9 Ocak 2022 Pazar

Pandemiden etkilenenler

 

Bugünkü nesli kaybolmuş bir nesil olarak adlandırmak mümkünmüdür?

Bu soru kulağıma haber saatinde çalınan bir başlıktı. Tam işimin ortasındayken haberlerde konuşulanları duymaya vaktim olmadı. Ancak aklımda özellikle yer etti bu soru ":  Kaybolan nesil!!!"  Kaybolan insanlar!! 

Ve dahası aklıma geldi benim.... Silinen toplumlar..Yaşam imkanları sıfırlanan bölge ve ülkeler.. Bitmeyen savaşların, didişmelerin, yolsuzlukların  peşinde boğuşan milyonların hayatlarını bir adım daha yok eden bir pandeminin arkasında kimi kaybolan hayatlar!

I. ve II. Dünya Savaşları dönemlerinde, milyonlarca genç insanın hayatlarını kaybettikleri ya da sakat kaldıkları yıllarda da kaybolmuş nesillerden bahsediliyordu.

Dönem dönem hep oldu kaybolan, kaybolmuş, kaybolduklarına inanılmış nesiller ve insanlar.

O zamanlarla mukayese edilmese de pandemi heryeri darma duman etti yeterince. V ehala da ediyor. 

Pandeminin getirdiği krizin etkilemediği toplum yok gibi.

Savaşların, krizlerin ilk etkilediği toplumsal tabakaysa mutlaka gençlerdir.

Dünya tarihini bugünlere kadar ele alan, tarihçiler, sosyologlar  insanların geçirdikleri dönüşümleri, evrimleri, kimi yükseliş, kimi gerileme dönemlerini,  buluntulardan, kalıntı,  belgeler ve kitaplardan yola çıkarak  her zaman analiz etmişlerdir. Bu şekilde. tarihi farklı yönleriyle ele alan araştırma yazıları çıkmıştır.  Bugünse saniye saniye, yaşadğımız tarihi bir süreci bizimle birlikte, online, ekranlardan, makalelerden, televizyon, radyo ve internet sitelerinden, akademik çevrelerden direk yorumlayan, gazeteciler, psikologlar,  ekonomisyen ve araştırmacılar, doktorlar, toplum bilimciler var karşımızda. Konuyu global bir şekilde ele alanlar,  araştıranlar pandeminin daha orta yerinde olaylara ışık tutmaya, salgının ekonomik, toplumsal sonuçlarına çözüm bulmak için çabalıyorlar. Hükümetlerin salgını durdurmak için aldıkları tedbirler ve çözümler de şimdiden akademik araştırmalara dahil olan konular kapsamında belgeleniyorlar mutlaka. 

Pandemi yüzünden alınan tedbirlerse kimilerince doğru, bir çoklarınca yetersiz, bazılarınca delilik, bir diğer kitleler içinse  anti demokratik olarak ses getirmeye devam ediyorlar. Lider ülkeler yaşadığımız bu son dönemi, aktüel krizi atlatabilecek güce sahip görünürlerken, yine sorunları aşmak için en çok çabayı harcayanlar olarak ortaya çıkıyorlar.  Dünyanın bir çok köşesindeki batmış ülkelerle, kimi anlamda kaybolmuş toplumlar sadece bir şekilde var olmaya belki de sürünmeye devam ediyorlar demek daha doğru olabilir.  Gelişmiş toplumlar da bir yerde pandeminin etkilerini kendileri açılarından zor olarak adlandırdıkları bu zamanları atlatmaya gayret ederlerken, soruna teşhis koyup çözüme ulaşmak için bitmeyen bir çaba içindeler.

Yani yeni global krize çözüm arayıp bulanlar, normal bir hayat lüksüne zaten sahip  olanlar. Hala insan gibi yaşayanların bir şeyleri düşünmek ve çözmek için "imkanları" ve halleri vardır. Diğerleri tamamen sekteye uğramış hayatlarına bir problemin daha eklenmesiyle biraz daha çamura batmışlarken, yerel savaşlarla zaten  alt üst olmuş hayatlarından kaçmaktan başka bir şey ellerinden gelmeyenler aç kalan karınlarını doyurmak için kendilerine hiç durmadan yeni yerler aramaya devam ediyorlar .. Geçen zaman onların yaşamlarını hiç bir zaman daha iyiye götürmüyor. En baştan yanlış başlayan bir şeyden beklenebilecek tek sonuç, hep daha kötüsüdür..... Botlara binip açık denizlerde yeni ufuklara yelken açanlar. ölümüne bir yolculuğu göze alıyorlar... Kaybedecek tek şeyleri;  canları (!!)

Pandeminin getirdiği belirsizlikler,  ekonomik olarak en iyi durumda olan  ülkeleri bile kimi anlamda etkilemeye devam ederken sağlığımızın nereye gittiğini (?)  hala cevaplayamayan profesörler, yolun ilerisini  kestiremeyen bilim adamlarının hiç bir şeye kesin bir cevap verememelerinin getirdiği soru işaretleri dünya  ekonomisini etkilemeye devam ediyor. Belirsizliğin ilk vurduklarıysa gençler..

Yükü çekmekte zorlanan firmaların ilk kapıya koymayı düşündükleri gençler oluyor. Tecrübeli elemanlar yerine, işin daha başında olanlara yol görünüyor. Zoom' da eğitim görmeye çalışanların başarıyı tutturmakta çektikleri zorluklar da hayatı bir kat daha zorlaştırırken, evde geçen zaman içinde depresyona girenlere,  çıkmazın eşiğine gelen binler ve milyonlarca gence el uzatmaları beklenen hükümetlere düşen yükümlülükler zorluyor...Hayatlarının daha en başlarında her alanda zora girenlerin, iş bulamayan gençlerin sekteye uğrayan psikolojileri, alkol ve uyuşturucuya kaçanların sayısında görülen artışla toptan etkilenen toplum ve aile ilişkileri..

.Bu pandemiden herkesin bir şekilde etkilendiğini görüyoruz aslında..

Okumayı çözememiş 1.sınıf talebeleriyle,  yuvalardan uzak kalmış bebeklerin insanlara adaptasyon sorunları, çarpım tablosunu öğrenmekte zorlanan kimi çocukların zoomda  parmaklarını sayarak matematik alıştırmalarını çözmeye çalışırken, Yaşlılar Yurdunda terk edilmişlik hissine karışan duygularla sağlıklarını kaybeden  yaşlılar.... .

Son dönemi sakinlikle atlatan pek az insan var sanırım.

Tam bir şeyler artık sonuna yaklaşıyor mu acaba derken son gelen dalgayla ayakta kendini tutmakta zorlanan insanlık, bu sefer tam bir bekleme içinde. Virüs artık kuvvetten düşmüş dense de bu defa da çok hızlı yayılıyor. Bu da sonuçta işi kolaylaştırmıyor. Hastalığı çoğu insan hafif geçirse de, ağır hasta sayısı, bu kez çok yayılan virüs yüzünden tekrardan yükseliyor. Mücadele etmek yine zor. Belki daha da zor. Kendinden, hastalıktan, verilen emirlerden bıkmışların aymazlığını zaptetmekte zorlanan yönetimlerin elleri kolları bağlanıyor. Kurallar, yasalar ya da emirler bazılarını ilgilendirmiyor. Yaşasın Demokrasi!! diye  kendi kafalarının dikine gidenler diğerlerinin yaşam özgürlüklerini ellerinden almaktan çekinmiyorlar.

Tsunami gibi geliyor bu kış. Bu son dalga devirdiğini devirecek ve sonunda insanlar bir şekilde kaldıklari yerden yola devam edecekler.  Büyük çoğunluk  bugünleri torunlarına anlatacak.... ben!! (?)

Fırtına dindikten sonra zarar hesapları tam olarak ortaya dökülecek.

İnsanlığın geçtiği karanlık tünelin ötesinde  görünen ışığın tünelin sonunun mu yoksa karşımıza gelen  yeni bir tehlikenin işareti mi olduğunu bilmeden yolumuza devam ederken kendimizi, o hep var olan umudumuza yaslıyoruz. Herşeyin bir başı ve bir sonu olduğunu hatırlayarak devam ediyoruz.   






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder