25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü!
25 Kasım , yani iki gün evvel Kadına Şiddete karşı Mücadele günüydü..
Birleşmiş Milletler tarafından 2000 yılında kabul edilmiş bir tasarıyla senede bir kez tüm dünya'da bu konu gündeme damgasını vuruyor. Koronayla, epidemiyle gelen sağlık ve ekonomik krizin getirdiği karmaşanın gölgesinde kalan kadın hakları....
Kadınların sadece insan gibi yaşamak için istedikleri temel haklar senede bir gün gündeme taşınıyor!
Senede bir gün derken, normal şartlarda aynı günün haftası bu konu üzerine sempozyumlar, konferanslar devam etmektedir mutlaka. . Ancak 2020'nin getirdiği bambaşka ortam yüzünden bu sene herşey genel olarak online devam ederken, konuya çekilmesi gereken dikkatin yeterince toparlananamamış olması üzücüdür..
Özellikle bu kriz döneminde dünya genelinde kadına karşı uygulanan şiddette açık bir artış görülürken bu konuda daha aktif anlamda çok fazla şeyler yapılamadığını tahmin ediyorum . Kadınların, eşit, özgür ve rahat bir yaşam sürebilmeleri için, sağlıklı bir toplum ve de tüm insanlar için bu konuda kişileri bilinçlendirmenin ilerisinde ahlaki değerlerde, toplumsal tabu ve kültürel anlayışta, erkek egemen grupların artık değişime uğramasını sağlayacak kişisel eğitim ve şiddete eğilim gösteren, ruhen tedaviye ihtiyaç duyanlara el vermek adına ihtiyaç duyulan miktarda bir bütçe ayrılabilmesi için neler yapılabileceği üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor
.
Kadının erkekle eşit bir statüye sahip olması demek, genel toplumun bir kaç adım ilerlemesi demektir.
Kadına uygulanan şiddete son vermek demek daha sağlıklı, daha aktif, daha etkin bir ülke yaratmak demektir.. Öncelikle bunu unutmamamızx lazım.
Dominik Cumhuriyetinin verdiği bir önergenin yıllar süren sürüncemeden sonra kabulünden beri 25 Kasım'da kadınlar hatırlanıyor.
25 Kasım 1960'da, Dominik Cumhuriyeti'nde üç kız kardeş; Patria Minerva ve Maria Teresa Kardeşlerin Trujillo yönetimine karşı hareketler içinde olduklarına dair çıkan şaiyalar yüzünden öldürülmeleri arkasından Dominik Cumhuriyeti'nde her yıl bu tarihte bu üç kadın anılmaya başlanmış .
Mirabal Kardeşler Dominik Cumhuriyetinde Popüler feminist direnişin sembolüne dönüşürken, "Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü" tasarısı kabul edilerek yine ilk kez 2000 yılında bugün resmi bir güne dönüşmüş.
Bir taraftan bugüne başlık olan bu konu dünya televizyonlarında ana haberlerden biri olurken , gazetelerde çıkan yazılar , kamu yerleri tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamalar, okullarda kadına karşı uygulanan şiddet üzerine gençlere verilen mesajlar varken.. Resmi ağızlardan açıklanan klişe sözlerin günlük hayata ne kadar geçirilebildiği, ne derece somut çözümlere ulaşıldığı esas sorudur.
Bugün dünya genelinde kadının hakketiği yeri, eşitliği ve saygıyı ne derece gördüğü sorusunun cevabı ne yazık ki çok iç açıcı değildir hala.
Endüstrileşmiş ülkelerde dahi Corona ile başlayan krizden en çok etkilenenler kadınlar olmuştur yeniden.
Halihazırda Batı'da bile erkekle aynı mesleği paylaşan kadınların daha düşük maaşla çalıştırıldıkları bilinirken, Corona'yla başlayan yeni dönemde işlerini en çok kaybedenler yine kadınlar olmuştur.
Bugün dünya genelinde çok daha fazla kadın işsiz kalıp yeniden evlerinde oturmak zorunda kalmışlardır.
Yine kadınlar hem dışarıda hem evde çalışmak zorunda kalanlardır. Bugüne dek hala çoğu erkek evde eşine yardım etmekten kaçınırken, saatlerce dışarıda çalışan kadınlar eve döndüklerinde bir de evin annesi rolünü üstlenmek zorundadırlar..
Eve uzun süreli kapatılan ailelerde erkekler tarafından uygulanan şiddette ise yine artış görülüyor..
Fiziksel gücünün üstünlüğünü kadınlar üzerinde egemenliğe dönüştüren erkeklere hala daha dünyanın her yerinde rastlanmakta.. Sağlıksız beyinlerin güçlerini kötüye kullanmaları son derece üzücü bir şeydir..
Bu konuda konuşulacak şey çoktur. Bilgisayara çağı'nda aklıyla, yapabilirlikleriyle, becerileriyle kendilerini fazlasıyla kanıtlayan kadınlar hala daha çok fazla ezilmeye devam ediyorlar.
Gelişmiş ülkelerde en azından bu konu daha çok gündemi koruruken, akıllı ve ileri toplumlarda olaya çözüm aramak için çok daha etkin bir savaş götürülebilmektedir. Hala daha yapılacak şey çok varsa da , Ama buna karşın Ortadoğu , Latin Amerika hatta Uzakdoğu'daki kimi refah ülkelerinde bile kadınlar şanslı görünmüyorlar.
İnsanlık kimi anlamda ne kadar ilerlese de içindeki kimi primitif özelliklerinden kurtulamıyor. Kimi yerdeyse birileri bir diğerlerinin üzerinde egemenlik kurararak kendine avantaj sağlamaya devam ediyor..
Hep diyorum dünya dengesizlikler üzerine kurulu...
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder