Savaşın yıkıntıları arasında geleceği arayan çocuklar
Geçtiğimiz günlerde Amerikalı genç bir YouTuber'in 2019'daki Suriye seyahati sırasında yaptığı çekimlerini izledim. Otuz yaşlarındaki Amerikalı genç adamın Lübnan'dan özel bir otomobil, özel şoför ve ona eşlik eden bir rehber bayanla birlikte çıktığı son derece tehlikeli maceranın görüntüleriydi bunlar..
Öyle tehlikeli bir seyahatiki bu sınırdan geçerken şoför askerler tarafından terörist gruplarla ilişkisi olduğu şüphesiype durdurulmuş!
Suriye'de kaldığı sayılı günlerde tanıştığı insanların gündelik yaşamlarından görüntüler, kimi izlenimlerini paylaştığı yaklaşık yarım saatlik, yani kısacık bir video çekimi bu.
Tabi doğal olarak insanın aklından ilk anda, savaşın herşeyi sildiği bu topraklara, halihazırda her an her yerde silahların, bombaların patladığı bir ülkeye insan neden seyahat etsin gibi bir düşünce geçiyor.
Aslında dünyanın en bilindik, en çok konuşulan en turistik köşeleri bir yana hiç olmadık ülkelere de gidesim gelir hep . Uçuk fikirlerdir bunlar belki de. Mesela Suudi Arabistan, İran ya da Afrika'da Sudan gibi yerleri görmek bana son derece ilginç gelir. Hayatın bildiklerimizden , tanıdıklarımızdan çok farklı olduğu bambaşka kültürlere sahip olan yerleri gezip, değişik anlayışta yaşamları yakından tanıyasım gelir . Şimdiye kadar bu isteklerimi ve merakımı gerçekleştirmek için şansım olmamışsa da.
Fakat bu son senelerde Suriye ve Irak gibi radikal grupların, kimi isyancıların savaşları arkasında yerle bir olmuş bir bölgeyi özellikle ziyaret etmek için sanırım biraz deli olmak lazım! Her an bombaların patlayabildiği şehirlerin merkezlerinde kimin kime karşı savaştığını bilmediğiniz, hangi köşeden sizi kimin hedef alabileceğini tahmin bile edemeyeceğiniz bir ülkeye gitmek....
Şu son dokuz sene içinde kendi ülkelerini kendi elleriyle haritadan silmiş insanların , birlikte yaşamayı becerememiş kardeşlerin kanla yıkanmış topraklarında ne aramış bu genç adam diye sorsam da sonuçta yarım saatlik bir video sonunda insanı yeterince düşündüren bir etki yaratıyor gördükleriniz.. Sanırım bu gencin amacı da buydu. Kimsenin yapmadığı bir şeyi yaparak, alelade bir dünya vatandaşı olarak böyle bir savaş ülkesine gidip, hala hayatta kalan insanların , sokaktaki Suriye'linin yaşamını gözlerimizin önüne sermek.. insanların uzaktan baktıkları kimi gerçekleri yakınınıza taşımak. Koltuklarında rahat oturanlara bir yerlerde kimilerinin yaşayacak bir yuvaları olmadığını hatırlatmak. Savaşların bugün hala insanlığın en büyük sorunlarından biri olduğunu unutturmamak. Belki de bir kez daha satılan silahların nelere yaradığının altını çizmek .
Suriye'de, Halep ya da Hums gibi şehirlerden geriye kalan ya da kalmayan binaların yıkıntıları arasında hala gelecek için savaşan birileri var!
Bir taraftan görüntüleri çekerke sürekli düşündüklerini paylaşan gencin o kadar huşu veren bir sesi var ki. Ona son derece sıcak ve dost davranan yerli halka duyduğu şefkati , onlara karşı hissettiği insanlığı ifade ederken ve kimi yerde sorduğu sorularında , ,,"Bu savaş ne için ? " gibi içten yaklaşımlarında genç adamın sesi çocuğunu teskin etmeye çalışan bir babanın kullandığı tondaydı....
Bir diğer taraftan paylaşılamayan güç dengelerinin ardından patlayan mücadeleyle geçen dehşet dolu yıllardan geriye kalan manzaralar sizi teskin eden aynı sese karşı müthiş bir tezat teşkil ediyor.
İnsanlardan neredeyse tamamen boşalmış binalar hayalet bir şehir yaratmış gibi.
Enkazların arasında yeni yepyeni hayatlar kurmak için mücadele eden tek tük insanlar kalmış..Bazıları bisikletlerinin üzerinde sırtlarında bir şeyler taşıyorlar. Bir kaçı bir arada bindikleri eski bir motosikletin üzerinde insanlar geçiyor .. Bir binanın yıkıntılarının içinde hala daha ayakta kalan dört duvarı yeniden yaşanır bir yuva haline getirmeye çalışan güler yüzlü yaşlı boyacı adamın ellerindeki fırçadan çıkan bembeyaz duvarların çevrelediği odada yeni bir yaşam kurmak için dışarılarda bir yerlerde mutlaka bir aile bekliyor, soğuk gecelerde üşüyen çocuklar için yaşam bir şekilde devam ediyor..Ümit silahların hic susmadığı yerlerde bile var.
Bir kaç adım sonra, hala bir yerlerde eğitime devam eden bir okuldan evlerine yürüyen, tertemiz kıyafetli çocuklar sırtlarında çantalarıyla geçerlerken, hiç bilmedikleri diyarlardan gelen yabancıya gösterdikleri sıcak karşılama insanın içini ısıtıyor. Tek tük konuştukları ingilizce kelimelerle ettikleri kısacık sohbetlerinde yüzlerinden düşmeyen gülümsemelerinde çocukların her nerede olurlarsa olsunlar yine de ümit dolu olduklarına şahitsiniz bir kez daha..
Halbuki, milyonlarca insanın terk ettiği , bir o kadarının en zalim şekillerde hayatlarını kaybettikleri yerler buraları. Kendi insanına kucak açamamış, koruyamamış , onlara güven yerine savaş, istikrarsızlık, terör, ve istismardan başka bir şey verememiş bir vatan burası.
İdeal bir devletin sahip olması gerektiği temeller üzerine kurulmamış yönetimlerle hiç bir zaman istikrar ve refah getirmeyenlerin, halklarını ezenlerin bitmeyen bir örneği Ortadoğu...
Bu çevre bir şekilde hep aynı..
Arap Baharıyla başlayan ve bugüne dek devam eden bir kaos var...Ortadoğu'da sınırlı kalmayan bir karmaşanın etkileri her yerde bir şekilde hissediliyor .
Dinleri bir , mezhepleri farklı , kabile ülkelerinin dağılmalarıyla değişen çok şeyler var..Ortadoğu'da, Avrupa'da ve dünya'da..
Ekrandaki güzel çocukların neşelerinden bir umut çıkarmak istiyorsunuz..Dokuz sene sonunda ellerindekini de kaybetmiş bir ülkeden geriye tek kalan bir kaç okullu çocuğun her şeye rağmen gülen gözlerinde yine de değişmeyecek gibi görünen o geleceği göreceğinizden korkuyorsunuz..
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder