Dün uluslararası platformda, " Kadınlara Şiddete Hayır" toplumsal bilinçlendirme, somut adım arayışı ve uyarı günüydü. Tüm dünya'da bu konunun işlendiği paneller oldu.
Aslında, normal ülkelerde, bu sorun her zaman gündemi koruyor. Ancak dün bu problem medya'da en üst başlıklara taşındı bir kez daha.
Konu belki sözde hep gündemdeyse de zaman pek bir şeyleri değiştirmemiş görünüyor. Cinsel taciz ya da kadına şiddet konusunda bugünlere dek hiç beklemediğiniz yerlerden, kişilerden hiç beklenmedik süpriz şeyler çıkmaya devam ediyor. Her defasında yeniden daha şaşırıyoruz. Eline koluna, orasına burasına hakim olamayan erkekler her yerdeler. Kimileri kadınları box çuvalı zannederken, bazıları canları çektiği kadına el atmakta problem görmüyor. Utanma duygusu olmayanlar sandığımızdan çok daha fazlalar toplumda. Ne her yere yerleştirilen kameralar, ne akıllı telefonlar, ne çevredeki insanlar.....bazılarını hiç bir şey durdurmuyor.
Üniversitelerde, iş yerlerinde, hastanelerde, ibadet yerlerinde, Cumhurbaşkanlığı konutunda bile(!) hatta bir çokları kendi özel hanelerinde karşımıza çıkabiliyorlar.
Çocukluğumda, hatta gençliğimdeki sabit fikirlerimden birine göre kadına şiddet ve cinsel taciz hep cahillik ve kapalılıkla ilişkiliydi. Yakın çevremde kadına şiddete tanık olmamıştım. Yakınlarım ya da tanıdığım insanlar kadınlarına şiddet uygulamıyorlardı. Türk toplumunda, sanki hep daha bağnaz insanların içinden bu tip şiddet ya da cinsel taciz haberleri gazetelere, televizyonlara çok daha sık yansıyordu. Ve bu beni yanıltmişti iyice.
Sonuçta kapalılık ve cehalet, ve bazı gelenekler ve töreler insanları gerçekten kimi davranışlara daha açık duruma getirebiliyor. Arap toplumlarında, İran'da ya da Afrika ülkelerinde kadınları toplumdan koparan kültürel yapının bu tip olayları çok daha fazla yaşaması doğaldır. Ve kapalı toplumlarda kadınların kendi haklarını savunamayacak kadar aciz bırakıldıkları da sır değildir.
Cinsel taciz ve şiddete karşı hala yeterince yapılmayan şeyler olduğunu biliyoruz. Kadınlar her defasında sokaklara çıkmaya devam ediyorlar. Pankartlarla. bağıranlar, seslerini ellerinden geldiğince yükseltenler yine meydanlardaydılar dün. Benimse gözüme bir kez daha çarpan bir şey söz konusu. Bir çok konuda olduğu gibi, göstericilerin çoğu yine madur durumda olanlar. Yani sorunu yaşayanlar sokaklardalar. Fakat, birilerini madur duruma sokan aktif taraf diğerinin çoğu yanlarında değiller. Meydanlarda toplananlar neden hep kadın???? Bu sorun sadece bir tarafın sorunuymuş gibi davranıldığı sürece insanlar buna bir cevap bulmaktan uzak olacaklar. Erkekler neredeydiler dün? Bunca kadın arasında kaç erkek vardı ? Sorun böylece hep aynı noktada başlıyor. Demek bir taraf diğerini sonuna kadar desteklemiyor! Gerçekten eşitlik bu şekilde mi olmalı??
Bugün, cinsler arasındaki eşitlik için sonuna kadar mücadele eden kadınların, yaşadıkları medeni toplumlarda bile kadınlar hala kimi temek hakları ve güvenlikleri için sokaklarda seslerini duyurmak ve savaşmak zorunda hissediyorlar kendilerini.
Fiziksel kuvveti, problemli bir ruh yapısıyla biraraya gelen erkeğin kadına karşı kaldırabileceği ele dur demekte zorlanıyor insanlık.
Bu tip şeyleri ne iletişim çağı, ne eğitim, ne tedavi ne de cezalar durduramıyor sanki. Dünya varoldukça, yaşam devam ettikçe şiddete eğilimli erkekler kadınlara karşı güç kullanmaya ya da tacize devam edecekler gibi geliyor bana...
 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder