Hafta'nın genel başlıkları
Bir tarafta evvel kurulan yeni hükümetin her gün girdiği yeni, yepyeni krizler, her alınacak kararda çıkan fırtınaların hükümetin kurulmasından daha bir ay geçmeden dağılabileceği korkuları, diğer tarafta, Israel Yüksek Mahkemesi'nden çıkan son yasaya göre homoseksüel çiftlerin, yurt dışına gitmeden ülke içinde taşıyıcı anne aracılığıyla baba olabilecekleri haberinin özellikle eşcinsel çiftleri ve liberalleri mutlu etmesi.. Diğer taraftan, artık muhalefet lideri konumunda olan eski Başbakan Netanyahu'yla uğraşmaya devam eden Israel Basınının yalan yanlış başlıklarla açtıkları akşam haberlerine taşıdıkları; " "Milyonlarca Şekel "ödeyerek Başbakanlık konutuna Jakuzi taktıran Netanyahu çifti hakkında açılacak dava!!"..palavralarının doğru olmadığının ortaya çıkması... Ve Koronanın yeniden yükselişte oluşu ve yani başımızda Ürdün'ün İran'la yaptığı petrol antlaşmasıyla kurduğu yeni mütefikliğinin Israel için gelecekte getirebileceği yeni tehlikeler...Bütün bu haberler bu hafta Israel'i meşgul eden son mevzulardı.
Bu genel başlıklar bu hafta konuşulmuş konulardan sadece bir kaçıdır. Bu küçük ülkenin başındaki büyük sorunlar ve yaşanan sansasyonel bir haftanın ardından aklımda en çok kalanlar...
İran'ın farklı yollardan Israel'i kuşatan gücünü nasıl alt edebileceğimiz sorusu sanırım Israel'i yönetenlerin aklını en çok meşgul eden sorunlardan biri...ve en çok konuşulanlardan
Ayrıca Erdoğan'ın Israel'de yeni kurulan hükümet'e gönderdiği olumlu mesajlar da ilginç...
Geçtiğimiz gün görevine başlayan yeni Cumhurbaşkanı İzhak Herzog'la uzun uzun telefon'da görüşmüşmüş Erdoğan.. Israel'le Türkiye'nin bu bölgede önemli iki müteffik olabileceklerini, karşılıklı askeri ve ticari menfaatlerimiz olduğunu tekrarlamış.
Sanırım Erdoğan ya kişilik bölünmesi yaşıyor ya da bu tutarsızlığının başka bir açıklaması var.
Daha bir hafta önce ülkesini ziyaret eden Mahmud Abbas'a Israel'in bölgedeki saldırgan tutumu yüzünden barış olmadığını, Filistinlilere yaptığı zulüm bitmediği sürece bölgede barış olmasının mümkün olmadığını, Türkiye'nin Israel'e karşı Filistinli Kardeşlerinin yanında olduğunu söylemişti.
Ve bu geçtiğimiz Gazze operasyon'unda Israel'e karşı hiç durmadana sarfettiği hısmi konuşmalarından, Yeruşalayim'e asker göndermeyi düşündüklerini söylemeye varan hükümet açıklamalarından sonra bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirten bu sözlere, ciddiyetine hangi aklı başında insan inanır diyorum ben..
En az son on senedir, Türkiye artık eski Türkiye olmadığını defalarca ispatlamışken Israel Türkiye'den ancak simit ve don ithal etmeye devam edebilir belki. Ancak bu ülkeyle yeniden askeri antlaşmalar yapmak delilik olur.. Amerikayla ilişkilerini düzeltmek adına kendini Israel'e yakın göstermek niyetiyle yaklaşan bu dengesiz adamın bizden alacağı teknolojiyle iki gün sonra bizleri arkadan vurmaya kalkmayacağına, düşmanımıza askeri ve startejik destek vermeyeceğine kim inanır?
Bu bölgenin hali belli, Israeli 1948'de kurulduğunda Türkiye'le birlikte ilk tanıyan ülke olan İran da 1978'de Ayetullah Humeini'nin başa geldiği günlere dek Israel'in bölgedeki en yakın müteffiğiydi. Şah döneminde askeri antlaşmalar dahil olmak üzere son derece yakın olan ilişkiler İran'da rejimin değiştiği gün bitti. Ve Devrim Muhafızlarının denetimindeki bu teokratik ülke Israel'in modern zamanlardaki en büyük düşmanı durumuna geldi.
Her fırsatta Israeli haritadan silmekten bahseden İran kollarını Ortadoğunun her bir yanına salmaya devam ederken, Suriye, Irak, Lübnan ve son olarak Ürdün'deki kuvvetini artırırken Israel'i zorlu bir savaşa hazırlamaya iten bu devletin ardından Türkiye bugün Israel için ikinci bir potansiyel tehlikedir bence!!!
Batya R. GALANTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder