16 Ocak 2022 Pazar

Beşinci dalganın ortasından haberler

Son günlerde buralarda sessizden bir fırtına kopar gibi. Pandeminin ilk günlerinde insanları alan korkuya rağmen çoğunluğun hasta olmadan yakalarını sıyırdığı salgın, başlayan beşinci dalgayla bir anda bir tufana dönüşmüş gibi. Kimseden çok ses çıkmasa da, virüs aldı başını gitti. Ne tarafa dönseniz birilerinin artık Omikrona yakalandığını duyuyorsunuz. Okula gidemeyenler ya da işinden olanlar bir tarafa sokaklar, caddeler ilk defa tamamen insanlardan boşaldı. Geçtiğimiz günlerde Tel Aviv'de bir haftasonu havası hakimdi. Sanki insanların işi yokmuş gibi bir durum var. Tabi ki insanların işi var da bir sürü insan ya hasta, ya da bir sürü insan bir hastanın yanında bulundukları için evlerinde kapalı kalmak zorundalar.

Kısacası bugünleri Omikron Bayramı ilan etmek mümkün!!!

Pcr ya da antigen yaptıranlar kuyruklarda. Eczanelerde bazen test bulmakta bile zorlandığınız saatler, günler var.

Ve bizde de durum farklı değil. Geçen salı akşamı eve girdiğimde Israel'in de ateşi çıkmıştı birden. Gece 11'de ailece test yaptırmak için yola çıktık. Pcr'in cevabı gelene kadar gece ilk yaptığımız hızlı  antigen testler negatif çıktı. Ancak ertesi gün, benim dışımda evde herkesin positif olduğu belli oldu.

O gün bugündür bizimkiler karantinadalar. Yeni kurallara  gore ben pozitif çıkmadığım için dışarı çıkmamda bir sorun yok. Birisinin kalanlara bakması lazım tabi :). Alışveriş, yemek, ve alınacak şeyler. Soranlara, köpeği birinin indirmesi gerekiyordu diyorum. Dün gece eve kuriyenin getirdiği bir şeyi kapıya bırakıp gitmesini söylediğimde, gözetleme deliğinden genç çocuğun hala kapının biraz ilerisinde beklediğini görünce ağzımı kapatarak kapıyı hafiften açtım, gidebilirsin demek için. Benden en az iki metre uzakta duran çocuk bir hayli panik oldu, dur orda bana yaklaşma derken bana. Yaklaşmayı düşünmüyordum zaten. Hem ben hasta değilim ki!! Söylemeye fırsatım olmadan koşarak gitti. Hahahaa onu da anlıyorum.

Bir çokları bu virüsü artık gayet hafife alırlarken bazıları hala korku içindeler. Ancak bugünleri omikrona yapışmadan atlatmak pek mümkün görünmüyor. Benim nasıl yapışmadığım üzerinde yürüttüğümüz ihtimallerin hangisi doğru bilinmez. Demek ya hala daha bedenimde yeterince antikor taşıyorum ya da kimi insanlar bazı sebeplerden bu virüse yapışmayabiliyorlar.

Çocukluğumdan beri geçirdiğim grip sayısı azdır. ( Bu bildiğimiz griplerden farklı biliyorum ) Yatak döşek yattığım çok olmadı. Genç kızlığımda sadece bir defa çok kuvvetli geçirdiğim bir grip olmuştu. Bir kaç gün ağrılardan inlediğimi, ateşimin 39'lara çıktığını anımsıyorum ama o şekilde bir grip bir daha hiç olmadım gibi. Hafif üşütmeler, kimi halsizlikler dışında.

Annemi daha eşim rahatsızlanmadan bir gün evvel dördüncü aşıya götürmüştük. Bu yüzden annemden Israel'in ve çocukların  Korona olduklarını düne kadar sakladım panik olmasın diye ve dua ettim.

Bir taraftan 60 yaş üstü insanlar geçtiğimiz hafta aşı oldular hep ancak aynı günlerde basında Pfizer'in önümüzdeki mart ayında yeniden aşı çıkaracağı haberi yayınlandı.  Peki dördüncü aşıyı yaptıkları 60 yaş üstü nüfusa, Pfızer İlaç Firmasının Omikron'a uygun ürettiği aşıyı da mı verecekler??? Dördüncü aşıyı laf olsun diye mi atıyorlar anlıyamadım ben???!!! Bu aşının Omikron'a karşı çok etkili olmadığı biliniyor. Ancak aşılar başladıktan sonra gelen bu açıklamalarla şimdi ne yapmamız bekleniyor?

Ve bütün ülke bir salgının peşinde hasta yatarken, Israel'deki hükümetin kararsızlıkları kafaları o kadar karıştırmış bir durumdaki artık herkes biraz da kendi kafalarına göre davranmaya başlamış gibi.

Zaten ekonomiyi kurtarmak adına hiç bir kısıtlamaya gitmemeyi tercih eden Hazine Bakanı, ülkenin iflas etmemesinin öncelikli olduğunun altını çizdiği günden beri, insanların virüsü toplu olarak yapışarak geçirmelerinin yolunu açmıştı.   Bu karar, Omikron'un hızlı yapıştığı kadar hafif geçirilen bir variant olduğu kesinleştiğinden beri gündemededir.

Şu an için burada okullar açık oldukları halde yarı kapalı gibiler. İş yerleri yarı yarıya hizmet eder durumdalar. Üç kişinin yaptığı görevi şu an bir  kişi yapıyor. Sokaklar insanlardan boşaldı.

Belki bu son dalga gerçekten salgının sonunu getirir. Ama bunun için  çok yüksek bir yüzdenin salgına karşı yeterli antikor geliştirmiş olması gerekiyor.  Ve arada bu gece Ağaç Bayramı Tu Bişvat. Bu defa çok fazla geziler organize edilebildi mi bilmem. Bizimkiler zoom'dan öğreniyorlar bu iki gün.

Ağaçların hayata uyanışlarını hatırlatan, Israel'de Toprağın Yeni Yılı olarak kabul edilen Tu Bişvat ağaç dikimiyle sembolleşmiş bir gün. 1908 tarihinden bugüne Israel için resmi bir önem taşıyan  bu bayram ve bu ülkenin ağaca verdiği önem sayesinde KKL (Keren Kayemet LeY'israel ) tarafından 230 milyon ağaç dikilmiş.

Hayatı temsil eden ağacı, yeşertmeye devam ettiğimiz sürece bu dünyayı yok olmaktan kurtaracak en önemli görevlerimizden birini yerine getirmiş oluruz. Atmosferdeki zehirleri toplayarak, oksijen sağlayan ağaçları koruyarak ve yenilerini dikerek, kaybolan doğal dengeyi yeniden sağlamamız mümkündür.

Daha temiz bir hava solumak, hayvanları korumak, yeni hastalıkların, virüslerin önünü kapatmak adına iklimi koruyan en önemli faktörlerden biri üzerinde çok daha fazla durmamız önemlidir.

Böyle bir salgının ortasında bulunduğumuz günlerde kaç çocuk, kaç genç ağaç dikmiştir bilinmez bu Tu Bişvat?! Dilerim gelecek seneye kadar insanlıkta kendini yenilemiş, zor dönemleri aşmış olur.

Herkese daha çok sağlık diliyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder