Gal'in ve onun gölgesindeki dünyamıza ufacık bir bakış daha!!
Geçen gün Danielle bana çalıştığı yerde, bir kızın yanına gelerek onun Gal'in kardeşi olup olmadığını sorduğunu anlattı. Çalıştığı kursta matematik öğrenmeye gelen bu genç bayan, Gal'le yaşıt bir kız. Gal'in ilk yuva döneminde, onunla birlikte olmuş!! Danielle ise Gal'e bu kadar benzetildiğine çok şaşırmış.
Bu genç bayanın isminin Agam ( ibranice'de göl demek ) olduğunu duyduğumda bir şeyler anımsar gibi oldum.
Gal'in yuvadaki ilk deneyimiydi o sene. Üç yaşında başlamıştı bu yuva'ya. Ve aynı dönemden aklımda kalan iki isim vardı tam. Biri Agam diğeriyse Şeli. Bu iki çocuk Gal'in hep yanında otururlardı. Adeta onun iki küçük meleğiydiler onlar. İkisi de sarı saçlı, güzel ve en önemlisi çok iyi çocuklardı.
Danielle'e. Gal'i hiç unutmadığını ve onu o zaman çok sevdiğini hatırladığını söylemiş. Ertesi gün Danielle tesadüfen kızın annesiyle karşılaştığında, Agam annesine,"Anne Danielle'e iyi bak, onda kimi görüyorsun ?" diye sormuş. Tabi annesi bu kadarını hatırlayamamış. Ancak adını söylediğinde yanlız Gal'i değil beni ve eşimi de anımsamış. Benim yuvaya ne kadar sık gelip gittiğimi ve ne kadar nazik bir insan olduğumu anımsamış (!!). Ne tuhaf... Özel çocuğunuz olduğunda, sizi ve çocuğunuzu insanlar daha çok tanıyorlar. Ve unutmuyorlar.
Gal'in bugüne kadar sahip olduğu tüm öğretmenler arasından ( ki bunların büyük çoğunluğu özel eğitim için yetişmiş öğretmenlerdi) o sene Gal'i tam bir anne şefkatiyle kucaklayan ilk yuva öğretmenini hiç unutmadım. O insana olan minettarlığım bugüne dek kalbimdedir.
Kitaplara, filmlere konu olmaya yakışacak gerçek insanlar vardır hayatta. Özel insanlar. O yıl o insanla bunu yaşamıştım ben. Belki de bu yüzden Agam ve eminim diğer küçük kız, Şeli de Gal'i bugüne dek anımsıyordur.
Yuvadaki tüm normatif çocukların, Gal'i problemsiz kabul etmelerini sağlamıştı bu kadın. Gal'e öğretebildiklerinin yanında, Gal sayesinde diğer çocuklara da, eğitimin ötesinde çok fazla şey vermişti. Benim oğlum, bulunduğu o ortamda, öğretmenine diğerlerinin, farklıyı kabul etmeyi öğretebilmesinin bir yolu olmuştu. Ona kötü davranmak şöyle dursun, her düşüşünde ona el vermek, her ihtiyacı olduğunda ona yardım etmek için koşuşuturan bir grup çocuğa, iyilik yapmanın ödülü olmuştu bu güzel insan. Tecrübesi, sevecenliği ve üstün zekasıyla örnek bir yuva öğretmeniydi Ela!! Ve toplumu iyi yolda etkilemenin, iyi bir liderden geçtiğinin de bir kanıtıydı bu kadın.
Ben çocukken Büyükada'da tanıdığım kimi diğerlerinden farklı olan insanlar vardı. Diğerleriyle aynı olmayan, özel oldukları belli olanlar. Ancak, o zamanlar bu insanların diğerlerinden farklarının ne olduğunu bilmiyordum. Sadece, kocaman oldukları halde hala anne babalarının yanındaydılar.
Yetişkin yaşa geldiği halde üç tekerleği olan kocaman bir bisikletle gördüğüm bir tanesi ve denize giderken yolda sürekli annesiyle ispanyolca bağıra çağıra konuşan bir başkası vardı. Göze çarpan kişilerdi bunlar. Tanıdığım çevreyi çok çabuk unutan, simaları zor hatırlayan biri olan ben bile bugünlere dek onları hatırlıyorum.
Gal'i tanıyan herkes onu sever. Küçücük bir çocuk olduğu zamanlardan, komşularımız, tanıdıklarımız hatta gittiğimiz süpermarkette kasada oturan kadın bile ona hep ilgi gösterir. "Bugün nasılsın Gal?"
Bana onun çok kibar, çok efendi olduğunu söyler tüm komşularım. Bazen günde bin kez girip çıktığı kapıda, bazen asansörde, kimi merdivenlerde rastladığı insanlar arada bana ondan bahsederler birden. Oğlunu gördüm bugün. Ne tatlı çocuk!!
Ne kadar utangaç olsa da bir o kadar da gevezeliği tutar birden. Özel gelişmeleri ondan duyabilir herkes. Araba bozulmuşsa, evde tamirat varsa!! Geçen aylarda, birden her rastladığım komşu bana evdeki tamirat nasıl gidiyor diye sorar olmuştu? 16 katlı binanın 15. katındaki komşu evde mutfağın değiştirildiğini biliyordu. Bir sabah, Gal'e, "Herkes bizim evde olanları nereden biliyor? " diye sorduğumda, Gal'in cevabı gerçekten komikti. "Ya evet, ilginç nereden biliyorlar acaba??" Senden olabilir mi Gal? ... Olabilir!!!
İnsanların ona yaklaşım tarzı da çoğu kez küçük bir çocuğa yaklaşmak gibidir. Gal'in her daim saflığı bazılarını da yanıltabilir. Bazı şeyleri pek anlamadığını zannedebilirler. O da en büyük yanlıştır. Gal diğerlerinin zanettiklerinden çok daha uyanıktır aslında ancak düşündüklerini ve hissettiklerini ifade etmeyi bilmiyor fazla. Ancak birden bire hiç düşünmediğiniz bir yerden öyle sözler, öyle şeyler çıkar ki ağzından, bir çok normatif insanın kavramakta zorlanabilecekleri gerçekler bir anda dökülüverir onun ağzından. Bugünlere dek, bizi bile şaşırtabiliyor zaman zaman.
Geçen aylarda doğum günü olduğu zaman kızımın iki çocuğu olan bir arkadaşından, Danielle bir doğum günü hediyesi getirdi ona. Küçücük bir paketti bu. Arkadaşının 9 yaşındaki oğlunun satın aldığı bir hediyeydi bu. Bu çok nazik bir hareketti. Ancak paketi açtığımızda ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi pek bilemedim. Gal'in arabalara olan ilgisinden dolayı düşünüp ona iki minicik oyuncak araba almışlar. Üç yaşlarında çocuklar için satılan oyuncağı Gal için getirmişlerdi. Gal, her ne kadar, sürekli arabalardan bahsediyorsa, her ne kadar odasındaki ekranda arabalı oyunlar oynamaya devam ediyorsa da, bu iki küçük araba ona göre değildi. Bu bir taraftan ona küçük bir çocuğun içten bir hediyesi olsa da, annesinin iki küçük otomobilin 17 yaşındaki bir delikanlı için çok çocuksu bir oyuncak olduğunu farketmesini beklemiştim.
Bu bir an için bana insanların Gal'i nasıl gözlerle gördüklerinin bir göstergesiydi. Galse bunu görmezden geldi.
Çocukken, Gal kitap sever mi diye sorduklarında gülerek....Tabi ki sever derdim. Sabahın beşinden kitaplar elindedir. Kütüphaneden aldığı kitaplardan rampa yapmayı çok sever!
Kitaplar onun kafasındaki işlev için çok uygundular. Odasının bir köşesindeki sepetin içinde, polis arabaları, itfayiye, ambulans ve minicik birer BMW, Mercedes ve bir diğerleri dururdu. Kitapların üzerinde gezdirir dururdu onları.
Aslında her gece ona kitap okuyordum ben. Bunu da seviyordu. Ancak o hep aynı hikayeleri, aynı kitapları duymak istiyordu yine. Diğer meşgul olduğu konular gibi, bunlar da hep aynıydı. Onu rahatlatan şey buydu. Bir monotoniydi aradığı. Onu keyiflendiren, sakinleştiren şey, bildiği hikayeleri baştan sona bir kez ve bir kez daha dinlemekti... Gözleri kapanana dek.
Bugün artık yeterince büyüdü. Gal aslında gayet akıllı ve herşeyin farkında olan bir çocuk. Ancak beyninin içinde hep aynı noktada, aynı yerde tekleyen şeyleri değiştirebilmesi mümkün değil. Topal birinden topallamamasını beklemek gibi bir şey bu, onun kimi konulardan artık konuşmamasını beklemek, kimi hareketleri yapmamasını istemek.
Topal bir insanın topal olduğunu bilmesi onun topallamaktan vazgeçebilmesi demek değilse aynı şekilde, Gal'in de kendisi hakkında bildiği farklılıkları düzeltmesini beklemekte mümkün değil.
Her insanın onu algılayış şekli de farklı olabiliyor. Bazılarının onun saflığını zekasiyle ilgili bir problem olarak algılaması da mümkün. Kimilerinin ona gülebilmesi de bu hayatın bir parçası. Önemli olan, Gal'in kimi otistik yönlerinin insanlardan daha az yaralanmasına yardımcı olduğu gerçeğini bilerek çok fazla içerlenmemeyi öğrenmek sanırım. Ona hediye edilen o iki küçük araba da sonuçta iyi niyettendi Küçücük bir jestti. Seçim yanlış olmuşsa da Gal bundan incinmediğine göre, benim onunla olan hayatımın bu yönleriyle de daha barışık olmayı öğrenmem gerek.
Bu sabah uzun zamandan beri ilk kez servise yanlız bindi tekrardan. Geçtiğimiz aylarda bir an yaşadığı bir korku yüzünden yeniden ona eşlik etmeye başladım ben. Onun da korkularını yavaş yavaş aşmayı öğreneceğini söylüyorum hep ve durmadan.
Önemli olan da sanırım, birilerinin ona nasıl baktığı üzerinde çok fazla enerjimi tüketmeden, sadece ona yardım edebilmenin yollarını aramak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder