Nefret sonrası hayat.
Hapishanelerde de iyi insanlar olabileceğine inanmak mümkünmüdür acaba ?
Ya da kör bir hapishane hücresinde, yanınıza hiç beklemedğiniz bir yer ve zamanda merhamet ve sevgiyle yanaşarak hayatınızı bir uçtan diğerine değiştirecek kadar duyarlı insanlarla karşılaşabileceğimize inanmak çok mu delicedir?
Katillerin, hırsızların, tecavüzcüler ve ırz düşmanlarının, mahkum damgasıyla etiketlenmiş insanların yanında , kimi farklı rastlantılarla birlikte, tüm klişleri bertaraf ederek beklenmedik tecrübeler yaşayabileceğimiz olgusu bizi ne kadar ikna edebilir?
Her hapis cezası yemiş insan bir şeytan mıdır acaba?
Hapishane dışında yaşayan insanlar, hüküm yememiş biz sicili temiz kişiler için mahkumlar kocaman duvarların arkalarında cezalarını çeken suçlulardır sadece.
Bizim gibiler onlardan da alınabilecek dersler olabileceğini pek düşünmemişizdir..
Halbuki kötü tesadüfler, yanlış seçimler, zor bir çocukluğun bedelini ağır ödeyenler, istenmeyen olaylara sürüklenen kimi zayıf kişilikler ve çok fazla aklımıza gelmeyen bir çok başka sebepler yüzünden herkes gibi olmak şansını kaybedenlerle, normatif olabilecekken uçuruma sürüklenenler hep vardır...
Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir hayat hikayesi de tam bu konuyla ilgili
2017'de BBC ve New York Times gibi büyük yayın kuruluşlarının sayfalarına yansımış ilginç ve bir o kadar hayat dersiyle dolu karmaşık ama sonu olumlu biten bir hikaye bu..
1975 yılında Güney Florida'da küçük bir yerleşim yerinde dünyaya gelen Angela King'in zamanla herkes tarafından duyulan öyküsü insanlık için çok fazla mesajlar taşıyor.
Tutucu bir ailenin üç çocuğundan en büyüğü olan Angela'nın hayatı ilk başlarda belki de çoğu alelade Amerikalıdan pek farklı değil.
Bütün hafta gittiği Baptist okulu ve hafta sonları ailesiyle katıldığı Katolik ayinleri çevresinde gelişen hayat düzeninin içinde sadece kendileri gibi insanları kabul eden bir çevrenin etkisiyle büyüyen bir çocuk Angela King..
"Seni evimize bir gün bir siyah ye da bir kadın sevgili getirmediğin sürece sonsuza dek sevmeye devam edeceğim!" diyen annesinin gölgesinde atılan çarpık temeller bazı şeyleri diğerlerinden farklı kılan ilk işaretlerdi belki de..
Bir yerden diğerine değiştirdikleri adreslerle sonunda ortaokul'da ilk kez okumaya başladığı yeni sınıfında sıradışı görüntüsü ve fazla kiloları yüzünden çocuklar tarafından kabul edilmeyişi ve dışlanmasıyla başlayan zor günleri...onu hedef haline getiren çocuklardan birinin bir gün herkesin gözü onunda bluzunu tamamen yırtmasıyla yaşadığı sonsuz utancın getirdiği kızgınlık ve hınçla gelen ilk önemli dönüm noktası.
Bazı insanlar böylesi bir travma karşısında ya iyice pasifize edilerek içlerine sindirilirler bazen de Angela gibi topluma karşı geliştirdikleri tepkiyle saldırgan bir savunma sistemi geliştirirler.
Angela King çocukluğunda ailesinden görmediği sevgi ve toplum karşısında küçük düşürülmüş olmanın sonuçlarıyla baş etmek için ekstrem bir çıkış yolu seçmiş kendine.
İlk kez 14 yasındayken okulunda tanıdığı neo-nazi gençlerden aldığı destekle yavaş yavaş onlardan biri olmaya başlamış.
Kendisine yapılmış kötülüklerin hesabını bir şekilde başkalarından çıkarmayı arayan genç kız daha 14 yaşından itibaren seks, uyuşturucu ve alkol partileriyle devam eden bir başkaldırı süreci yaşamaya başlamış.
Bundan sonra, sekiz yıl boyunca Angela hiç bir yere ait olamama duygusunu beyaz insanlar dışındaki herkesten nefret eden o grubun arasında bulduğunu zannetmiş.
Hayatında ilk kez birileriyle aynı yolda, aynı düşünce doğrultusunda bir şeyler yaptığına inanmış. İlk kez birileriyle bir şeyleri paylaşmış. Ya da öyle zannetmiş.
Taki bir gün televizyon'da onunla aynı fikirleri taşıyan gruplar tarafından gerçekleştirilen bir saldırının haberiyle sarsıldığı güne dek..
1995'te Oklahoma City'de 186 kişinin öldüğü ve yüzlercesinin yaralandığı terörist saldırının gerçekleştiği güne dek ait olduğu ekstremist grupların ellerinden çıkan kötülüklerin onu nasıl bir sona doğru sürüklediğinin bilince değildi Angela King. O gün televizyon'da patlayan bombalardan tahrip olmuş binadan çıkarılan küçücük ölü çocukların bedenlerine baktığında, hayatında ilk kez durup düşünmüş; " Gelecekte, kendisi ve çocukları için vereceği ya da veremeyeceği şeyleri farketmiş !" ilk defa. Eylemlerinin bir oyunun bir parçası olmanın çok ötesinde ciddi sonuçları olduğunu ilk kez görebilmiş..
Ancak bu tip gruplara katılmak kolaysa da çıkmak ne yazık ki çok zordur.
Angela da onlardan bir çırpıda kopamamış.
Bir gün bir Yahudinin dükkanını soyup adamı hırpalamaktan dört sene hapis hüküm giyene kadar onlarla olan birlikteliği devam etmiş.
Hiç kimsenin aklına gelmeyecek şey ise hapishane duvarları arkasına atıldıktan sonra olmuş..
Üzerinde bir sürü nazi sembolleriyle dolu dövmelerle kaplı bedenini saklamakta zorlanan King hapishane'de o güne dek hiç tanımadığı renkte insanların arasında bulmuş bir anda kendini.
Bir sürü Jamaica'lı , zenci mahkumlardan ürkerek onlardan ilk günler kaçmak istediyse de, hikayesi'nde ismini ifşa etmekten kaçınarak anonim olarak, " Jamaica" olarak adlandırdığı mahkum bir kadınla aralarında zamanla gelişen (lezbiyen ilişkiyle ) yakınlaşmayla o güne dek ilk kez tanıdığı sevgi ve merhametle başka bir Angela King tanımış.. Kendi içinde yaşayan bambaşka bir insan bulmuş.
Sol tarafta neo-nazi gruplara katılan Angela King, sağ tarafta ise 2018'de bir konfreanstaki son haliHayatındaki kötülükleri bir kenara bırakıp doğru yolu bulması için King'in nefret ettiği siyah insanların içinden mahkumlar tanıması gerekiyormuş.
Dört yılın sonunda hapishane'den çıktıktan sonra bir süre geçici işlerde çalışıp gereken parayı biriktirdikten sonra üniversite'de sosyoloji ve psikoloji okuyarak öncelikle kendi gibi insanları daha iyi anlamanın ve onlara yardımcı olmanın yolunu açan eğitimden geçtikten sonra kurduğu" Life After Hate" yani nefret sonrası hayat adlı kuruluşla esktrem gruplardan kendilerini kurtarmak isteyen gençlere yardım etmek için çalışmaya başlamış.
Bugün, zenciler, latinler , yahudiler ve insan olan herkesle dostluk köprüleri kurmak için çalışan King dünyanın değişik şehirlerinde devamlı konferanslar veriyor..
Çocukluğunda yaşadığı şeylerin getirdiği anlamsız nefretin sebep olduğu zararların onda yarattığı suçluluk duygularıyla baş etmesi uzun zaman alan King artık nefret yerine sevgiyle kendini tedavi ediyor.
Angela King, geçmişini, seneler evvel yaptığı kötülükleri saklamadan insanlara ırkçılığın zararlarını anlatmaya bugüne dek devam ediyor.... bizzat kendi yaşadığı tecrübelerle başkalarının yolunu aydınlatmaya çalışıyor.
Batya R. GALANTI