10 Ekim 2021 Pazar

Al Aksa'yı kim yıkacak???


Bazen düşünürüm,  Türk politikasını..  sürekli Israelle çatışmak için yer arayan, fanatizmin içinde, bir günden diğerine, radikelleşen doğduğum ülkeyi... Bir taraflardan, bir yerlerden yine sesler yükseliyor. Ne kadar Türk Medyasıyla ilgim olmasa da, her zaman oradan buradan kulaklarıma yetişiyor bir haberler. Yine ne oldu bu Türklere demek için??! Yine ne oldu ?

Halbuki buralarda  ortada şu an için, öyle dünyayı ayağa kaldıracak bir olay da yok.  Birisi geçtiğimiz günlerde bana mesaj attı; "Neler oluyormuş efendim yine İS-RA-İLLL'de ?

( Bu arada her dilin bir fonetik yapısı vardır tabi. Ve her dil özel isimler dahil olmak üzere, kendi dil kurallarına göre çeviri yapar. Türkçe'deki İsra-il kelimesineyse benim alerjim vardır.. sanırım çocukluğumdan beri, bu ismin ağızlarda kazandığı o kaba saba söyleniş şekliyle, Türklerin buraya duydukları nefret birleşmiş, kulağımda, bu şekliyle; İS-Ra-İL ....!!)

Neler oluyormuş?? Ben bilmiyorum valla!!!  Ama onlar kesin biliyorlardır. Vardır bir şey. Yoksa da, ya da önemsiz bir olaysa da yine önemlidir. Olmadı sansasyon yaratmak için yer aranır.

Buradaysa geçtiğimiz günlerde Erdoğan'ın sağlık durumunun iyi olmadığını gösteren kimi görüntüler yayınlandı. Geçmiş aylarda bir tören sırasında yürürken zorlandığını, merdivenlerden inerken eşinin onu kollarından zor tuttuğunu gösteren görüntülerdi. Ayrıca, yakın zamanda çekilen bir video bağlantısında konuşması esnasında uyuya kaldığı çekimler de var.  Bir çok spekülasyonlar mevcut. Ancak gerçekler belki daha ileride ortaya çıkar. 

Tabi Türkiye'de Erdoğan'ın sağlık durumunun iyi olmadığı hakkında yazmazlar. Bir yönetim boşluğu hissi yaratılmasına izin vermeyen AKP başka şeylerle oyalıyor olabilir Türkleri.

Neyse, Israel'le ilgili çıkarılan söylenti yeniden eski bir iddianın gündeme gelişidir sadece.

Israel'in El Aksa'yı yıkmak istediği,  atılan başlıkların altında yazılanlar, son günlerde tekrardan konuşulan, Yahudiler'in "Temple Mount " yani Türkçe'de söyledikleri şekliyle,  Kubbet-üs Sahra'da dua etmeleriyle ilgili şeyler.

Bilindiği gibi, Doğu Kudüs'te Yahudilere ait olan Batı Duvarı'nın hemen bitişiğinde, Müslümanlar tarafından 7. yüzyılda, II. Beit Ha Migdaş'ın kalıntılarının üzerine inşaa edilmiş olan altın kubbeli, bugünkü Yeruşalayim'in en göze çarpan simgelerinden biri haline gelmiş olan Al Aksa, Filistinlilere ait olan bir vakıf tarafından işletilmektedir. Ve genelde Al Aksa'nın bulunduğu yerde Yahudilerin dua etmesi yasaktır.

Zaten III. Mabed'in, Maşiah'ın ( Mesih'in )  gelişiyle, Tanrı tarafından inşa edileceği güne dek, Yahudiler için en kutsal sayılan bu yer bize esasen haramdır!!! ( Tabi ki inançlı Yahudilere göre! )

Bu yüzden de bu alan tamamen Müslümanların eline bırakılmıştır. Sadece güvenlik Israel polisinin yükümlülüğü altındadır. Al Aksa'nın içine ancak bir Müslüman girebilir. Burada dua etmek etmek için imamın size izin vermesi gerekir.

Yahudilerse burayı ( avluyu ), zaman zaman, sadece belli şartlarda, polis gözetiminde ve küçük gruplar hallinde, sessizden ziyaret ederler.

Bu arada,  Al Aksa'nın ve Batı duvarının hemen bitişiğinde,  Israelli Arkeologlar uzun süredir devam ettirdikleri kazılarda, bir çok eski tünellerle,  eski tapınağa ait kalıntılar ortaya çıkarmaya devam et etmekteler. Bu da Arapların, Israel'in Al Aksa'yı yıkmak istediği söylentilerini yaymalarına sebebiyet veriyor.

Şimdilik, 1967'den beri aynı Araplar, Al Aksa'nın içinde namazlarına devam ediyorlar.

Son çıkarılan gürültü ise, Doğu Yeruşalayim'li bir savcının, Arieh Lippo adlı bir Rav'ın polise karşı açtığı davayı kazanmasıyla ilgilidir.

29 Eylül'de  Rav Arieh Lippo, Al Aksa'nın avlusunda bir köşede, kendisiyle birlikte bir iki kişiyle, sessizce dua ederken Israel polisi tarafından tutuklanmış. Ve daha sonra kendisine Al Aksa'ya en az iki hafta boyunca yaklaşmaması için emir çıkartılmış

Bu olaydan sonra, Rav Lippo Israel Polisine karşı mahkeme açmış. Yargıç Bilha Yahalon, Israel'deki dini özgürlükler kanununun ışığında, Arieh Lippo'ya konulan, Al Aksa'da dua yasağını kaldırmış. Bu ülke'de , insanları rahatsız etmeyecek şekilde olduktan sonra, her insanın istediği yerde dua etme özgürlüğü olduğu açıklanmış.

1967'den beri devam eden Status quo'yu tehlikeye atabileceğinden korkan bir üst mahkeme ise,   polisin görevini yaptığını ve buradaki kuralların eskisi gebi devam etmesinin, Yerusalayim'de huzuru korumak açısından önemli olduğunu açıklayarak Savcı Bilha Yahalon'un kararını iptal ederek Arap ülkelerini yatıştırmıştır

Sonuç olarak bütün olay budur.

Geçen gün,  Türk Anadolu Ajansı'nın, otuz sene evvelki gibi  bir başlık altında hazırladığı bir habere rastladım. "İsrail, Al Aksa'yı yıkmak mı istiyor? " 

Sözde, Ağlama Duvarının, Al Aksa'ya ait olduğunu (?!) savunan AA muhabiri duvarın Yahudilerinse Eski Mabet'e ait bir kalıntı olduğunu "iddia ettiklerini" söylüyordu.

Yahudilerin tarihi bellidir. Ortaya çıkarılan eserler, kitaplar, eski paralar, kalıntılar ve yıkıntılarla gelen bilimsel bulgular buraların  Yahudilere ait olan tarihini açıkça belgelerle kanıtladıktan sonra, hangi akılla gelip, neye göre gerçekleri çarpıtmaya çalışıyor, bu yarım akıllı, sözde gazeteciler?????????????? Onlar kim oluyorlar?????   Kimse uydurma iddialarla, tarihi değiştiremez!!!!  Ancak, Türkiye'den buraya gönderilen, Erdoğan'ın medyası,  koyunları için  yeni, yepyeni bir tarih yazabilir. Ve bu yazdıkları masallara da ancak kendileri inanır.

Araplar gibi olmayacak şeylerden olay çıkarmak için provokasyon yapmaya devam eden bu radikaller.

Duvarın bulunduğu yerde sordukları sorulara Yahudiler  gereken cevabı vermişler. Yahudiler hiç bir şeyi yıkmak istemiyorlar çünkü inanışları bunu emretmiyor.  

Böyle bir amaçları olsaydı bunu şimdi değil daha 67 savaşında ya da hemen sonrasında yaparlardı.

Türkiye yeniden Arapları ayaklanmaya teşvik ediyor.  Şimdilik ortada buna sebebiyet verecek bir durum olmadığı halde.

Ancak şu bir gerçektir, Yahudiler, sessiz bir şekilde bu alana gelip Al Aksa'nın avlusunda dua etmeye devam ederlerse, Araplar kısa bir süre sonra bu yerlerde büyük olaylar çıkarmak için fazla beklemeyeceklerdir. Bugüne dek, bir arada yaşamayı öğrenememiş, ve her olaydan kavga çıkarmak için fırsat arayanların yarın öbür gün başlarının altından yeniden karmaşalar çıkması mümkündür. Bunu her zaman yaşadık ve yeniden yaşanmaması için pek bir sebep yoktur.

Hamas'ın yönetim bürosunu Ankara'da besleyen Erdoğan içinse, kendi iç meselelerine Filistin sorununu alet etmek her daim ilaç gibi gelmiştir. Sanırım, yön yine budur!! Yeterki buradaki zemin el versin!!


Batya Ruso Galanti



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder