrağımıza, yaşayan ruhumuza,  düşünenlere, gerçeği görenlere, Ortadoğu'da tek var olan demokrasiye,  kadınlara.... 

Yaffo'da yeşil bayrakların altında namaz kılanlarsa bu ülkedeki sükunet yerine Suriye'deki kaos'a özlem duyuyorlar....

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder