Geçtiğimiz haftalarda bir Cumartesiydi... Kendimizce çıktığımız yollardan birindeydik yeniden.. Natanya sahiline doğru arabayla yol alırken arka koltukta oturan Gal'in telefonu çalmaya başladı. Oğlumu evde olduğu saatlerde arkadaşlarının aradığı olsa da bu çok sık bir durum değildir. Gal her zamanki düz sesiyle cevap verdi. "Alo ! Evde değilim, annemlerle çıktım ". Karşıdaki sesi tanıyordum. Ron; "Ah! tamam, oldu o zaman ben eve gideyim !"diyordu.
Gal! Ron bize mi geldi? Evet!! Offff nasıl unuttun geleceğini?!!! Neden hatırlatmadın? Çok ayıp oldu!!
Aslında belki son bir senedir, beş yaşından beri tanıdığı arkadaşıyla sözleşip duruyorlardı. Her defasında bir sebep yüzünden iptal edilen buluşmaları artık kafamda hiç gerçekleşmeyecek bir randevuya dönüşmüş gibiydi. Ama bu defa Ron gerçekten gelmişti ve Gal evde bile değildi. Ronsa gayet sakin evine dönmüş ve olay kapanmıştı.
Otist bir insan olmanın getirdiği algılayış tarzı çok kez yaşanan olayları basitleştirebiliyor. Otist insanlar bir çok durumda. hiç bir şey olmamış gibi davranabiliyorlar. Onların hayatındaki kimi ayrıntılar büyük problemlere dönüşürken, normal insanların büyük tepkiler verebilecekleri durumlar rahatlıkla kabul edilip normal karşılanabiliyor...Bu kızın bizim evimize kadar gelip kapımızdan geri dönmeyi hiç sorunsuz kabullenmesi gibi. "Gal hani sözleşmiştik ya??!"gibi normal bir soruyu bile sormadan aynı rahatlıkla gerisin geriye evinin yolunu tutması, biz normatif sayılabilecek insanlar için şaşırtıcı olsa da onlarda durumlar ve olaylar farklı algılanıp farklı yaşanıyor.
Ron Gal'le aynı yaşta olan bir genç kız. Yani 17 yaşını bitirmiş olan bir ergen Ron! Onunla ilk kez beş yaşında, evimize yakın olan yuva'da Gal'in ilk senesinde tanıştığı bir arkadaşı bu.
Bu yuva, genel anlamda, konuşmada gecikme yaşayan çocukların devam ettiği, toplam beş çocuğun öğrenim gördüğü bir yuvaydı.
Bu yuvaya devam eden çocuklar belli bir öğrenim güçlüğü ve gelişimde gecikme yaşasalar da ve aralarında en az bir iki tanesinin daha ilk günden otizm teşhisi konulmuş oldukları bilinse de bir diğerleri hala daha tam olarak ne tip sorunları olduğu belirlenmemiş çocuklardı. Bu çocukların da daha sonra teşhisleri gecikmiş olan yüksek fonksyonlu otistikler oldukları ortaya çıkacaktı. Gal gibi mesela!!
Öğleden sonra Gal'i yuva'dan almaya gittiğimde Ron'un annesini görürdüm. Hayatı, olayları her zaman büyük bir rahatlıkla alan kişiliği çok yumuşak bir insandı bu. Yuva'ya her Gal'i almaya gelişimde, kızını bekleyen bu genç bayanla ayaküstü konuşan ben, ondan her daim olumlu bir enerji aldığımı hissederdim. Yüzünde hiç sönmeyen bir gülüşü vardı. Ses tonu hep yumuşaktı. Gayet mutlu görünen bu insan olayları, insanları ve dünyayı olduğu gibi seven biriydi. Ne azı ne de fazlası onu ilgilendirmez gibiydi. Pusette taşıdığı üçüncü çocuğuyla birlikte kızını yuvadan almaya geldiğinde o bir kaç dakika'da mutlaka uzun uzun sohbet ederdi benimle. Tam saati gelip, Gal'le birlikte yüzünde aynı annesi gibi, huzurlu bir ifadeyle çıkan, sapsarı saçları düzgün taranmış, kılık kıyafeti her zaman itinayla seçilmiş olan çocuk direk pusette oturan küçük kardeşinin yanaklarına bir öpücük kondurduktan sonra annesinin elini tutardı. Birlikte aynı yönde yürüdüğümüzde otomatik bir makine, ya da bir robot gibi o gün kafasında neler varsa anlatırdı Ron. Gal'se yeterince sessizdi. Ama ikisi yine de iyi anlaşıyorlardı. Dış dünyaya karşı son derece mülayim olan iki küçük çocuktular onlar. Saf dünyalarında, arkadaşlığın kendilerinden neler beklediğini bilmeden, farkında olmadıkları bir dünyayı ister istemez olayların getirdiği bir akıntının peşinde paylaşmaya devam eden iki küçük melek ve iki farklı dünyaydılar onlar....
Ron'la bugüne dek aynı okula devam ederken Gal, okulda birlikte senelerdir aynı sıraları paylaşttiği hiç bir çocukla gerçek bir yakınlık kurabilmiş değil bugüne dek. Her biriyle iyi anlaşan, her bir çocuğu bir diğerinden ayırmayan ve onları eşit şekilde seven oğlum aralarında özel bir iletişim kuramayan bu insanlarla, hep ilk günkü kadar "ayrı" bir yerden devam ediyor kendi yolunda. Onların yakınlaşması hep bir başkalarının rehbeliğine bağlı. Hep birileri onlar arasında bilinçli bir köprü kurmak için çaba harcamak zorunda.. Bunu kendi kendilerine başarmaları neredeyse imkansız.
Haftalardan sonra geçtiğimiz günlerde Ron, Gal'le bir kez daha sözleşti.
Bayram haftası evde olan çocukların ilk kez aralarında insiyatifi ellerine alarak sözleşebilmiş olmaları çok güzel bir girişimdi. Ve Ron bir öğleden sonra bize geldi. En son bize geldiğinde küçücük olan bu genç bayan, çok hoş bir genç kız olup çıkmış. Genelde evimize ilk gelen çoğu insan gibi o da ilk ilgisini köpeğe gösterirken, Pitzi onu hala hatılıyor olabilir mi diyorum. Köpekler bir kez gördüklerini bir daha unutmazlarmış. Ancak Pitzi'de olası bir demensia durumundan bahseder gibi olmuştu veterinerin biri.
Neyse, karşımızdaki koltuklardan birine otururken, konuşmasındaki olgunluğu ve bilinçliliğiyle beni büyüleyen bu çocuğun otist olduğunu bilmesem gayet normal bir genç kız zannedebileceğimi düşünmeye başladım bir süre sonra. Dakikalar geçtikçe gözlerime, kulaklarıma inanamıyordum. Seneler bu çocuğu normale o kadar yaklaştırmış ki.
Okulu bitirdikten sonra gönüllü olarak askeriyede hizmet vermek istediğini söylerken aklıma Gal ín korkuları geliyor. Bizimkisi hiç bir şeye hazır görünmüyor şimdilik.
Gönüllü hizmet demek, çok dindar ya da kimi bedensel ya da hafif mental sakatlıkları olan gençlerin normal askerlik yerine yine askeriye'nin denetiminde toplumsal hizmetler vererek, gönüllü olarak çalışmalarıdır. Askerlikten doğal olarak muaf olan gençlerin sadece kendi istekleri doğrultusunda, eğitim, hastane ya da kimi yardım kuruluşlarında iki senelik bir çalışma programına katılmaları mümkün. Keşke Gal de böyle bir şeyi yapabileceğine inanabilseydi diye düşünüyorum. Ama korkuları ve güvensizliği şimdilik onun açısından bir engel teşkil ediyor gibi görünüyor.
Ve oğluma seçme şansı verdiğinizde onun kaçmayı tercih edeceğini biliyorum. O sadece mecbur kaldığında rahatlar gibi. O zaman kendini ister istemez parçası olduğu bir programın içinde buluyor!!
Annem Ron'un bize geldiğini duyduğunda nasıl da heyecanlandı. Keşke çıksalar. Keşke birlikte olsalar derken bu iki çocuğun şimdilik sadece bir defalık bir buluşmada birlikte zaman geçirmekten başka bir şey yapmadıklarını anlatırken o yine de onların da aşık olmayı hakkettiklerini söylemeye devam ediyordu. O da haklı biliyorum ama yine ufak şeylerden olmayacak hikayeler yazmaya gerek olmadığını da ben anlatamıyorum.
Otist insanlar da aşık olabilirler mi? Olurlar herhalde. Onların herşeyi yaşamak şekilleri genelde farklı olsa da ...
Şimdilik o gün bugündür bir daha telefonda bile görüşmeyen bu iki çocuğu dürtüklemek adına, ben Gal'e her defasıda "Ron'a telefon etsene, onu bir kez daha çağırsana bize!!"dediğimde Gal iyice sinirleniyor bana...
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder