MUTLULUK
Saat daha altı buçuk...bindiğim asansörde burnuma kahve kokusu geliyor . Yine komşulardan biri işine alelacele çıkarken eline kahvesini almış arabasına öyle inmiş mutlaka.. Kendine özgü aromasi bile bir anda içimde o hayatın keyifli anlarında hissettiğimiz hoş pırıltıları uyandırdı . Yeni bir güne başlamanın işte en güzel yolu dedim kendime! .. Bir fincan kahve
Kimi zaman anlık mutsuzlukları bile olumlu duygulara çevirmenin sırlarından biridir kahve..
Bir an durup soruyorum kendime . Ne yani? Bir kahve bu kadar mı mutlu eder insanı?
Evet bence eder! Çoğu zaman bir kahve..ya da alelacele ayaküstü yediğimiz lezzetli bir sandwich bazen ağzımızda bir anda bayram hissi yaşatan nefis bir çikolatanın o vazgeçilmesi zor tadında değil de nededir mutluluk? !!
Hiç dikkat ettiniz mi bilmem aslında mutluluk hep kısacık anlarda, bazen saçma sapan gelebilecek ayrıntılardadır.. Bizi en çok mutlu edenler küçücük şeylerdir aslında.
Mutluluk kocaman mutsuzlukların içinden parlayan pırıltılardır.
Hayatın tüm güçlüklerinin ortasında , o büyük mücadelenin orta yerinde çoğu zaman farkında olmadığımız detaylarda yaşanan şeylerdir insanın mutluluğu..
Büyük hedeflerin peşinde koşarken bazen farketmediklerimiz, teferruata kaçtığını sandığımız şeylerdir bize herşeye rağmen devam etme gücünü verenler...
Büyükaada iskelesi'nde bir geceyi anımsarım. Daha küçük bir kızdım.. Israel'den bizi ziyarete gelen teyzemin şerefine çıkılan bir akşam yemeği hep aklımda kalmış çocukluk anılarımdan bir tanesidir. O gece o masada bir araya gelen annemler ve yakın arkadaşlarıyla birlikte içtikleri bir kaç kadeh rakının ardından hep bir ağızdan söyledikleri şarkılar ve biz çocukların etrafta koşuşturmamız ...
İskelenin sonunda birbiri ardına dizili restoranların ışıl ışıl yanan ampullerinin denizi aydınlattığı o mehtaplı gece, uzun beyaz örtülü masada içilen içki ve denizden gelen yosun kokusunun zihnimde bıraktığı iz aslında bir çok alelade yaşanmış gecelerden bir tanesiydi belkide. O gece ben ve kuzenlerim için masa altlarında gazoz kapakları arayışımız da ayrı bir eğlenceydi .
Saçmasapan, gazoz kapakları bulup naylon torbanın içine doldurmak. Bunda ne var? Hiç!!
İçtiğimiz Çamlıca Gazozunun cam şişelerinin kırmızı kapaklarıydı bizi mutlu eden..
Çocuk olmaktı bu! . Küçücük şeylerin büyük anlamlar taşımasıydı kimi bugün için çok anlamsız gelebilecek basit şeylerdi belki bunlar ve kimi öylesi oyunlardı bizi saatlerce oyalayan..Tarif ederken zor ama yaşarken kalbinizi sevinçle dolduran bir saflıktı bu. Masumiyetin arkasında , beklentilerin minimum , yaşadığımız tatmin duygusunun maksimum olduğu bir dönemdi bu. Geri getirmek isteyip te getirilemeyen bir dönem.
Büyüdükçe kaybettiğimiz bir şeyler vardır.. Hep daha fazlasını istemeyi öğrendikçe elimizden kaçıp gidenlerin arkasından kaybettiğimiz memnuniyet duygusudur bu ..
İnsanlar çocukken mutludurlar. Çünkü çocukken hedeflerimiz pek yoktur..bilmediğimiz daha yeni yeni tanıdığımız hayat bize sadece yaşanılan bir anlık bir his gibidir. Sonra ne olacak acaba diye düşünülmeden yaşanan tek dönemdir çocukluk.. Keşkelerin daha belki de beynimizi pek meşgul etmediği o kısacık, çarçabuk geçen yıllardır. Elimizdeki bir çakıl taşının saydamlığına bakıp sanki çok farklı bir şey bulmuşçasına sevinmemizin ardından yine bir iki dakika sonra aynı taşı suya attığımızda denizin yüzeyinde oluşan halkaların bizi bir o kadar büyülemesidir . Her küçük şey yeni bir buluşumuz, yeni bir keyif..daha kimsenin düşüncelerimizi, isteklerimizi , arzularımızı, hayallerimizi bulandırmaya yetişemediği ilkler... Hayat ve her şey daha az karışıkken gözümüzde kısacık mutlulukların yıllarca silinmeyecek izler bıraktığı çocukluğumuz bana mutluluğun doyumsuzluğun başladığı yerde sona erdiğini hatırlatıyor..
Büyüdükçe, hep daha fazlasını istedikçe , paranın ve gücün ve kocaman hedeflerin mutluluğun tek adresleri olduğuna inanmaya başladığımız andan itibaren içimize çöken ağırlıkla birlikte kaybetmeğe başladığımız şeyler... Yakın bir dostla paylaşılan samimi bir sohbetin, evimizin balkonunda yenilen bir aile yemeğinin, kimi uzun gecelerde elimize aldığımız güzel bir kitabın salonumuzun en favori köşesindeki abajurun altında bir kadeh şarapla birlikte bizi bambaşka diyarlara taşıyan satırların gerçek mutluluklar olduğunu unuttukça mutluluğu hep bir adım ötede aramaya devam edeceğiz...kaybettiğimiz yıllarla birlikte...
Batya R. Galantı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder