Geçenlerde bulunduğum bir toplantıda bana baklavaları gösteren bir dostum, "Bak orada baklavalar var! Tam senlik "dedi... Tam benlik mi?!! Yok kalsın. Ben Israel'e geldiğimden beri baklavalara elimi sürmüyorum. dedim. Neden mi? Çünkü Türkiye'de baklava yemiş olan birinin Israel'dekileri sevmesi çok zor. Burada baklava yapmayı bilmezler.
Ortadoğu'da ün yapmış bir çok yemek ve tatlının çıkış yeri neresidir diye düşünüyorum. Ortadoğu ve Akdeniz mutfaklarının özelliği olan bir çok yemek ve tatlılar tam olarak hangi ülkeden hangi kültürden çıkıp bu bölgenin tümüne yayılmış tam açık değil sanırım.
Mesela Türkler mantı çok severler. Ve ben Israel'e geldiğimde, Azerbeycan ve Türkmenistan taraflarından Israel'e göç eden Yahudilerin de mantı benzeri bir yemekleri olduğunu gördüm. Aynı şekilde, Avrupa'ya, uzanan hamurişi yemeklerin, özellikle İtalya'da yenen makarna ( spagetti ) ya da Ravioli gibi hamur yemeklerinin, binlerce yıllık Çin Kültürünün, Çin yemeklerinin Avrupa'ya kadar uzanışının bir işareti olduğu söyleniyor.
Türklerin de Orta Asya'dan Anadoluya geldiklerini hatırladığımızda, oralardan Anadoluya ve Akdenize hamurdan yapılan tatlıları getirmiş olabilecekleri mümkündür.
Ortadoğu'da hangi durakta durursanız en sık rastlayacağınız yemekler, kebaplar, falafel, mezeler ve kimi ortak tatlılardır. Ve sanırım bu tatlıları en iyi yapanlardan biri Türklerdir. ( Bir tek falafel Türkiye'ye girmemiş )
Ve ilk başta söylediğim baklava da bu bölgede her köşede yenilen bir tatlı. Ancak sanırım işin gerçek ustası Türkler. Türk kahvesinin yanında da zaman zaman ikram edilen baklava çok tatlı seven biri değilseniz içinizi bulandırsa da dünyanın en bilinmiş tatlılarından biri sayılır.
A bir de şimdi ben Türk kahvesinin yanında diye başlarken beni bir Yunanlı duysa o Türk kahvesi değil, Yunan kahvesidir der.
Bu bölgenin bir çok yemekleri, mezeleri ya da tatlıları size her yerde benzer bir atmosferi yaşatırken, Mesela Türklerin Yunanlılara baklavayı hediye etmiş olduklarını tahmin etsekte bir çok şey sadece iki kültürden gelen insanların tartışmasına açılabilir mi? O zaman da ortaya belki de güzel bir kavga çıkar. Hahaha özellikle birbirlerine bazen dostluk çoğu zaman da hısmi duygular besleyen, Türk ve Yunanlıları güzel bir rakı ya da uzo masasında oturtsak, neler olur? Şarkı söyleyip, tabak kırıp halay mı çekerler, sirtaki mi yaparlar yoksa birbirlerinin boğazlarına mı yapışırlar, bu iki benzer kültürün yan yana yaşayan uzak, yakın komşuları ??!!
Şurası bir gerçek ki, Türkler Osmanlı döneminde hakimiyet kurdukları Balkan toplumlarından ve Doğu'da Araplardan kendi mutfaklarına bir çok tatlar kattılar.
Bazen de galiba ustadan usta çıkabiliyor. Biri diğerinden öğrendiğini zamanla geliştirebiliyor...
Baklava'ya yeniden dönersem ( Baklava önemli bir konu :) ) dediğim gibi Israelli Arapların sattıkları baklava içine yükledikleri şeker miktarıyla şekerlenmiş, hamur yaprakları birarada bir tek kalıba, bir bloka dönüşmüş gibidir ve şurubuna katılan kimi baharatlarla sözde ekstradan bir aroma eklenerek zenginleştirilme çabalarıyla yeterinden fazla ağırlaşmış bir tatlıdır buradaki baklava. Bir iki denemenin sonunda, artık baklava gördüğümde en ufak bir özenti yaratmayan bu şeye dokunmuyorum bile, Ve buradakilerin yine de baklavayı severek yediklerini gördüğümde biz Sefaradların Ladino'da kullandığımız bir deyim aklıma gelir benim. " El quien no tiene la hermosa besa la mokoza!!.... Güzeline sahip olmayan sümüklüsünü öpermiş!!!
Seneler evvel kuzinimin Karaköy'deki Güllüoğlu'ndan getirdiği baklavanın tadını unutmayan Danielle bana bazen, Anne İstanbul'a baklava yemeğe gidelim mi? der
Benimse baklavadan başka bir sevdiğim şey vardı İstanbul'da.
İstanbul Kosova Et Lokantası'nda yediğimiz bir şeydi bu. Bir de Bakırköy Gelik'te.
İncecik bir kadayıf hamurunun içine konulmuş az tuzlu özel peynirle fırınlandıktan sonra üzerine dökülen şurupla hazırlanan bir tatlıya bayılırdım ben. Yiyeceğimiz eti yada diğer şeyleri değil bir tek onu düşünerek giderdim o iki lokantaya!!
Tabi bu tatlı Künefe'ydi.
Ve şimdilerde son bir kaç senedir Israel'i saran bir künefe tutkusu var.
Ben bir kez bunun da tadına bakmıştım yıllar önce Israel'de. O da korkunçtu,,, Kadayıf'in içini boyayla renklendirmeyi tercih eden Araplar, adeta çift kaşarlı tosta çevirdikleri tatlıyı gereksiz miktarlarda peynirle boğarken, üzerine ekledikleri gayet sulu ve bir o kadar da tatlı olan şurupla on tonluk bir şeker banyosunun ardından ortaya çıkan şey yenilecek gibi değildi.
Ancak bundan yaklaşık beş sene kadar önce Tel Aviv'de, bir Türk İşletmeci küçücük bir yer açtığı gün Israel'e yeni yepyeni bir künefe (Israel'deki deyişle, Knafe ) tutkusu girdi. Gece gündüz motor gibi çalışanların kuyruktakilere, yerinde yetiştirmeye çalıştıkları sıcak künefeleri ellerine tutuşturup gönderirlerken insana bir merak geliyor, gerçekten bu sefer dedikleri kadar var mı diye?!!
Bir kez tadına baktık. Fena değildi. Ve derken Israel'in her yerinde küçücük künefe dükkanları açılmya başladı. Sonuçta maliyeti çok düşük olan bu tatlı, insanlar için büyük bir kazanç getirebilir. Maaliyeti düşük satış fiyatı ise yüksek tutuluyor.. Derken mantar gibi türeyen künefe akımı insanların şekerini tepeye çıkaracak herhalde....
Geçenlerde o kadar baklavadan, künefelerden konuştuk ki bir Cuma sabahı eşim sabahtan kalkıp, süpermarketten bir gün evvelden getirdiği malzemeleri kullanarak baklava hazırladı.
Nasıl mı oldu? Gerçekten burada yapılanlardan bin kat lezzetliydi. Ben genelde böyle şeylerin tadına bakmakla kalırken bu sefer bütün tepsiyi yememek için kendimi zor tuttum.
Batya R. GALANTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder