25 Aralık 2020 Cuma

Geçmişten izler her yerde. Bu yüzlerce, binlerce yıllık tarihi izlerin birleştiği , kimi Arabistan usulü kültür bulamacasının getirdiği daha az estetik yansımalarına rağmen yine de güzel buraları.

                                          

                          

                                              Eski şehire bir kez daha gitmek!

Geçen hafta bahsetmiştim ben. Cumartesi, yaklaşık bir yıl aradan sonra yeniden Ağlama Duvar'indan geçtik şöyle bir .

Benim için sanki hep Yeruşalayim'e gelmişken  bir uğramadan yapamamak hissi gibidir Kotel'e yaptığım  kısacık ziyaretler.

llar önce buraya uzun bir zamandan sonra ikinci gelişimde  hissettiğim yoğun heyecanın anısına bir tekrardır bu sanki. Hep aynı yerde aynı duyguyu, aynı tılsımı aramak!


Dileklerim yirmi sene evvel ne idiyseler,  bugün de aynılar!

Gözlerimi kapatıp değişmeyen duamı tekrarladıktan sonra arabaya bir an evvel geri dönmek için acele eden iki insana kendimi uydurmaya çalışmak bir kez daha

Herşey her defasında  yeterince aceleyle sanki!

Tamam Gal,  bari arabaya başka bir yoldan dönelim mi?

Farklı bir yoldan , farklı bir mekandan geçmiş olalım, ne dersin?

Eşim; " Ama bak oraları daha bir kalabalık olabilir, Korona'dan çekinmiyorsan, sorun yok?!

Açık havadayız ve insanlara yaklaşmadan yolumuza devam edeceğiz! dedim ben, maskemin altından.

Yıllar olmuş Arap çarşısından geçmeyeli..

1995'te ilk kez tek başıma dolaştığım gün  eski şehir neydiyse, bugün de hep aynı..

Çoğu Aşkenaz Haredilerin yaşadığı  Yahudi Mahallesi'nde kılık kıyafetleriyle dindar oldukları aşikar olan  insanları,  kafalarındaki kipalar, ceketlerinin altlarından çıkan tsitsitleri. küçücük kızların diz altı etekleri olmasa Avrupalı zannedersiniz. Çocukların saçları sapsarı, dümdüz.. Şabat için daha itina ile giydirilmişler. Hepsinin bir sürü kardeşleri var. Birlikte oynuyorlar. Başkalarına ihtiyaçları yok. Yeterince kalabalıklar.. Kotel'e doğru, eski şehrin merdivenlerinden  ellerinde pusetle inen, yine haredi genç çiftin arkasından üç beş on, bir sürü çocuk geliyor . Onlar için en anlamlı  Şabat gezmesi bu.

Hafta sonu maceradan maceraya koşmayı aramıyor onlar.

Dindar bir yahudi için  Şabat tüm aile fertleriyle birlikte geçirdikleri günü ifade ediyor. .

Onlar için "dinlenmek";   dua etmek ve bizim  modern hayatta tanıdığımız nimetlerinden tamamen kopup , olabildiğince kendi iç dünyalarına dönük bir gün yaşamak demek.

Tanrı'yla ve çekirdek aileyle birlikte geçecek sakin bir 24 saat Şabat 'ı özetliyor..

Tora'da yazdığı gibi  altı gün çalışacaksın yedinci gün dinleneceksin emrini unutmayan Yahudiler'in yaşantıları bugün hala aynı şekilde devam ediyor.

Israel'de kendilerini dindar olarak nitelemeyip yine de Şabat 'ı bu şekilde yaşayan çok insan vardır. Bu insanlara burada "gelenekçiler"  denir ki bunun adı  "Masortim"dir. ( Masoret, gelenek demek)

Şabat günü hiç bir iş yapmayan, arabaya binmeyen, bütün gün evlerinde sakin bir gün geçiren, arada çocuklarıyla kısa yürüyüşler yapıp, oturdukları çevredeki  parkta bazen yakın dostlarıyla buluşup, kalan zamanlarındaysa uyuyup,  kitap okuyan ve bu şekilde huzur bulan insanlar da çoktur Israel'de.

Arada , Kotel'in bulunduğu meydanı geride bırakan merdivenlerin sonundaki güvenlik kapısı'nda bekleyen polisler var. Buradan çarşıya doğru giden dar yola girmeden , kapıdan Kotel'e inmek isteyen turistler güvenlikten geçiyorlar. Bense sadece dışarı  çıkacağım ve yolumun tam ortasında duran polise pardon derken polis gevezelik ediyor turistlerden biriyle. Beni farkettiğinde özür dileyerek elindeki silahıyla kenara çekiliyor.

Silahlı polisler görmeye alışkın olmayanların en çok rahatsız oldukları şeylerden biri de buradaki bu tip tedbirlerdir..

Israel'de en çok terör saldırısının gerçekleştiği yerlerden biri burası.

Bazen organize saldırılardır bunlar bazense aklına esenlerin kendi kafalarına göre eylemler gerçekleştirdikleri olur..

Belki de bu yüzden eşim pek gönüllü değildir . Eski şehir'den  geçmeği teklif ettiğimde bahaneler arar. 

Bense olasılıkları  görmezden gelebilirim zaman zaman.

Tam da bizim buralardan geçtiğimiz saatlerin ardından iki gün sonra Filistinli bir genç, işte bu güvenlik görevlilerinden bir tanesine ateş açtı. 17 yaşındaki genci polis olay yerinde vurarak öldürdü.

Güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler haberlerde gösterildi. Ancak yine de Associated Press ve Reuters gibi haber kanallarında olay şu şekilde verilmiş:  Israel'in,  terör saldırısı olarak " iddia ettiği"  olayda Filistinli bir genç öldürüldü...


Neyse Yeruşalayim'de eski şehir'deki izlenimlerimin tam orta yerindeydim.....

Buralarda  o eski kalabalık yok şimdilik. Her taraf bomboş!. Tek tük yabancı gruplar var.

Bu eski çarşı  hiç değişmiyor.  Kırk sene evvelki aynı insanlar, aynı kılıklar, aynı dükkanlarda aynı hediyelik eşyalar..aynı Ortadoğu havası hep aynı yerde. .

Daracık sokağın iki tarafındaki üç dört dükkandan biri berber!  Hepsi de erkek berberi olan bu dükkanların çoğu öyle antika görünüyorlar ki sanki 150 sene evvelin filmlerinden fırlamış gibiler.. 

Çarşıdaki esnaftan bir  korkum bir çekingem yok.

Gal babasına acele ettirmese, öyle koşuşturmasalar önden, etrafıma daha bir keyifle bakınacağım.

Geçmişten izler her yerde.

Bu yüzlerce, binlerce yıllık tarihi izlerin birleştiği , kimi Arabistan usulü kültür bulamacasının getirdiği daha az estetik  yansımalarına rağmen yine de güzel buraları.

150 senede yapılan kazılarda,  arkamızda kalan  Kotel'in hemen sağ bitişiğinde  II. Tapınağa doğru giden bir yol çıkarılmış , Herod zamanında  İ.Ö 19-20 yılında tapınağı destekleyen kimi duvarlarla birlikte, kolonlar sıra sıra dizili..

Son senelerde ise Kotel'in altında yapılan kazılarda da Tapınak Tepesi'nin  yakınlarına kadar varan  kalıntılar çıkarıldı . Bu kalıntılar içinde II. Tapınak zamanından duvarlar, Memlukluler ve Haçlı dönemlerinden yapılar ve  nice arkeolojik kalıntılar bulunmuş.

İnsanın ağzını açık bırakan şey ise Batı Duvar'nin hemen yanındaki tünellerde gördüğüm iki bin yıllık duvarları meydana getiren kimi devasa büyüklükte taşlardı.. Bazıları onlarca, kimileriyse yüzlerce tonluk farklı boyutlardaki taşların birbirleri üzerine nasıl yerleştirilmiş olduklarını düşünmekten  bile insanın aklı duruyor. Bugünkü teknolojinin olmadığı o zamanlarda bu tip şeyleri o insanların nasıl inşa etmiş olabileceklerini düşünmek bile aklınızı başınızdan almaya yetiyor  

Eski şehrin daracık yolunun sonunda yukarıda vardığımız alanın sağ tarafında Bizans dönemine ait kolonlar altta kalan bir yol üzerinde dizili duruyorlar.. Buranın ismi Bizans döneminde Cardo imiş. Roma'da  Cardo " şehrin kalbi "  denen yermiş. Yani şehrin merkezi imiş burası. İki tarafta dükkanlar bulunurmuş buralarda, o zaman da !  Başımıza bir şeyler gelmeden o kısacık yolu tamamlayıp sol taraftaki araba parkına vardığımızda  Gal mutluydu. Bense senelerden sonra belki de bir gun buraya tek basima gelip bütün bir günü buralari istediğim gibi gezmemin zamanının geldiğini düşündüm . Bir defa olsun buraya belki de sabahtan gelip , bir  daha o tünelleri gezmek, seneler önce girdiğim kiliselere bir kez daha girmek.. O çarşıyı bir kez daha geçmek !


.

Batya R. Galanti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder