11 Kasım 2020 Çarşamba

 





 

          


                                Belki  yakında herşey daha iyi olur



Geçtiğimiz haftalarda Israel'de yeniden insanları eve kapattıkları zaman halk isyan etmişti. Her yerde hayat normal şekilde devam ederken bir tek Israel'de karantina var deniyordu. Koronayı kontrol altında tutmakta beceriksizlik gösteren hükümetin kurbanları gibi hissediyorlardı kendilerini insanlar.

Pandemiyle baş etmekte sınıfta kalmıştık. Dünya  bize gülüyor diyorlardı bundan bir kaç hafta evvel..  Israel'deki karantinayı  konuşuyorlarmış.  İlk günler gösterdiğimiz başarının yerini utanç almıştı.

Yanlış yönetimin sonuçlarından bahsedenler hükümeti bir kez daha  suçluyorlardı.

Hükümet birinci dalganın sonunda heryeri yeniden çok çabuk açarak büyük hata yaptı.

Peki ya halk birinci dalganın ardından  kendisine düşeni yerine getirdi mi ?

Mesafeyi korumak, maske takmak, büyük toplantılardan, toplu ziyaretlerden kaçınmak?? ..

Hayır!!

Gençlerin aralarında düzenledikleri partiler, binlerin iştirak ettiği kimi dini liderlerin cenazeleri, politik gösteriler ( demokrasi ve özgürlük adına herşeye rağmen yasal sayılan ) , bayramlarda birbirlerini ziyaret eden aileler..

Bu şekilde  pandemi yayıldıkça yayıldı.

Korona başladığından beri bir taraftan dikatörlük istemiyoruz diyorlar

Netanyahu'nun salgını kendi politik menfaatine alet ettiği en çok söylenenler arasında.

Bu Korona Likud'un gücünü, popülaritesini yerle bir ederken bu iddialara sonuna kadar katılmakta zorlanıyorum.

Netanyahu insanları susturmak istiyor derken, binlerce insan pandemiye rağmen her gün meydanlarda

Diğer taraftan bu pandeminin gerçek olmadığını, koronanın normal bir virüsten daha tehlikeli olmadığını iddia eden gençlerle dolu etrafımız.

Bizi kapatmalarına gerek yokmuş.

Sanki bu karantinadan avantaj sağlayacak birileri var

Son zamanlarda en çok duyduklarım arasında  insanları aşılamak bahanesiyle vücutlarımıza  mikro boyutta bir alıcı enjekte ederek  bizleri akip ederek üzerimizde hakimiyet kuracakları iddiaları da bol bol yer alıyor..

İnsanlar en fazla komplo teorilerini  kriz dönemlerinde, toplumsal çöküşlerde, ekonomik sarsıntı zamanlarında üretiyorlar. Herhangi bir duruma çare bulamadıklarında bir yerlerde suçlu aramak yoluna gidiyorlar.  Kontrolü ellerinden kaybettikleri andan itibaren sorunları bilinmeyen, yabancı güçlere bağlıyorlar ..

Messela son zamanlarda  duyduğum  ; dünya çapında çok zengin bir kaç aile tüm dünyayı ele geçirecekmiş. iddiası bunlardan en delice ve en yaygın olanlarından,

Bir kaç aile planlı , programlı bir şekilde yerleşik sistemleri çökerterek insanları denetimleri altına almak peşindeler!!!

Yani yeryüzündeki geri kalan herkes ayakta uyuyor..ya da geri kalan bir sürü akıllı insan, yöneticiler ve büyük kariyer, mevki sahibi kişilikler, akademisyen  ve profesörler vs.  bu bir kaç ailenin piyonu olmayı kabul edenler arasında olup  sessizce onlara itayet ve hizmet ediyorlar;...O zaman tabi onlara da büyük paralar ödeniyor diye bir açıklama gelecektir iddiayı getirenler tarafından..

Tüm geri kalanlarsa kurban konumundaki milyonlarca, milyarlarca zavallı.

Ve peki bu insanlar bütün dünyanın kontrolünü ellerine geçirdiklerinde ne olacak?

(Zaten yeterince zengin değillermiş gibi)

Çok eski bir teoriyi bugüne adapte edip 21. yüzyıl versyonunu çıkartmışlar sadece .

İşin esas komik tarafı ise   bu çok eski hikayeleri bugün Israel'deki yahudiler anlatırken,  klasik versyonunda dünyayı ele geçirmek istediklerine inanılan  aileler Yahudilerdi.

Bu ailelerden  biri Rotschild'ler ikincisi de Yahudi olmadıkları halde bir çokları tarafından öyle bilinen Rockefeller ailesiydi..

Gerçi Avrupa'da ve Amerika'da Yahudilerin dünyanın kontrolünü ellerinde tuttukları inancı hala yeterince yaygın. Ve antisemitizmin yayılmasında etkili hikayelerden biri..

Fikrimce, media içinde bilinmiş gazeteciler, geçmişten bugüne gelen  düşünürler, çığır açan bazı filozof ve yazarların içinde bir çok hatırı sayılır Yahudi isimlerinin geçmesi bu tip varsayımların kabul görmesinin yolunu açıyor.


.....................


Neyse arada Pfızer ilaç firması 2021 için müjdeyi verdi. Başarı oranı yüzde doksan olan bir aşı Amerika'da çok yakında piyasaya çıkacak.

Amerika'da bu müjdeyi vermek için seçim sonrasını beklemeleri de kimsenin gözünden kaçmadı tabi. Sonuçta media hep aynı.

İngiltere'de bu haberlerin ışığında önümüzdeki nisan ayında hayatın  normal düzenine dönmesi planlanıyor.

Israel'de de son zamanlarda yeni bir aşı deneme niteliğinde uygulanmaya başlanırken  yakın zamanda Pfızer'dan üç milyon aşının Israel'e getirilmesi için firmayla antlaşmaya varıldığı haberlerde çıktı..

Sonuçta her şeyin olumlu bir şekilde sonuçlanacağı günlere belki  fazla kalmadı .



Batya R. GALANTI



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder