Geçtiğimiz günlerde Amerika'da, Filipinler'de korkunç fırtınalar meydana geldi. Zaten her yıl Amerika'da kasırgalar, tornadolar, hurricane'lar olur. Coğrafi konumu yüzünden doğal afetlere çok açık olan bu büyük ülkede yapılan evler bir çırpıda inşa edilmeleri mümkün olan hafif yapılardır. Bir taraftan inşa edilen hafif yapılar, diğer taraftan hayatlarını güvene alabilecekleri sığınaklar böylesi korkutucu fırtınaları genelde fazla can kayıpları yaşamadan atlatmalarını sağlar.
Geçtiğimiz hafta Amerika'nın orta batısıyla, güneyinde büyük bir kasırga yaşandı. Ekranlara yansıyan görüntüler bu kez tam bir yıkım yansıtıyordu. Küçük bir yerleşim yeri tamamen haritadan silinmiş görünüyordu.
Yaşanan kimi fırtınaların saatte yaklaşık 300 km hiza ulaştıklarını düşündüğümüzde, bu ülkenin bu tip felaketlere neden en iyi şekilde hazır olması gerektiğini anlıyor insan. Dünyanın sayılı zengin ve ileri ülkelerinden biri olmasalardı her yıl bu ülkede yaşanılan doğal felaketlerde kaç insan hayatını kaybederdi acaba?
Senede, büyüklü küçüklü 1200'den fazla tornado yaşayan Amerika, Avrupa'dan dört kat daha fazla fırtınalarla boğuşmak durumunda. Bu da Amerika'nın okyanuslara açılan koylarından başka bu yerin genel coğrafyası ve iklim koşullarıyla ilgili bir sorun.
Her yıkan kasırganın bıraktığı yaklaşık zararsa, 125 milyar dolar. Sanırım Amerikan bütçesi bu zararı karşılamaya yetiyor. (!)
Arada, geçen hafta yaşanılan büyük kasırga'da bir anneannenin son anda küçük banyo küvetinin içine saklayarak üzerlerini örtüp, aralarına iliştirdiği kutsal kitapla birlikte Tanrıya teslim ettiği iki bebeği ( iki torun), herşeyi bir anda silen fırtınanın evden neredeyse eser bırakmamasının ardından, kurtarma ekipleri kalıntıların arasında tamamen mucizevi bir şekilde, sapasağlam kurtarmayı başardılar.
Fırtınada ters dönen kuvvetin altından kurtarılan minik yavruların hayatta kalışları, anneannelerinin yanlarına iliştirmeyi unutmadığı kutsal kitabın bir mucizesimiydi acaba?!!!
Yeni bir sene, yeniden kutlanacak bir Noel gecesi bu aile için sanırım tam bir mucize gibi geldi.
Arada burada da bir kaç gün önce, Akdeniz'dan, buralara doğru yaklaşan bir kasırgadan bahsetmeye başladılar. Ah!! tamam bir de kasırgamız eksikti dedik biz de!! ( pek ciddiye almadan)...
Gel de bunlara inan desekte, bu kez meteorologlar çok ciddi görünüyorlardı. Önümüzdeki günlerde Israel'e ulaşması beklenen Karmel kasırgasına karşı hazırlıklar devam ediyor diye anonslar yapan uzmanların açıklamalarını dinlerken aklımda daha bir hafta evvel, bütün haftanın yağışlı geçeceğini söyledikleri halde tüm Israel'de full devam eden, baharı aratmayan güneşli günleri düşünerek gülüyordum.
Buradaki meteorologların hava durumunu neye göre tahmin ettiklerini bilmiyorum ancak tahminlerinin doğru çıktığını pek söyleyemem. Bir tek Ağustos ayı raporlarında yanılmayan Israelli meteorologların diplomalarını kim veriyor onu da bilmiyorum. Ağustos Ayı hava durumu tahminlerini yapmak benim için bile pek zor olmazdı herhalde. Sıcak ve nemli bir gün olacak derdim ben de!!!
Neyse geçen gün buraya da gelecek bir kasırgadan bahsettiler. Hatta Amerika'daki gibi kasırgamıza isim bile verdiler. Yani bu defa durum ciddiymiş gibiydi. Bekledik o akşam. İlk anda ne gelen vardı ne de giden. Saatler sonra birden şiddetli yağmurlar başladı. Ve rüzgarlar. Ancak Amerika'daki gibi isim verecek kadar ciddi bir fırtınamıydı bu? Bence her sene yaşadığımız bir iki şiddetli yağmurla aynı şeyleri yaşatan bir fırtınaydı bu da. Bir kaç yeri su bastı, bir kaç ağaç devrildi. Bir kişi ise çok ağır yaralandı. Yağmurlar hala aralıklı devam ediyorlar ama insanları, çocukları boş yere sıkıntıya sokmaya da hiç gerek yoktu.
Ancak sanırım haber bültenlerini hazırlayan haber ekiplerinin amaçlarından biri de biraz olsun sansasyon yaratarak, insanları haber kanallarına daha çok çekmek ve daha çok seyirci toplamak.
Reyting yaratmanın sağlıksız yollarından biri de istenmeyen dozda stres yaratacak başlıklarla başlayan, sansasyonel haberler.... Kimse kamu sağlığıyla ilgilenmiyor. Zaten yeterince felaketler yaşayan bu ülkede bir de ekstradan sansasyona ihtiyaç varmış gibi.
Yapılan hesaplar, insanların iyiliklerinden çok şahsi menfaatler üzerinde dönüyor. Bunun için babalarını satmaya hazır bir media olduğu sürece gerisi boş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder