Toplumla bizim kendi mücadelemiz arasında kalan otistik hayatımız
Havalar tam serinledi derken...dolaptan aylardan sonra çıkardığım sweatshirt'ümü üzerime büyük bir kararlılıkla atmışken, dışarıdaki yarı bulutlu yarı güneşli havanının nasıl da bizleri yanılttığını apartmanın arka kapısından çıktığımızda anladım.. Meğer, o bir gün evvelki yağmura ve rüzgarlara aldandığım kış hala gelmemiş buralara.. Yeniden , yazdan kalma bir güne doğru kendimizi dışarı atarken bunca seneden sonra Israel'e soğuğun bu kadar çabuk gelmediğini bir kez daha hatırlattım..
Binanın arka kapısından arabaya binerken nereye gideceğimize hala karar vermemiştik..
Gal'in sabahın erken saatlerinde başlayan enerjisiyle devam eden karasızlığı arasında giderken , kendimizi çoğu zaman mecburen ona uydurmaya çalışırken buluyoruz ..
Halbuki onun için nereye gidildiğinden çok bir adım sonrasında yapılacak başka bir şeyin daha olması önemlidir.. Her defasında gideceği yere vardıktan sonra hedefe ulaşmış olmanın, bir şeyleri artık tamamlamış olmanın yeterliliği hissiyle , daha sonraki hedefe doğru kendisini hazırlamaya başlar . Yani Gal için gittiği yerin ve orada neleri yapacağımızın , neler göreceğimizin genelde bir önemi yoktur.
Tek amacı bir yere varıp daha sonra yeniden yola çıkmaktır
Bizim hedefimizde ise onun tüm bu isteklerine karşı normal insanlar gibi davranmaya devam etmek var..
Sıkıntısını, şikayetlerini, kızgınlıklarını, yumruk yaptığı elini hafiften karnına ufak ufak vuruşlarını ve oflamalarını ve poflamalarını görmezden gelerek hayata devam etmek.
Geçen hafta arkadaşım bizi denize çağırmıştı.. Başkalarıyla çıkmak bizim gibi aileler için daha zordur. Kendimizi başka insanların programlarına uydurmak kolay değil.. Ama olsun biz o gayreti göstermeye çalışıyoruz..
Denize ilk anda diğerleriyle beraber girmek istemeyen oğlumu babasının yanında bıraktıktan bir zaman sonra sudan çıkmamla beraber , benimle yanlız yüzmek istediğinde onunla kendimi sulara bir yarım saat için tekrardan bırakırken halinden memnundu Gal.
Birlikte yüzmek yerine çevremde küçük küçük dalışlar yaparak ne kadar mutlu olduğunu hep tekrarlayan oğlumu bir kaç dakikalığına olsun mutlu görmek güzel..
Daha sonra güneşte oturduğum iskemlemde insanlarla konuşurken, Gal'in yanımdan hiç ayrılmadığına dikkat eden arkadaşım ; ona başka çocuklarla iletişim kurmayı öğretebileceğimizi söyledi.
Bu çocuklara arkadaşlık kurmayı öğretmek mümkünmüş dediler o ve eşi. Ben de bu çocukların rahtasızlıklarının en temel belirleyici şeylerinden birinin iletişim güçlüğü olduğunu anlatmak istedim, sadece tek bir cümleyle, lafı uzatmadan.
Onlarsa tekrardan bana, onlara da öğretilebilir bunun için özel terapiler var dediler ..
Çoğu kez insanlar genel bildikleri şeyleri söylerler size. Onlar bu tip şeyleri, televizyondan, kitap ya da gazetelerden, bazen de etraftan okumuş yada duymuşlardır.. . Ve çoğu zaman bu tip çıkışların arkasındaki niyetler olumludur. Kimse mutlaka sizi kırmak ya da üzmek istemiyordur...Amacın beni ya da bizi eleştirmek olduğunu zannetmiyorum.
Ancak herşeye rağmen otistik çocuğunuz hakkındaki her yarı bilinçli yarı bilinçsiz, derme çatma, kulaktan bilgilerle karşınıza gelen insanların yaptıkları öylesi konuşmalar ve kimi eleştiri gibi algılayabildiğiniz basit yorumlar bile , gün gün, saat saat, dakika dakika, uzun yıllardır verdiğiniz mücadeleniz hakkında söylenen sözler beyninizde tepkiler yaratırken dışarıda gösterdiğiniz sabır dolu, sakin açıklamalarınızla içinizde yaşadığınız kimi fırtınalar genelde büyük bir zıtlık teşkil eder.
Kimseye otizm hakkında konferans vermeğe niyetiniz yoktur genelde. Kimsenin de büyük ihtimalle, otizm hakkında konferans dinlemeye niyeti ve sabrı yoktur çoğu zaman. Bu konuya özel ilgi duyan biri olmadığı sürece.
Otistik çocukların toplumsal ilişkiler üzerine yardım aldıkları, terapiler gördükleri doğrudur . Gal de bu tip terapiler gördü ve görüyor. Ama toplumda bu konuda yeterli bilgiye sahip olmayan insanların anladıkları gibi bu çocuklar bu terapiler sayesinde bir arkadaş grubuyla gezmelere çıkabilecek, kendi özgür seçimleriyle etkinlik gösterecek duruma gelmiyorlar.. Onlara verilen terapiler onların toplumsal iletişimlerindeki becerilerini sadece belli alanlar içinde, bir yere kadar geliştirmelerine çoğu kez minimal bir katkıda bulunuyor . Bu çocuklar sonuçta hala daha" otistirler ". Ve belli bir algı ve iletişim sorunuyla hayatlarına, aynı handicap'larla, kısıtlı düzeyde kimi olası arkadaşlıklarla devam etmek zorundalar.
Tekerlekli iskemleye bağımlı olan sakat bir insana; "Sen yürüyebilirsin!! " diye ikna ederek onu yerinden kaldıramayacağınız gerçeğini unutmayın lütfen!
Otistik insanın kimi becerileri yerine getirip getirememe gerçeği bu örnekten çok farklı değildir...
Otizmin tedavisinin olmadığı bilinen bir gerçektir.
Eğer terapiyle bu çocuklar arkadaşlık kurup, iletişim sorunlarını aşabilecek seviyeye gelebilselerdi, otizmin tedavisi var denirdi!!
Sözün kısası, kendimizi normal fonksyonlarıyla , rahat, özgür bir hareket serbestisine sahip insanlara uydurmamız her zaman kolay olmayabiliyor.
Bu nedenle bir çok kez kendi başımıza çıkmak zorunda kaldığımız hafta sonu gezmelerimiz genelde çok uzun programları içermiyor ..
Dün yola çıktığımızda bu kez evimizde 45 dakika uzaklıktaki , tarihi bir parkı gezmek kararı aldık bir anda .. Bu kez Gal karşı çıkmadı.. Aldığımız kararı sessizce kabul etti. Ona yol boyu bize DJ'lik yapmak dışında , cep telefonundan bağlandığı Waze'de yolu bize tarif etme görevini verdik.. Bu onu yeterince memnun etmiş gibiydi..Cep telefonundaki kimi aplıkasyonlar, haritadan yol izlemek ve bize yol rehberliği yapmak tam bir otistik çocuk görevi!!!
Yola, , ingilizce, italyanca ve kimi ibranice şarkıların eşliğinde yol alan arabada zaman zaman gözümü tarlalara, uzaklardaki kimi ufak yerleşim yerlerine, tepelere, yaylalara dikerek kurmaya çalıştığım hayallerle devam ettim ben.
Yehuda Dağlarının eteklerindeki eski Mareşa kenti kalıntılarını görmeye gittik dün.
Hevron şehrine gelmeden denizin yaklaşık 400 metre aşağısında kalan eski bir şehrin bugünkü kalıntıları bunlar..
Hemen yanında kurulmuş olan Kibbutz Beit Guvrin'e bitişik, bir kaç kilometrelik alanı kapsayan yer. Yehuda Krallığına ait önemli bir şehirmiş Maresa eski Ahit'e göre, .. İ. Krallık döneminden Pers İmparatorluğuna ve daha sonra Roma'lılara uzanan bir tarih var burada.. Romalılar bu yere daha sonra Elefteropolis adını vermişler . Modern zamanlarda yapılan kazılarda farklı tarihlere ait kalıntılar çıkarılmış .
Taş ocakları, hayvan barınakları, mezarlar, atölyeler, güvercin yetiştirme odaları, mağaralar ve bir Bizans Kilisesi ortaya çıkarılmış.. Ha bir de bir Roma amfiteatrosu var burada.. Zaman zaman konserler verilen bir amfiteatr burası
Gal ile buralarda uzun uzun gezdik dün.. Kimi yerden kimi yere arabayla varıp bir park yerinden diğerine terk ettiğimiz otomobilimizden yürüdüğümüz , ulaştığımız mağaraların içinde sesimizin yaptığı ekoyu duyduğumuz anlar meğer Gal'i bu kez çok çok memnun etmiş. Her girdiğim delikten o da arkamdan geliyordu.. Sonra düşündüm, dün ilk kez ikide birde hadi gidelim artık demedi oğlum. " Peki sonra ne yapacağız? " sorusunu da pek sormadı..
Dönüşte yaptığımız geziyi Danielle'e illede ben anlatacağım diyordu..
Eminim akşamı heyecanla çekiyordur, kendince dün yaptıklarını ablasına aktarmak için.
Belki bir daha gideriz, kimi yarım kalan şeyleri bir daha gezeriz..Ve Gal bir daha memnun olur ve bu kez gerçek fotoğraf makinemizi de yanımızda almayı unutmayız.
Daha profesyonelce resimler çekmek bizim için belki de bahane olur bu kez..
Batya R. GALANTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder