13 Ocak 2022 Perşembe

İsrael adına çalışan yunusların tehtid ettiği Hamas

        

İnsanlarda paranoya, bilinen en kötü mental hastalıklardan biridir. Kişinin hayatını yeterince etkileyen bu psikiatrik bozukluk, sadece kendisinin değil yakın çevresinin de yaşam kalitesini yeterince düşürür.  Psikolog ya da psikiatr olmadan da konu üzerinde genel olarak bilgi sahibi olduğumuz, insanların çevrelerine ve arkadaşlarına güven duymalarını engelleyen normal dışı korkular ve şüphecilikle kendini gösteren bir şeydir paranoya.

Çevremizde bu tip insanlar tanımış olsakta olmasakta toplumda en sık kullanılan terimlerden biridir, Paranoyak olmak... "Paranoyaklaşmak.... gibi kelimeler her zaman duyarız insanlardan..Gereğinden fazla şüpheci olanlar için kullanılan bir sıfata dönüşmüştür bu kelime.

Paranoya, zannederim, insan beyninde bir şeylerin doğru çalışmamasıyla alakalıdır. Genetik bir sorun olduğu söylenir. Ancak  kimi psikolojik travmalar da bazen kişinin bu tip bir mental rahatsızlık geliştirmesine sebebiyet verebilir. Fakat yine de genetik bir eğilim söz konusu olmalıdır diye tahmin ediyorum.

Ve, toplumda da kitle halinde mantığın yitirilmiş olduğu durumlar vardır. Yani insanlarda olan paranoyanın toplumsal bir problem olarak görülmesi de mümkün. Toplumsal paranoya,  toplumun bünyesinde yaşayan azınlıklara, ya da kimi gruplara karşı mantıklı, mantıksız şüpheci tavırlar geliştirmeye başlamasıdır. Örneğin Türklerin, Anadolu'da yaşayan Ermenilerin, Kürtlerin, Alevi, Rum ya da Yahudilerin kendilerine karşı faaliyet içinde olduklarını ortaya atmak huyları ezelden beri bilinir. Herhangi bir azınlık grubuna devamlı  şüpheyle bakmak, onlar hakkında mantıksız iddialar üretmek, ya da komşu ülkelerin size karşı komplo üzerinde olduklarına inanarak mantık dışı korkular geliştirmek toplumsal bir paranoyadır.

Bazı grupların toplum üzerinde denetimlerini kolaylaştırmak adına, insanları hayali korkularla yöneten elit kesimlerin, bilinçli olarak, yönetilen  tabakaların beyinlerini yıkamalarıyla alakalı bir şeydir bu söylediğim. Mesela benim gençliğimden beri, zaman zaman Türk gazetelerinde atılan iddialar olurdu. Bu olay Mossad'ın bir oyunu...Ya da; "Mossad'ın başının altından çıkan son şey!! "gibi başlıklarla gündeme getirilen sansasyonel haberler olurdu.

Burada birinci şey, gazetenin tirajını yükseltmek için aradığı göze batan haber yapmak arayışıdır. İkincisi ülkede meydana gelen faili meçhul kimi olayların, kimi cinayetlerin, insanları hayal kırıklığına uğratmayacak şekilde, zaten düşman olarak bellenmiş bir grubun üzerine atarak bir rahatlama sağlamak kaygısıdır. Ve, böylece bir ülkede kendi içinde dönen kimi dolapların, kimi hesapların faturasını kolayca yabancı birgruba,  kuruma veya  ülkeye atarak soruşturmalardan, açıklamalardan, sorumluluklardan kurtularak gerçek hesap vermesi gerekenler, rahatça, istedikleri gibi hareket etmeye devam ederek, sömürdükleri toplumu kullanmaya, ya da ayakta uyutmaya ve serbest olmaya devam edebilirler. Anti demokratik ve totaliter rejimlerde bu yüzden, hayali dış güçlerle uğraşmak, çok daha yaygın bir yoldur.

Ülkeyi yöneten kişi ya da grubun elinde olan medya sürekli olarak o hayali düşmanı öne sürerek, insanları belli şeylere inandırmaya, beyinlerini yıkamaya devam ederler.

Türkiye'de en olmadık şeylerin altında Mossad'ı arayarak, Israel'i suçlayarak Türk halkının topunu bir paranoya içine sokmayı becermişlerdir. Bu insanlar artık her taşın altında belli adresleri arar duruma getirilmişlerdir.  Tabi bu sadece Türkiye'de değil, bu çevredeki tüm Müslüman ülkelerde işe yarayan bir ikna aracıdır.

İnsanlar bir süre sonra, sel olsa, deprem sallasa, fırtına çıksa Israel'i ya da kimi başka "düşman"ları suçlayacak psikoloji içindedirler. Bunun pek sağlıklı bir toplum yapısı olmadığını anlamayanlar içinde gayet okumuş, gayet aklı başında görünen yığınla insan da göze çarpmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde, Hamas, Gazze şeridi kıyılarında şüpheli "Yunus Balıkları"na rastladıklarını iddia etti.

Hamas'ın iddialarına göre, Gazze deniz şeridinde, Hamas'ın özel "Kurbağa Biriminin" ( !) talimlerini,  üzerlerine monte edilen kameralarla takip eden ve gerekirse karşı tarafa saldırı yapabilecek şekilde silahlandırılmış yunuslar Israel tarafından bölgede görevlendirilmişler.

Doğal ortamlarından çıkarılılarak, birer katil adayına dönüştürülen bu sevimli hayvanların, Hamas'ın faaliyetlerini yerinde incelemekle görevlendirilmişler.

Hamas ve İslami Cihad son günlerde, Israel'e karşı yeni bir saldırı için hazırlıklarını hızlandırdıklarını da özellikle belirtmeden geçmediler.

Benimse aklıma Tora'da anlatılan hikayelerden biri geldi şimdi. Tanrının, kötülüğe giden insanlığı yeryüzünden silmek için getirdiği tufandan sadece Noah (Nuh) ve  ailesini kurtarma sözü sonrası, Noah inşa ettiği gemiye her canlıdan bir çift alarak yola çıkmış. Ve Noah'nin gönderdiği beyaz güvercin ağzında yeşil bir şeytin dalı olmak üzere döndüğü an, tufanın artık sona erdiğinin işaretiymiş.

Tanrı tüm insanlar içinden seçtiği Noah'ya bir daha böyle bir tufan olmayacağı sözünü vermiş.

O zamanlardan bugünlere, ağzında zeytin dalı taşıyan beyaz güvercin "Barış"sembolü oldu.

Araplara sorarsanız Israel hayvanlari hep onlara karşı kullanıyor.  Mossad, geçen yıllarda, Suudi Arabistan'da yakalanan Akbabanın üzerine alıcılar koymakla suçlandı. Türkler yine bir kaç yıl evvel  sınırlarında yakaladıkları kuşun üzerindeki kameraların Mossad'ın işi olduğunu iddia ettiler.

Ancak, Yunusların üzerine silahlar yüklenip Hamas'ı hedep aldıkları hikayesi bu kez fazla uçuk bir senaryo. Ancak, Türkleri ve Arapları Mossad'la ilgili söylentilere ikna etmek için çok fazla ter dökmenize gerek yok.

Bu kez seneler önce bir Türk şarkıcının evde grup seks yaparken yakalanmasının ardından: "Tüm bunlar bana Mossad'ın bir komplosu "dediği haberi anımsadım  😂.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder