Tüm dünya'da başlayan yeni dalga, iki senenin sonunda geldiğimiz nokta bir kez daha tüm insanlığı belirsizlikler ve soru işaretleri içine sokuyor. Kimi endişeler yeniden canlanırken bir diğerlerinin uzun zamandır göstermekte oldukları yılgınlıkları artık bir umursamazlığa dönüşüyor. Her yeni dalgayla tekrardan alınan tedbirler artık bir çoklarını ilgilendirmezken içimizde bugüne dek aşı olmayanlar, aşıları insanlığa karşı bir komplo olarak görenler ya da hiç bir işe yaramadıklarını iddia eden bir diğerleri yüzünden sürekli kod değiştirerek, kendini yenileyerek içimizde dolaşmaya devam eden virüsün tüm dünyayı yeniden ve yeniden etkisine almaya devam etmesi insanı bir kez daha sinirlendiriyor. Elimizden sevdiklerimizin sağlıkları için dua etmekten başka bir şey gelmiyor...
31/08/2021
Aşılara karşı çıkmak
Bu yazdığım yazıyla, her ne kadar ilaç kullanımı konusunda ikilemli bir fikirle öne çıkıyorsam ki, ben de bazı ilaçların kullanımına karşı olan bir insan olduğumu ifşa ettiğim kimi yazılar yazmış biriyim. Olay tüm toplumun sağlığını ilgilendirdiğinde, konu epidemik hastalıklar demek olduğunda farklı iddialar savunabiliyor, "psikiatrik ilaçlar yüzünden gördüğüm zarar ve zor deneyimlerin ardından bazı ilaçlara karşı olan kuşkuculuğumla ters düşecek bir iddia ile geliyor olduğumu bilerek yazıyorum.
Çocuklukta yapılan aşıların çoğunda vücudumuza zarar veren maddeler olduğunu, mesela bir çok çocuğun bebeklikte yapılan aşılar yüzünden otizm geliştirdiklerini iddia eden insanlar var.
Bense toplumun sağlığını tehlikeye atan akımlara karşıyım. Gençliğimde toplumun geneline baktığımda aşıların sadece bazı salgınları durdurduğundan emin olduğumu söyleyebilirim.
Çocukluğumda, bize okulda yapılan aşıları hatırlıyorum. Ve bir defasında, Büyükada'da Kaymakamlığa gittiğimiz, o Nizam yolunda bulunan, denize bakan kocaman beyaz köşkün kapısından girdiğimizde, girişteki yarı karanlık ahşap odada bizi bekleyen bir şahıs tarafından bir an önce yapılan aşıyı hatırlıyorum. Sol koluma yaptıkları enjeksyonun ardından bir küp şekerin üzerine damlatılan ilacı dilimin üzerine koyduklarını anımsıyorum. Tüm bu tedbiler Ortaçağ'da görülen büyük salgınların, bizden evvel yaşamış olan insanları sakat bırakan hastalıkların, tarihin gerilerilerinde kalmalarını sağlayan şeylerdi. İnsanlığın bulduğu aşılar daha sağlıklı nesillerin önünü açmışlardı.
Bu aşılardan bir çoğunu, 1919-2005 yılları arası yaşamış olan Amerikalı Mikrobiyolog Maurice Hillman bulmuş. Hillman kızamık, kabakulak, hepatit A, hepatit B, şu çiçeği, menenjit, zatürree gibi hastalıkların çaresi olan aşıların bulucusu olmuş.
21. Yüzyıl insanı bugün artık çok bilinçli oldu. Burası tartışılmaz bir gerçek. Artık her birimiz doktorlardan bile daha iyi bilebiliyoruz kimi şeyleri. Bize nelerin iyi gelip nelerin iyi gelmediğinin bilincindeyiz çoğu zaman. Farkındalık eskiye göre kat kat fazla. Kuşkular da ve güvensizlikler de aynı oranda arttı. Kimseye kolay kolay inanmıyoruz. Kimsenin bedenimize zorla sokmak isteyeceği ilaçları, aşıları kabul etmek zorunda olmadığımızı düşünüyoruz. Bunu anlamamak mümkün değil. Bir taraftan insanlığın maddi menfaatlerin arkasından neler yapabildiklerine hepimiz şahidiz. Ancak kimi zaman bu yarı bilinçli, yarı devrimci hareketler kendimize ve topluma zarar da verebiliyor. İnsanlar için bazen en büyük tehlikeler de yarım akıllılıktan olabiliyor. Bazen sadece yarım bilgiyle profesör olduğunu düşünen insanların verdiği kocaman zararlar da var. Hele yarım akıllılardan kocaman bir aptallar ordusu ortaya çıkıp insanlığı tehlikeye atan fikirler toplumlarda kocaman bir dalgaya dönüşünce vah halimize denecek durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz.
Şimdiki durum gibi, Bu insanlar gözümüzün önünde ölenleri görmüyorlar mı? Israel'de hala aşı olmak istemeyen bir milyon insan var!!!!
Bu insanlar neyin farkında değiller???!!!
Bugüne dek görmediğimiz bir hastalığın nasıl bir çoklarını bir bir yatağa attığının farkında değiller mi? . Bir çok tanıdığımız insanlar, yakınlarımız bu salgında ya öldüler ya da çok hasta yattılar. Bunu hala anlamayanlar var.
Kendimiz için değilse de çevremizde yaşayan diğerlerine karşı yükümlülüklerimiz olduğunu nasıl unuturuz?
İki hafta evvel üçüncü aşımı oldum. Sanırım bir kez daha Israel bu konuda ilk deney gibi. Çünkü ilk aşılanan ülke olduğumuz için burada üçüncü aşının zamanı geldi. İkinci aşıdan beş ay sonra vücutta antikorlar yeterince azalıyor. Yeni bir booster vermek şart oluyor.
Üçüncü aşı için söyleyebileceğim ilk şey, ilk iki aşıya göre daha fazla yan etki yaşadığımız. Yaşlı insanlarda sanki biraz daha az yan etki yaparken çevremde orta yaş grubundaki insanların bir çoğunda bir kaç gün devam edebilen, yüksek ateş ve kas ağrıları görülebiliyor.
Ben ilk gün kendimi gripli gibi hissederken , bir kaç gün içinde ortaya çıkan nezlem hala devam ediyor. Nezle ve halsizlik ve hafif öksürük.
Oğlum bu sabah iş dönüşü babasıyla birlikte üçüncü aşısını olmaya gidecek. Umarım o bunu daha rahat atlatır.
Derken Israel'de son dalgayı sadece aşılarla kontrol altına almaya çalışırlarken diğer önlemler belli belirsiz şeylerle kısıtlı kalıyorlar. Yeni Hükümet bir kararsızlık içinde. Herşey en başından doğru yapılsaydı burada son bir ayda 500'den fazla insan ölmezdi. Son dalga çok fazla insanı vurdu ve vuruyor ve şimdilik iddialara göre aşıların ilk olumlu etkileri görülmeye başlanmış. Ancak nasıl bir olumluluksa bu, daha dün Mart Ayından beri en yüksek virüs vakası sayıldı.
Yarın açılacak olan okulların yüzde yüz normal programla açılma kararının da yanlış olduğunu söyleyen doktorları dinlemeyen Bennett'in alacağı kararlardaki hataların bedelini ödeyecekler yine yaşlı insanlar, hatta bu defa kimi gençler bile olabilir.
Kısaca Covid-19 aramıza katıldığından beri değişen hayat şartları şimdilik hala burada bizimle beraberler. Dilerim önümüzdeki aylar kimi olumlu değişimleri de getirirler artık!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder