O gün bugündür, etraf yeniden sükunete kavuşmuş gibi. Hapishanelerde devam eden gerginlik şimdilik sonlandı. En azından ikinci bir emre kadar. Yeruşalayim'de devam eden ayaklanmalar, otobüslere fırlatılan taşlar ve günlerce süren vandalizme şimdilik bir ara verilmiş gibi.
Bu arada Türk basını Israelli polislerin Al Aksa'ya asker postallarıyla girmelerini kınamışlar. Çok esef duymuşlar. Müslümanların kutsal mekanlarını Israelli asker ve polisler postallarla kirletmişler. Haklılar, bir dahaki sefere etrafa taş ve molotov kokteyleri atan militanların peşinden koşan güvenlik kuvvetleri önce dışarıda ayakkabılarını çıkartırlar. Hatta ufak bir jest yapıp bir de abdest alırlar. Siz yeterki üzülmeyin!!
Hamas'la ve Hizbullah'la bitmeyen gerginlik kimi kalp hastalarının kalp atışları gibi, bir inip bir çıkan, düzensiz çarpıntılarla ortaya çıkan bir rahatsızlık sanki. Bir anın değeriyle uymadığı, hiç bir şeye güvenemeyeceğiniz bir durum bu. Bir taraftan sakinlikten, antlaşmadan bahsedilirken ertesi gün bakarsınız etraf yeniden ateş topuna dönmüş.
Geçtiğimiz günlerde Israel kuzey cephesi komutanı yeniden konuştu. Gelecek savaşta Hizbullah'ın günde 2000 roket atacağı bekleniyor! dedi bir kez daha. Her defasında tekrarlıyorsunuz. bizim bu bilgiyle ne yapmamız gerekiyor? Nasıl bir hazırlık yapmamızı bekliyorlar?
Hamas'la son çatışmada bir kaç günde yüzlerce roket yeterince korkutucuydu.
Israel Güvenlik sistemlerinin atılan roketlerin yüzde doksanını yakaladığı düşünülürse, Bu şekilde üzerimize bir günde atacakları 2000 roketin yaklaşık 200 tanesinin insanların üzerine düşeceği hesabı ortaya çıkıyor!! Peki sığınaklarımız hazır mı? Bir anda başlayacak bir savaşta biz dokuz kat aşağıda bulunan sığınağa nasıl ineceğiz? Bunları düşünmüyoruz!!
Ya da Israel Hükümeti orduyu hazırlarken, siviller ne derece hazırlar böyle bir savaşa?
Bir gün bu tip haberlere uyanıyoruz. Ertesi gün de Israel Hükümetinin, İranı vurmak için 1.5 Milyar dolarlık bir bütçe ayırdığı haberleri ön başlıklarla yayınlanıyor.
Sanırım son dönem seçilen, daha muhafazakar ve eskisinden de azılı Israel düşmanı yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reissi'yle, Israeli ihya edecek bir antlaşmanın elde edilmesinin pek mümkün olmadığına inanan Israel Hükümeti bu ülkeye askeri bir saldırı gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Bu son çarenin biz istesekte istemesekte ordunun programında, masada hazır bekleyen ve belki de pek uzakta olmayan kaçınılmaz bir son çözüm olarak görüldüğü ortada.
İran'a saldırı demek, bu ülkeyle bir kaç cephede birden savaş demektir. Güneyde ve Kuzeyde belki de Israel tarihinin en ateşli, en çok kayıp getirebilecek bir savaşına girmek demek olacak.
Böylesi bir savaş için Israel, bugün elinde olmayan kimi yeni savaş sistemlerini satın almak niyetinde görünüyor.
Geçtiğimiz günlerde Bennett Putin görüşmesinin ardından, basına yansıyan haberlere göre, bugüne dek sürdürdüğü Ortadoğu politikasına devam edebileceğine dair Putin'in Israel'e yeşil ışık yaktığı söyleniyor. Yani Netanyahu zamanında devam eden kimi kontrollü ve karşılıklı istihbarat üzerinden Suriye ya da Lübnan topraklarında devam eden saldırılarına Rusya, kendi çıkarları zarar görmedikçe engel olmayacak. Yani durum aynı şekilde devam edebilir dendi. En azından şu an için. Arada İran'ı silahlandırmaya da devam eden aynı Rusya, İran'la yakın askeri işbirliğini de sürdürüyor.
Ortadoğu'daki kaygan zeminde çok akıllı hareket etmek gerekiyor. Bugüne dek güç dengelerinin bölgeyi ele geçirmek için mücadeleden başka hiç bir savaşı olmayan bu bölgenin karanlık rejimlerinin ortasında Israel'in varolma savaşıdır bu.
Radikal akımların kendi aralarında ve her birinin size karşı olan silahlı çatışmalarının arasında kendinizi en ileri teknolojiyle savunmak zorunda olduğunuz bir yaşam, bir politika!!
Her gün olası yeni bir süprize uyanmak ihtimalinizin olduğunu bilerek devam eden bir yaşam.
...................................
Arada Türkiye'de Erdoğan rejimi yeni yepyeni senaryolar yaratır gibi görünüyor bana!
Geçtiğimiz günlerde Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi kocaman başlıklarla Türkiye gündemine bomba haberlerle günü açmış.
Bence, Erdoğan'ın halkının gözünde gittikçe düşen değerini yükseltmeye yarayabilcek ilginç bir senaryo izlemini veren haberler bunlar.
Türk Milli İstihbarat'ı MİT, sözde aylarca süren takibinin sonunda, Türk topraklarında faaliyet gösteren 15 Mossad elemanını ele geçirmiş.
Ve haber başlıklarına bakarsanız, bu olayı Türkiye Mossad'a karşı Mit'in büyük başarısı olarak göstermiş. İlginç olan, Türk topraklarında, Israel Güvenlik Birimlerine bilgi sızdırmakla görevli olan ajanların hepsi de Arap.
Okay Mossad için çalışan Arap olamaz mı? Olabilir. Sorun bu değil. Sorun bu Araplardan en az bir iki tanesinin Israel'de güvenlik suçuyla hapis yatmış Hamas teroristleri olmaları!!
Mossad, Hamas militanlarını kendi güvenliğini temin altına alacak faaliyetlerde mi kullanıyormuş??
Bir de gazetede yayınlanan haberde konulmuş olan resim çok ilginç. Sözde militanların üzerinde bulunan kimliklerin bir fotoğrafını koymuşlar. Ajanların kimliklerinde MOSSAD yazıyor.
Ne zamandan beri, son derece gizli olmaları gereken ajanlar, MOSSAD yazılı kimlik taşıyorlarmış?
Bu nasıl bir uydurmasyondur??
Erdoğan, Ankara'da barındırdığı Hamas büyükleriyle birlikte Israel'in puanını kendilerince düşürüp, kendi hanesine uydurma senaryolarla gol yazmakla meşgul sanırım.
Devam eden agresif politikasıyla, Türkiye'nin dış ilişkilerini klasik bir Ortadoğu komedisine döndüren Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Osman Kavala'yı hapisten çıkarması için baskı yapan 10 önemli ülkenin Büyükelçilerini de Persona Non Grata ilan ederken, tam bir delinin ellerine düşen Türkler 'e de ayrıca kolay gelsin demek lazım!!!
Bizim de yaşadığımız bölgenin kaderi bu. Zavallılaştırılan halkların kabile yönetimlerinin, diktatörlerin ellerinde daha da zavallılaştırılmaları. Kimse burada yaşayan halkların daha rahat bir hayat seviyesine, daha özgür bir yaşama kavuşmaları için savaşmıyor. Bu bölgedeki esas savaş, din palavralarıyla bölgeye hakim olmaya çalışan tarikatların menfaat savaşları. Biri diğerine ve herkes Israel'e!!!
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder